5 örgütten hatalı haber tepkisi: HIV ile yaşamak ne bir suç ne de toplum sağlığına tehdit

26 Kasım 2022

Güncelleme: 27 Kasım 2022

A
A

Beş örgüt, çıkan bazı haberlerde HIV ve AIDS’in eş anlamlıymış gibi yansıtılmasına tepki gösterdi. Yetersiz bilginin HIV ile yaşayanların damgalanmasına ve dışlanmasına neden olduğu uyarısında bulunuldu.

ZgotmplZ

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Evrensel Hasta Hakları Derneği, Pozitif Düşün İnisiyatifi, Kuir Kıbrıs Derneği ortak açıklama yaparak, İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü (HIV) konusunda yapılan haberlere tepki gösterdi.

Açıklamada, yapılan haberlerdeki yetersiz bilginin HIV ile yaşayanların damgalanmasına ve dışlanmasına neden olduğu uyarısında bulundu.

“YAPILAN HABERLERDE HIV VE AIDS’İN EŞ ANLAMLIYMIŞ GİBİ YANSITILMASI YANLIŞ BİLGİYİ TETİKLEYEBİLİR”

Açıklamada, topluma doğru bilgi vermekle görevli basın yayın organlarının bu konuda uzmanların görüşlerine başvurmaları ve HIV ile yaşayanların hayatlarını kötü etkileyebilecek habercilik yapmaktan sakınmalarının önemli olduğu belirtildi.

Yapılan haberlerde HIV ve AIDS’in eş anlamlıymış gibi yansıtılmasının yanlış bilgiyi tetikleyebileceği ve damgalamayı güçlendirebileceği kaydedilen açıklamada, “Bunun en başlı sebeplerinden biri İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü (HIV) günümüzde ilaç kullanımı ile baskılanıp kişiler Edinilmiş Bağışıklık Yetmezlik Sendromu (AİDS) aşamasına gelmeden sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmesidir.” dedi.

Açıklamada, “Ülkede HIV ile yaşayanların tedaviye erişim hakları, mahremiyet hakları, çalışma hayatına erişimleri ve yeniliklerden yararlanma hakları gasp edilmekteyken basın tarafından yapılan hatalı haberlerin HIV ile yaşayanların yaşadıkları hak ihlallerine yenilerini ekleyeceği açıkça ortadadır.” ifadeleri kullanıldı

“HIV’LE YAŞAYANLAR TEDAVİYE ERİŞEBİLDİKLERİ ZAMAN BULAŞTIRICI DEĞİLDİR”

HIV’le yaşayanların yeni teknolojilerden yararlanma haklarını kullanabildikleri durumlarda hastalığı bulaştırma gibi bir risk taşımadıkları belirtilen açıklamada, tedaviye erişemeyenlerin ise, basit temas yoluyla HIV virüsünü bulaştırma ihtimallerinin son derece düşük olduğu vurgulandı.

Bilimsel olarak antiretroviral ilaçların her gün düzenli olarak kullanımı sonucu kanda dolaşan virüs miktarının belirlenemeyecek düzeye indiği belirtilen açıklamada, tedavinin yaşam boyu sürdürülmesiyle virüs miktarının bu düzeyde tutulması hedeflendiği ifade edildi.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“3 ya da 6 aylık periyotlarda virüs miktarını ölçen viral yük testleri uygulanarak HIV pozitif kişinin kanındaki virüs miktarı düzenli olarak kontrol edilir. Viral yükün belirlenemeyecek düzeyde olması kişinin sağlıklı kalmasını sağlar. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki viral yük belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur.”

“HIV’LE YAŞAMAK NE BİR SUÇ NE DE TOPLUM SAĞLIĞINA TEHDİTTİR”

“HIV’le yaşamak ne bir suç ne de toplum sağlığına tehdittir.” denilen açıklamada, gerekli tedaviye erişimin sağlanması sonucunda HIV’le yaşayanların sağlık risklerinin azaltılarak hayat kalitelerinin artırılabileceği ve böylelikle istedikleri sektörde hiçbir risk taşımadan mesleklerini icra edebilecekleri kaydedildi.

Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

“Kişinin HIV testinin sonucunu ve/veya statüsünü sadece kendi istediği durumlarda paylaşabilmesi en temel haklarından biri olarak nitelendirilmektedir. Bu noktada herhangi bir haber niteliği olmayan, HIV ile yaşayan bir kişinin çalıştığı kurum veya bulunduğu bölge hakkında kamusal bir açıklamada bulunmak kişinin ifşa edilmesi demektir. Bu da yaşadığımız toplumda çokça insan hakları ihlallerine ve sosyal damgalamaya sebebiyet vermektedir.

Toplum bu konuda yapılan haber ve ifadelere inanmadan önce sorgulamalı ve doğru bilgiye ulaşmaya çalışmalıdır, yetkililer de HIV’le yaşayanların karşılaştıkları sorunlar ve yeni tedavilerle ilgili konunun uzmanları ve hak temelli örgütlerle iş birliği içerisinde insan ve hasta haklarına paralel uygulamaları hayata geçirmekle yükümlüdür.”


HIV NEDİR?

HIV (Human Immmunodeficiency Virus), Türkçe’de  İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan bir hastalık etkenidir. Virüs insan bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek bağışıklık sistemini zayıflatır ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine neden olur.

HIV POZİTİF NE DEMEKTİR?

HIV + (pozitif) olmak, kişinin vücudunda İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün bulunması demektir. HIV’in bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelmesiyle karakterize bir kronik enfeksiyondur. Kişi hiç bir hastalık belirtisi olmaksızın uzun yıllar yaşamına devam edebilir.

AIDS NE DEMEKTİR?

AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) HIV tarafından oluşturulan, Türkçe'de "Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" olarak adlandırılan bir hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumudur. Yetersiz bağışıklık sistemi durumlarında ortaya çıkan bakteriyel, viral, mantarlara bağlı ya da protozoal enfeksiyonlara fırsatçı enfeksiyonlar adı verilmektedir. Erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif kişiler AIDS dönemine geçmeden uzun yıllar yaşayabilmektedir.

BULAŞMA YOLLARI NELERDİR?

 İnsan immün yetmezlik virüsü, HIV;

  • HIV pozitif kişi ile korunmasız (kondom kullanılmadan) yapılan her türlü (oral, vajinal, anal) cinsel ilişki ile,
  • Ortak kullanılan ve HIV enfekte enjektör veya steril edilmemiş cerrahi malzemelerle
  • Enfekte kan ve kan ürünleriyle
  • HIV pozitif anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında ya da doğum sonrasında emzirme ile bulaşabilmektedir.
RİSKLİ GRUPLAR KİMLERDEN OLUŞUR?

Bulaş yolları değerlendirildiğinde;

  • HIV pozitif kişinin partneri olanlar,
  • Korumasız cinsel ilişkiye girenler,
  • Riskli temas öyküsü bulunan kişiler,
  • Damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar,
  • HIV pozitif gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.
HIV’İN BULAŞMADIĞI DURUMLAR NELERDİR?

Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla, aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.

HIV/AIDS ENFEKSİYONUNUN TANI YÖNTEMLERİ NELERDİR?

HIV/AIDS enfeksiyonun tanısı hastalığa özgü laboratuvar testleri ile konulmaktadır.

HIV ENFEKSİYONUNUN SEYRİ NASILDIR?

Enfeksiyon belli evrelerle seyretmektedir. Virüs vücuda alındıktan 1-6 hafta içerisindeki ilk çoğalma döneminde HIV enfeksiyonuna özgü olmayan ve değişken belirtiler gösteren akut enfeksiyona neden olmaktadır.

6-12 hafta içerisinde HIV'e karşı antikorlar gelişmektedir. Antikorlar hastalığın teşhisi açısından önem taşımaktadır. Antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs mevcuttur ve hasta bulaştırıcıdır.

 Kişide hiçbir belirti ve bulgunun olmadığı 6-13 yıl (ortalama 8-10 yıl) süren Asemptomatik dönemde bulgu yoktur ancak kişi bulaştırıcıdır.

Hastaların ilk kez doktora başvurmalarına neden olan belirtiler Erken Semptomatik Dönemde ortaya çıkar.  Bu dönemde HIV enfeksiyonuna özgü testler yapılarak tedaviye başlanmaktadır.

HIV enfeksiyonun son basamağı AIDS dönemidir. Bu dönemde bağışıklık eksikliği iyice belirgin bir hale gelir, fırsatçı enfeksiyonlar veya bazı özel tür kanserler ortaya çıkabilir. Özellikle bu dönemde fırsatçı enfeksiyonların tanısı,  tedavisi ve önleyici tedavi önemlidir. 
İleri evreye gelmiş hastalarda, tedaviye rağmen ortalama 2 yıl içerisinde yeni bir AIDS göstergesi hastalığın ortaya çıkışı engellenememektedir.

HIV’İN TEDAVİSİ NASILDIR?

HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi henüz yoktur ancak virüsün çoğalmasını kontrol eden ilaçlar vardır.  Bu ilaçlar, hastalığın kesin tedavisini sağlamamakla birlikte virüsün vücutta çoğalmasını kontrol altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemekte ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engellemektedir.

DÜZENLİ TAKİP VE TEDAVİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Tedaviye erken dönemde başlanması, düzenli takip ve tedavi ile bulaşın engellenmesi, kişinin yaşam süresinin uzaması, yaşam kalitesinin artması, HIV ile ilişkili hastalık ve ölümlerin azaltılması sağlanabilmektedir. Ayrıca doğumdan önce anneye ve doğum sonrası bebeğe uygulanan koruyucu tedavi ile anneden bebeğe HIV bulaş büyük ölçüde önlenebilmektedir.

HIV/AIDS ENFEKSİYONUNDAN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?

HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır. Korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur.

Cinsel yolla bulaştan korunma için;

  • Güvensiz ve korunmasız cinsel temastan kaçınılması,
  • Tek eşlilik,
  • Cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması gerekmektedir.

Kan yolu ile bulaştan korunma için;

  • Taraması yapılmış HIV(-) kan ve kan ürünlerinin kullanılması,

(Organ ve doku nakilleri öncesinde gerekli testlerin yapılması HIV geçiş riskini en aza indirmektedir.)

  • Tek kullanımlık steril enjektör ve cerrahi malzemelerin kullanılması,
  • Ortak enjektör kullanımından kaçınılması gerekmektedir.

HIV (+) gebeden bebeğe bulaşın önlenmesi için;

  • Uygun tedavi ve takibinin yapılması, doğumun sezaryan şeklinde planlanması,
  • Doğumdan önce anneye ve doğum sonrasında bebeğe ilaç tedavisi başlanması,
  • Annenin bebeğini emzirmemesi gerekmektedir.

(Bilgiler, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü internet sayfasından alınmıştır.)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar