Katliam kurbanı 126 Kıbrıslı Türk anıldı

Muratağa-Sandallar ve Atlılar şehitleri bugün düzenlenen törenlerle anıldı.

Şehitler, Muratağa-Sandallar Şehitliği ile Atlılar Şehitliğinde düzenlenen törenlere, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu da katıldı.

Muratağa-Sandallar Şehitliği ve Atlılar Şehitliği'ndeki törenlerde, çelenkler konuldu, saygı duruşunda bulunuldu, saygı atışı yapıldı, İstiklal Marşı okundu, şehitlikler gezildi ve dua okundu.

Törende, şehit torunu Ayşe Güler Akın tarafından bir şiir de okundu.

MURATAĞA, SANDALLAR VE ATLILAR KATLİAMI

EOKA, 20 Temmuz 1974’te eli silah tutan erkeklerin çoğunu esir kamplarına götürdüğü Atlılar, Muratağa ve Sandallar köylerini 14 Ağustos’ta İkinci Barış Harekatı’ın başlamasının ardından 3 köydeki en küçüğü 16 günlük, en yaşlısı ise 95 yaşında 126 Kıbrıslı Türkü katledip toplu mezarlara gömmüştü.

KONUŞMALAR...

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Muratağa-Sandallar Şehitliği'ndeki törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türkünün  çok acılar çektiğini, çok şehitler verdiğini, ancak Muratağa, Sandallar ve Atlılarda’da yaşananların bambaşka bir olay olduğunu söyledi. Çocuk, kadın ve yaşlıların katledilerek, toplu halde  gömüldüklerini kaydeden Tatar, bu olayların unutulmasının mümkün olmadığını, unutturulmaması gerektiğini belirtti.

Şehitlere olan borcun devleti yüceltmek, Kıbrıs Türkünün kazandığı bağımsızlık, özgürlük ve egemenliği sürdürmek olduğunu söyleyen Tatar, şehitlerin mücadelesinden “bağımsızlık, hürriyet ve devlet” doğduğunu kaydetti.

İkinci Barış Harekatı ile yeni sınırların çizildiğini ve adada yeni bir dönemin başladığını söyleyen Tatar, adada ancak egemen eşitlik temelinde, iki kurumsal yapının iş birliğine dayalı bir anlaşmanın mümkün olabileceğini, bunu tüm dünya ile paylaştıklarını belirtti. Tatar, Türkiye’nin de yeni siyaseti desteklediğini, Konya ziyaretinde bir ayara geldiği Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de Kıbrıs türkünün mücadelesine inandığını ve desteklediğini söyledi.

Tatar, şehitlere mükellefiyetlerinin “Yeni nesillere, bağımsız, özgür, hür ve egemenliği ile yaşayabilen bir vatan bir devlet bırakmak.” olduğunu ifade etti.

Kıbrıs Rum basınında Kıbrıslı Türklerin katledilmeleriyle ilgili olarak “Cezalandırılmayan Cinayetler” başlığı ile haberler yayınlandığına işaret eden Tatar, bu katillerin kimler olduğunun bilindiğini, söz konusu cinayetlerin Birleşmiş Milletlerin gözü önünde Kıbrıs Rum polis ve askerler tarafından işlendiğini ancak bunların ve yargıya götürülmediğini veya götürülemediğini, bundan utanmalarının gerektiğini kaydetti.

Muratağa, Atlılar, Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Ahmet Aşır da yaptığı konuşmada, Muratağa, Sandallar  ve Atlılar’da hiçbir zaman Rum yaşamadığını, her zaman Türk köyü olduğunu, köy halkının saldırı ve baskılarla rağmen göç etmediğini, köy halkının av tüfekleriyle köylerini savunduklarını belirtti. Aşır, 20 Temmuz 1974’te bu üç köye de saldırıldığını ve erkeklerin esir alındığına işaret ederek, Birleşmiş Milletlere köylülerin güvenliğinin sağlanması için yapılan çağrıların cevapsız bırakıldığını ve savunmasız kalan köye 14 Ağustos’ta saldırıldığını anlattı.

“İnsanoğlunun böyle bir vahşet yapabileceğini düşünmemiştim.” diyen Ahmet Aşır, yaşanan olayların gelecek nesillere anlatmak gerektiğini ve okullarda yakın tarihin öğretilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Aşır ayrıca benzer olayların bir kez daha yaşanmaması için birlik içinde ve güçlü olmak gerektiğini belirtti.

Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan da  konuşmasında, Kıbrıs Türkünde unutulmaz yaralar açan acımasız saldırıları derin bir üzüntü içerisinde hatırladıklarını ifade etti.

Yaşanan olayların yeni nesillere anlatılması gerektiğini belirten Benan, tarihi gerçeklerin doğru kaynaklar kullanılarak anlatılması gerektiğini söyledi.

Şehitlerin Kıbrıs Türkünün özgürce yaşamı için mücadele verdiğini kaydeden Benan, “Kıbrıs Türk örnek bir direniş ve dayanışma sergilemiştir.” dedi.

Benan ayrıca adada ancak Türkiye’nin garantörlüğünde bir çözümün olabileceğine inandıklarını da ifade etti.