Londra'da, Türk kahvesi ve lokum eşliğinde kitap sunumu

Londra Yunus Emre Enstitüsü (YEE), 5 Haziran 2024 tarihinde hem tarihi bir keşif hem de kültürel bir kutlama niteliği taşıyan bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Onlarca yıllık deneyime sahip bir gazeteci olan Monica Porter, ''A History of Europe in 12 Cafes" (12 Kafede Avrupa Tarihi) adlı kitabını ilgili bir dinleyici kitlesine sundu. Etkinlik, kafelerin sadece dinlenme yerleri değil aynı zamanda kültürel etkileşim platformları olduğu geçmiş döneme bir pencere açtı.

KAFELERİN SOSYAL ARENAYA DÖNÜŞÜMÜ

Monica Porter, aydınlatıcı konuşması sırasında Avrupa'nın zengin kahve evleri tarihini inceleyerek, basit işletmelerden kültürel ve siyasi hareketlerde önemli roller oynayan büyük sosyal arenalara evrimlerini gösterdi.

Kahve kültürünün İstanbul’daki kökenlerini, ilk kahvehanelerin zenginliğini ve Paris'teki Café Procope'un önemli bir örnek olmasıyla birlikte ticaret yolları aracılığıyla Avrupa'ya yayılmasını vurguladı.

Monica ayrıca, Londra'da her biri farklı mesleklere hitap eden benzersiz kahvehane nişlerine ve Oxford'un kahve sahnesinin tarihsel önemine de değindi.  Monica konuşması sırasında kitabından bir bölümle de dinleyicileri büyüledi ve Aydınlanma döneminde entelektüel tartışmalara ev sahipliği yapmaktan, ulusları şekillendiren evrimci fikirleri teşvik etmeye kadar, bu ortak mekanların hikayelerine ve toplum üzerindeki etkilerine hayat verdi. 
 
Konuşmanın moderatörlüğünü, İngiltere Eleştirmenler Birliği Üyesi ve BBC Yayıncısı Phillip Bergson üstlendi. Oxford mezunu Phillip Bergson, Monica'nın Oxford'un tarihi kafeleri hakkındaki kitabından bir bölüm okuyarak etkinliği zenginleştirdi.

Kafelere ilişkin anıları, üniversite kentine ilişkin kendi anılarıyla iç içe geçerek tartışmaya bir nostalji ve özgünlük katan Bergson, kafelerden sadece kahve içilen yerler olarak değil, sunulan içecekler kadar fikirlerin ve yeniliklerin de menünün bir parçası olduğu kurumlar olarak bahsetti.

Bergson'un, kitabın içeriğiyle kurulan bu kişisel bağı, katılımcılara Oxford'un kafe kültürüne ve bunun Avrupa tarihinin daha geniş anlatısındaki önemine dair canlı bir tablo sundu. 

Ardından gelen imza günü ise sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşti. Hevesli okuyucuların oluşturduğu imza kuyruğundaki herkesle ayrı ayrı sohbet eden Monica Porter, kitaplarını imzalarken kişisel anekdotlarını ve fikirlerini paylaştı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde YEE, Türk kahvesi hazırlama sanatını göstererek, çekirdeklerin ince öğütülmesinden zengin, aromatik demlemenin dikkatlice dökülmesine ve köpüklü üst tabakaya sahip olmasına kadar tüm inceliklerini açıkladı.

Katılımcılar, Monica'nın kitabında yer alan kafelerin ortak ruhunu yansıtan keyifli bir atmosfer yaratarak, Türk atıştırmalıkları ve lokum çeşitleri ile eşleştirilen sert kahvenin tadını çıkardılar. Tarihten gelen bir gelenek olan Türk lokumu ikramı, gecenin kültürel dokusuna tatlı bir anı ekledi. Etkinlik sadece akademik bir tartışmanın ötesinde Avrupa'nın kafelerinin kalıcı mirasını kutlayan sürükleyici bir deneyim oldu.

YAZAR MONİCA PORTER HAKKINDA  

Monica Porter, Macaristan'ın Budapeşte kentinde doğmuş bir gazeteci ve yazardır. Ailesi 1956 Macar Devrimi sırasında kaçmış ve 1970'lerde İngiltere'ye taşınmadan önce New York'ta büyümüştür. Kariyerine haftalık Local Government Chronicle'da kadrolu yazar olarak başlayan yazar, 1978'de ilk oğlunun doğumundan sonra serbest çalışmaya devam etmiştir. Daily Mail (1999'dan bu yana Missing and Found adlı haftalık köşe yazısını kaleme almaktadır), The Times, Sunday Times, Financial Times, Guardian, Daily Telegraph, Daily Express ve London Evening Standard gibi İngiliz gazeteleri için yazmıştır. Ayrıca Reader's Digest, Business Life, Woman's Own ve Good Housekeeping gibi çok sayıda dergiye katkıda bulunmuştur. A History of Europe in 12 Cafes yedinci kurgusal olmayan kitabıdır ve ayrıca çocuklar için iki roman yazmıştır. Monica'nın iki oğlu ve dört torunu vardır ve Londra'da yaşamaktadır. 

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ HAKKINDA

Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye’nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini arttırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla kurulmuştur. 2009 yılında faaliyetlerine başlayan Yunus Emre Enstitüsünün 64 ülkede 85 kültür merkezi bulunmakta olup 2010 yılında da Londra’daki merkezini açmıştır.