Ramadan Güney kimdir?

1932’de Kıbrıs’ta Baf’ın dağ köyü Dağaşan’da doğdu. Küçük yaşta anne ve babasını yitirdi. İngiliz sömürgesi olan Kıbrıs’ta Amerikan Akademisi ve Fransız Okulu’nu bitirdi. 17 yaşında İngiliz Askeri Gizli Örgütü’nde işe başladı. İngiliz ordusuna katılarak Ortadoğu ve Afrika’yı dolaştı. İngiltere 1952’de Orta Doğu Komutanlığı’nı Kıbrıs üslerine taşıyınca, Ramadan Güney de önce İngiliz Askeri Gizli Örgütü’nde sonra da sivil polis teşkilatında çalıştı.

İNGİLTERE’YE SÜRGÜNDEN MİLYONERLİĞE

1955’de EOKA’ya karşı kurulan yeraltı Türk teşkilatı Volkan’ın kurucusu olmaktan tutuklandı ve polis teşkilatından atıldı. Kıbrıs İngiliz yönetimince 1958’de Londra’ya sürgün olarak gönderildi. Londra’daki Türk toplumunda konser vermekten plakçılığa pek çok ilki yapan Güney, 35 yaşında milyoner oldu. Yurtdışındaki en eski Türk derneklerinden Kıbrıs Türk Cemiyeti’nin aktif üyesi olarak çalıştı. İngiltere’de 1980’lerde siyasete atıldı. İlk Türk Belediye Meclis üyesi olan Ramadan Güney, Hackney’den seçilerek siyasete atkif olarak ilk giren Türk ünvanını da aldı.

TOPLUMUN ÖNDE GELEN İSİMLERİNDEN

Ramadan Güney Londra’da yaşayan Türklerin bir zamanlar efsane isimlerinden biriydi. Kuzey Londra’da Green Lanes üzerindeki “Müzik Dünyası” adlı işyerinde İngiltere’deki Türklere kendi dillerinde şarkıların yer aldığı kasetlerin satıldığı ünlü işyerinin sahibiydi.Hayatı oldukça renkli, toplum çalışmaları da oldukça hareketliydi.

ASİL NADİR’İN REKOR KEFALETİNİ ÖDEMİŞTİ

1970 – 1980’ler iş yerinin en fazla çalıştığı yıllardı. 1990’larda ise ünlü Kıbrıs asıllı iş adamı Asil Nadir’e, mahkemelerinde kefil olmasıyla öne çıktı. Polly Peck İmparatorluğunun çöküşüyle gözaltına alınıp, dava açılan Nadir’e, o güne kadar İngiliz hukuk tarihinde rastlanmamış 3,5 milyon sterlinlik kefalet davasında, ünlü iş adamının eski eşi Ayşegül Tecimer ile birlikte Ramadan Güney kefil olmuştu. Güney gerek Türkiye’de, gerekse Kuzey Kıbrıs ve İngiltere’de çevresi geniş bir kişilikti.

AVRUPANIN EN BÜYÜK 2. MEZARLAĞINI SATIN ALDI

Ramadan Güney, sadece müzik işleriyle ilgilenmiyordu. 1985 yılında Woking yakınlarındaki Brookwood Mezarlığını satın alarak, cenaze işlerine de girişti. Brookwood Cemetery, Leningrat Mezarlığından sonra Avrupa’nın en büyük mezarlığıydı. Bu mezarlık daha sonra Güney Ailesinin kontrolünde kalsa da Güney’in bir zamanlar birlikte olduğu ve bir çocuğu olduğu öne sürülen Diane Holliday’e mahkeme kararıyla devredildi. Daha sonra Holliday mezarlığı ve içindeki birçok emlağı satarak, mezarlık yönetiminden çekildi.

1992 yılının ilk günü eşi Süheyla Güney’in vefatıyla Güney ailesi üzüntülü bir döneme girdi. Eşinin ölümü Ramadan Güney’i epey sarsmıştı. Evlatları ne kadar teselli etse de yeterli değildi.

MEZARLIK KRALI VE EŞİ HALA TABUTTA BEKLİYOR

Mezarlığın hukuki konusundan çok ilk sahibinin, yani Ramadan Güney’in romanları hatırlatan hayatının sonunda, bir zamanlar Avrupa’nın en büyük ikinci mezarlığının sahibiyken kendisi ve eşi merhum Süheyla Güney’in mezarlarının olmaması.

Ne 1992 yılının ilk günü vefat eden Süheyla Hanım, ne de 2006 yılının 2 Kasım günü vefat eden Ramadan Bey hala toprağa verilemedi. İkisi de Brookwood Mezarlığında aileye ait bahçede bulunan anıt mezarda, yan yana tabutta yatıyorlar.

Bu mozelium, Güney Ailesi tarafından anne-babaları için özel inşa edilmiş. Toprak zeminden merdivenle aşağıya doğru inilen bir alanda iki naaş yan yana tabutta yatıyor.

GÜNEY ÖLDÜRÜLDÜ İDDİASI 

Yıllarca Avrupa’nın ikinci büyük mezarlığının sahibi olan Ramadan Güney’in cenazesinin hala ortada durması akıl alır gibi değil. Ancak ölümü de ailesinin daha önce verdiği demeçlere bakılırsa çok karışık.

Güney ailesinin oğlu Erkin Güney’in daha önce verdiği bir demeçteki sözleri, Süheyla ve Ramadan Güney’in neden toprağa verilmediğine biraz ışık tutuyor. Erkin Güney, babasının Kuzey Kıbrıs’ta zehirlenerek öldürüldüğünü iddia etmişti.

KUZEY KIBRIS’A GÖMÜLME VASİYETİ 

Kuzey Kıbrıs’ta vefat eden ve cenazesi otopsi sebebiyle İngiltere’ye getirilen Ramadan Güney ve merhum eşi Süheyla Güney’in vasiyetleri, vatanları KKTC’de yan yana gömülmekti. Evlatları da bunu yerine getirmeyi bekliyor. Ancak önce hukuki engeller, daha sonra başka koşullar ve covid salgını nedeniyle bu vasiyet henüz bugüne kadar yerine getirilemedi.