
Köklerinden ilham alan Özyürekliler: Motiflerimde kendi kimliğimle Kıbrıs kültürünü birleştiriyorum
8 Kasım 2025
Güncelleme: 9 Kasım 2025
Shirvanna markasının kurucusu Mert Özyürekliler, motiflerinde köklerinden ilham aldığını belirterek, "Motiflerimde koyun, kuzu ve Mesarya'ya özgü ögelerle hem kendi kimliğimi hem de Kıbrıs kültürünü yansıtıyorum." dedi.
MYK Haber
Shirvanna markasının kurucusu ve moda tasarımcısı Mert Özyürekliler, Akdoğan'daki atölyesinin kapılarını MYK Haber'e açarak moda serüvenini ve hedeflerini anlattı.
Kıbrıs kültürünü kendi yaratıcı felsefesiyle harmanlayarak moda dünyasında yaşatmaya çalışan moda tasarımcısı Mert Özyürekliler, markasının isminin çocukluk hayalinden, logosunun ise çocukluk anılarından doğduğunu anlattı.

"SHİRVANNA, ÇOCUKLUĞUMDAN YARATTIĞIM BİR KARAKTERDİ"
Markasının ismi ve logosunun hikayesini paylaşan moda tasarımcısı Mert Özyürekliler, "Shirvanna ismi küçüklüğümde uydurduğum bir karakterdi." dedi. Kendisinden altı yaş küçük bir erkek kardeşi olduğunu belirten moda tasarımcısı Mert Özyürekliler, "Hayal dünyamızda oyunlar kurardık. Kardeşim Şirvan adlı bir karakter olurdu, vurdulu kırdılı, silahlı oyunlar oynardı. Ben daha mülayim, sessiz sakin bir çocuktum. Ben de kendi karakterimi yarattım, adı Shirvanna'ydı. Arada bu karaktere bürünürdüm. Annemi güldürür, maskaralık yapardık. Bir yaşa gelince işlerimi bir isim altında toplamak, bir marka yaratmak istedim. Shirvanna da daha, otantik, bir çocuğun ürettiğinden daha orijinal olamazdı zaten. Ve öyle kaldı." dedi.

Logosunun hikayesini de anlatan Shirvanna markasının kurucusu Mert Özyürekliler, "Logom, küçükken ağlarken çekilmiş bir fotoğrafımdan esinlenilerek yapılan bir dokunuştur." dedi.
"ÜNİVERSİTE SONUNDA MODAYA KAYMAM PLANLANMIŞ DEĞİLDİ"
İngiltere'de University for the Creative Arts'ta güzel sanatlar eğitimi aldığını söyleyen moda tasarımcısı Mert Özyürekliler, "Çok donanımlı bir eğitim aldım, üniversitem gerçekten çok iyi bir üniversiteydi." dedi. Okula resim yaparak girdiğini, ardından heykel, çağdaş sanat gibi farklı disiplinlerle ilgilendiğini anlatan Mert Özyürekliler, "Üniversite sonunda modaya kaymam planlanmış değildi. Küçük bir dikiş makinesi alıp biraz para kazanmak istedim, böylece moda yolculuğum başladı." ifadelerini kullandı.
Pandemi döneminde adaya döndüğünü anlatan genç tasarımcı Mert Özyürekiler, moda serüveninin bu süreçte başladığını söyledi. Özyürekiler, o dönemde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Pandemi döneminde kapandık. Elimde küçücük bir dikiş makinesi vardı, yeni üniversiteden mezun olmuş, hala öğrenci kafasında biriydim. Maddi olarak kendimi desteklemem gerekiyordu. Yavaş yavaş evde bir şeyler dikip satmaya başladım ve moda hayatım böyle gelişti."

"AİDİYET HİSSİNİ ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ SORGULUYORUM"
Aidiyet duygusuyla ilgili zorluk yaşadığını belirten Shirvanna markasının kurucusu Mert Özyürekliler, "Bu, hem Kıbrıslı olmamdan hem de ailemin göçmen geçmişinden kaynaklanıyor. Çocukluğumdan beri ait hissedememe ve kendimi ifade etme açlığı vardı." ifadelerini kullandı.
Türk Maarif Koleji'nde (TMK) fen bölümünden mezun olduğunu, biyoloji okumayı düşündüğünü belirten Shirvanna markasının kurucusu Mert Özyürekiler, "Kendimi hiçbir yerde göremedim. Öğretmen olmak istemediğimi fark ettim. Hep kimlik sorgulaması içindeydim. En çok da 'kendimi nerede ifade edebilirim' diye düşündüm ve sanata, zanaata, modaya kaydım." diye konuştu.

"KÖKLERİM BENİM İÇİN ÖNEMLİ"
Beş yıldır moda alanında, on bir yıldır ise sanatla uğraştığını kaydeden Özyürekliler, tasarımlarında kullandığı motiflerin kendi çizimleri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Tasarımlarımda kullandığım motifler, tamamen benim elde çizdiğim motifler. Bunları nakış kalıplarına çıkarıyorum. Bunları yapmamda güzel sanatlar okumamın ve arka planda resim okumuş olmamın büyük katkısı var."
Özyürekliler, motiflerinin ilham kaynağını anlatırken ailesinde hayvancılıkla uğraşmayan ikinci nesil olduğunu, ancak atalarının hayvancılıkla geçim sağladığını belirterek, "Köklerim benim için çok önemlidir. Bu yüzden motiflerimde daha çok koyunlar, kuzular ve Mesarya'ya özgü ögeler kullanıyorum. Karanfil belirgin bir Kıbrıs motifi değildir ama bana nenemin evini hatırlatıyor. Kıbrıs'ın sembolü olan muflonu da sıklıkla işliyorum. Motiflerimde hem kendi kimliğimi hem de Kıbrıs'ın kültürünü birleştiriyorum." ifadelerine yer verdi.
İKİ TOPLUMLU MODA PROJESİ: FASHION HERITAGE NETWORK CYPRUS
Dört yıl önce başlayan Fashion Heritage Network Cyprus adlı projede moda tasarımcılarından biri olarak yer aldığını belirten Mert Özyürekliler, bunun iki toplumlu bir proje olduğunu söyledi. Mert Özyürekliler, "Bu proje, barış inşa etmeyi amaçlıyor. Uzun süredir izole olmuş iki toplumdan insanları bir araya getirerek, onların kendi kimliklerini ve kültürlerini moda aracılığıyla keşfetmelerini sağlıyor. Aynı zamanda sürdürülebilirlik de projenin çok önemli bir parçası, çünkü günümüzde sürdürülebilir moda son derece önemli bir konu." açıklamasını yaptı.
Projede hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların yer aldığını kaydeden Mert Özyürekliler, katılımcıların her yıl birlikte çalışarak kolektif bir sergi gerçekleştirdiklerini ifade etti. Geçen yıl Limasol'da bir podyum moda gösterisi düzenlediklerini söyleyen Mert Özyürekliler, bu yıl ise 7–9 Kasım tarihleri arasında Güney Kıbrıs'taki The Piknik adlı mekanda sergilerinin olacağını belirterek, herkesi davet etti.
"Kıbrıslı Türk modacılar olarak Kuzey'de de bir sergi düzenleyebilmek için çabalıyoruz." diyen Mert Özyürekliler, bunun üzerinde çalıştıkları bir konu olduğunu ve hayata geçirilmesi halinde duyurusunu yapacaklarını belirtti.

MİLANO MODA HAFTASI'NDA "MANDIRA" KOLEKSİYONU
23 - 29 Eylül tarihlerinde düzenlenen Milano Moda Haftası'na katılan Kıbrıslı Türk modacılardan biri olan Özyürekliler, Milano’ya "Mandıra" isimli koleksiyonunu götürdüğünü belirterek, "Kendi insanımın neler giydiğine, neler yaşadığına baktım. Nakış ve geleneksel silüetleri modern dokunuşlarla harmanlayarak Milano’ya yakışır bir koleksiyon hazırlamak istedim. Koleksiyondaki kumaşların çoğu ya bulduğum ya da nenemin bana verdiği parçalardan oluşuyor. Çok az kumaş satın aldım; bu yüzden sürdürülebilirlik benim için bu koleksiyonun en öne çıkan yönü oldu. Milano Moda Haftası, benim için hem çok heyecan verici hem de tecrübeydi." dedi.

"ÇOCUĞUNUZUN İLGİ ALANINI CİNSİYETLE SINIRLAMAYIN"
Ailelere seslenen Mert Özyürekliler, çocukların yeteneklerinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
6, 7 yaşlarındayken yeğenleriyle oturup bebeklere kıyafet diktiklerini ifade eden Mert Özyürekliler, "O dönemin bakış açısından dolayı, erkek bir çocuğun bunları yapması hoş karşılanmıyordu. 'Yapmaz onu erkekler' diye ben de yapmıyordum. Gizli bir dikiş çantam vardı; yeğenlerime giderken saklaya saklaya götürüyordum, kimse görüp kızmasın diye. Nenem bu insanlardan değildi. Bir gün hiç kimse yokken bana, 'Gel de sana pantolon dikmeyi göstereceğim.' dedi. O zaman çocuktum, anlamıyordum; izledim ve minyatür bir pantolon yaptıydı. Benim için çok değerliydi… Etrafımdaki herkes nenem gibi olsaydı, belki de biyoloji okumayı hiç düşünmezdim ve 10 yaşından itibaren bir şeyler dikerdim." ifadelerini kullandı.
Kişinin gideceği yere zaten her türlü gideceğine vurgu yapan Özyürekliler, "Sen onun yanında olmayı ya da karşısında olmayı seçebilirsin." dedi.
"ÇOCUKLARIMIZIN ÖNÜNÜ KESİYORUZ, YÖNLENDİRMİYORUZ"
Toplumsal cinsiyet kalıplarının çocukların yetenek gelişimini engellediğini ifade eden Özyürekliler, ebeveynlere çağrıda bulunarak şunları kaydetti:
"Çocuğunuzun ilgisi neyse, cinsiyet rolleri ve toplumsal baskıları unutup çocuğunuzu ona yönlendirelim. Çünkü belki de sizin çocuğunuz geleceğin en iyi kemancısı, en iyi moda tasarımcısı veya en iyi baletidir, balerinidir. Ama bir sanata ya da zanaata cinsiyetle yaklaştığımızda, onun önünü keseriz. Niçin Kıbrıs’tan balet çıkmıyor? Neden bildiğimiz bütün baletler beyazdır, İngiliz’dir, Fransız’dır? Çocuklarımızın önünü kesiyoruz, yönlendirmiyoruz. Belki de dünyanın en iyi baleti Kıbrıs’ta doğdu, öldü ve balet olabileceğini bilmiyordu. Çok üzücü."

"MARKAMIN DNA'SINDA CİNSİYETSİZLİK VAR"
"Markasının DNA'sında cinsiyetsizlik" olduğuna vurgu yapan Özyürekliler, "Karakter olarak hep alışılmış şeyi yapmaya yeltenen insanlardan olmadım. Hayatım boyunca bir şeyleri hep sorgulayarak hareket ettim. Moda şovlarına, podyumlara bakıyoruz; bütün kızlar ve erkekler sıfır bedendir. Gerçek hayata baktığımızda, kendi işimde giydirdiğim insanlara baktığımda 34 beden çok az insan var. Yaptığımız modayı neden daha ulaşılabilir, daha farklı insanlara hitap edecek şekilde yapmayalım? Hem sen kazanasın hem de insanlar kendilerini görünce ‘bu bana olmaz’ demesin. En sevmediğim şey ‘basenli bayanlar bunlardan giysin’ lafıdır. Kim demiş bunu? Tabii ki bir modanın içinde estetik kaygımız olabilir ama moda dediğimiz kavram bütünüyle bir estetik güzellik kaygısının altına sığdırılamaması lazım. Bunların farkında olduğum için yaptığım tasarımlarda korseler, çok feminen veya maskülen şeyler yoktur. Nurgül de, Ayşe de, Hasan da giyebilir. Herkes giyebilsin istiyorum. Tabii ki bu herkes için mümkün değil ama esnetilebilecek bir alan ve ben de bunu esnetmeye çalışıyorum." dedi.

LAPTA İŞİNİ YENİDEN YORUMLUYOR
Özyürekliler, tasarımlarında kullandığı Lapta işini Fashion Heritage Network Cyprus projesi sayesinde keşfettiğini dile getirdi. Bildiği ve gördüğü bu zanaatı, projenin tasarımcıları 'daha ölmüş ve azalmış' zanaatlara yönlendirmesiyle derinlemesine inceleme fırsatı bulduğunu belirten Özyürekliler, Lapta işinin ustalarından Behice Sönmez Biran'ın yanında dört ders aldığını, bu süreçte tekniği öğrenip kendi tarzıyla harmanladığını ifade etti. Şu anda yaptığı çalışmanın birebir Lapta işi olmadığını vurgulayan Özyürekliler, aynı tekniği kullandığını ancak görünüşün daha farklı olduğunu söyleyerek, "Yaratıcı felsefemle, istediğim şey doğrultusunda Lapta işini daha çok sokağa harmanlamak istedim. Kültürü canlı tutmak hem de unutmamak için nasıl değiştirebiliriz diyebileceğim ve keşfettiğim bir süreç oldu." diye konuştu.

İki yıl boyunca dedesiyle yaşadığını belirten Özyürekliler, dedesinin Alzheimer ve demans hastası olduğunu söyledi. İki yıl boyunca 7/24 dedesine baktığını ifade eden Özyürekliler, dedesinin geçen yıl mart ayında vefat ettiğini dile getirdi. "Benim için çok güzel günlerdi." diyen Özyürekliler, "Kendisini çok bilmese de çocuğum gibiydi. Bana bir fırsat sundu ve evini açtı, bu yüzden çok müteşekkirim. Dedeme bakmak için buraya taşındım ama o vefat edince evi bana kaldı. Burası benim için sadece çalıştığım bir yer değil; aynı zamanda onun anılarıyla yaşadığım bir yer. Aslında olay dedem ya da kim olduğu değil, köklerimle ilgili… Geçmişi, eskileri de dedemden çok dinlerdim." ifadelerini kullandı.
Özyürekliler, Kıbrıslıların 1974'ten sonra dünyadan izole olmalarına rağmen elde ettikleri başarıların ilham verici olduğunu belirterek, sanatçı Tracey Emin ve Hüseyin Çağlar'ın üzerinde çalıştıkları konseptleri ilham verici bulduğunu belirtti.
Kıbrıs kültürünü tasarımlarında yaşatmayı amaçlayan Özyürekliler, bu kültürün yalnızca sanat ve moda yoluyla değil, günlük yaşamın içinde de korunabileceğini vurguladı.

Kıbrıs kültürünün görünür, saklanmadan ve kapanmadan yaşatılabileceğine dikkat çeken Özyürekliler, şöyle konuştu:
"Kıbrıs kültürü yayalara yol vererek, görünür olarak, anlayışlı olarak, kavga etmeyerek yaşatılabilir. Çünkü bizim Kıbrıslının DNA’sına baktığımızda, o kadar rahat insanlarız ki, böyle şeyler olmaz. Trafikte kavga yoktur, markette kimseyle tartışmazsın. Belki de toplumun genel olarak etkilenmesinin sebebi, insanların daha kendi içinde gergin olması, daha farklı karakterlerde olmalarıdır. Aslında kültür dediğimiz şey sadece Lapta işi ya da evdeki küçük bir obje değildir; kültür davranışımızdır, dilimizdir."

Özyürekliler, Kıbrıs Türkçesi'nin gündelik yaşamda daha görünür olması gerektiğini vurguladı. Kültürel bir miras olduğunu belirten Özyürekliler, "Benim şivem kültürümdür, dilim kültürümdür. Türkçe çok güzel bir dildir; bin bir türlü varyasyonu vardır ve bu da çok güzel bir varyasyonudur." ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Türkçesi'nin yalnızca "komik" ya da "şeker" bulunacak bir konuşma biçimi olmadığının altını çizen Özyürekliler, bu dilin insanların günlük hayatında canlı bir şekilde var olduğunu hatırlatarak, "Bu yüzden daha fazla kullanacağım ve daha fazla görünsün istiyorum. Kültürümüzü kendimiz olarak yaşatabiliriz." diye konuştu.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.




























Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar