
İsias davası: Hasan Bilgen ile Aras Aktuğralı'nın anne ve babaları mahkemede konuştu
4 Ocak 2024
Güncelleme: 5 Ocak 2024
Adıyaman'da bugün gerçekleşen mahkemede, İsias Otel'de hayatını kaybeden Kıbrıslı Türk Hasan Bilgen ile Aras Aktuğralı'nın anne ve babaları konuştu. Mahkemede gözyaşları sel oldu.
Haber Merkezi : M. İrşad Esen - Ramazan Adnan
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, İsias Otel'in 5'i tutuklu 11 sanığın "bilinçli taksirden" yargılandığı dava devam ediyor.
Dün başlayan duruşmalar bugün 2. gününde.
MYK Haber ekibi Adıyaman'dan davayı takip ederek gelişmeleri anlık olarak aktarıyor...
Hakim dün sanıkları dinlemiş ve sorgulamış, bugün de müşteki tarafını dinliyor.
İlk olarak vefat eden Kıbrıslı Türk Fahri Arkar ile Alp ve Doruk Akın'ın anne ve babasını dinledi.
Duruşma esnasında aileler gözyaşlarını tutamadı.
HASAN BİLGEN İLE ARAS AKTUĞRALI
Mahkemede, İsias Otel'de hayatını kaybeden Hasan Bilgen ile Aras Aktuğralı'nın anne babaları konuştu:
Anne Fatma Bilgen:
Adıyaman'dan hiçbir haber gelmedi. Dua ettik önce sağlam çıksınlar, sonra tek parça alabilelim. Şimdi adaletinize ihtiyacımız var, girdikleri hapisten çıkmamalarını istiyoruz.
Baba Mehmet Akif Bilgen:
6 Şubat bizim hayatımızın bittiği gün, biz nefes alamıyoruz, canımızı kaybettik.
Burayı hiç bilmezdim. Gitmek istediğinde ne işin var oralarda dedik. Astım hastasıydı.
Arkadaş gibiydik.
Geldiğimiz günün akşamına kadar sağlıklı bilgi alamadık, hep bir umut. Acıyı çekmeyen bilmez. Oğlumu kucağımda annesine teslim etmeye söz vermiştim, başaramadım. Bundan büyük acı var mı? Karşımızda pişkin pişkin konuşuyorlar.
Kimse çocuğuna ölüm yakıştırmaz. Gördüğümüz tablo, kimsenin canlı çıkamayacağı yönündeydi. Bina tamamen yok olmuştu. Enkaz üstünde deniz kumunda kayar gibi yürüyorduk. Beton yoktu. Ellerimizle, kovalarla kazdık. Çalışmalar sırasında çocuklarımıza zarar gelmesin diye uğraştık, ekiplere hep aman dedik.
"Hasan Bilgen'in babası burada mı?" diye çağırdılar bir sabah çadırdan, filmlerden görürdük.
Ağzından, burnundan kum çıkardık, nefes alabilseler yaşayacaktı belki de, yaşam üçgeni de yoktu. Bir nesli yok ettiler.
Bunu biz hak etmedik, çocuklarımız hiç hak etmedi. Yüce adalete güveniyorum. Başka canlar yanmasın. Şikayetçiyim.
Baba Murat Aktuğralı:
Sanıkların duruşma salonunda olmasını istiyorum.
3 Şubat'ta geldik Adıyaman'a. Son toplu fotoğraflarını çektiler. Çocuklarımız belki de bir daha hiç gelmeyecekleri bir seyirdeydiler, biz de onların mutluluğuna ortak olmak için buradaydık.
Pazar günü ilk maçlarını yaptılar, kar yağmıştı, bazıları ilk kez ve belki de son kez görmüşlerdi karı.
Canbulat Ortaokulu ekibi de bizlerleydi ancak İsias'ta yer olmadığı için Park Otel'e yerleştiler.
Maçlardan sonra pazar günü yemeğe gittik. Akşam yürüyerek otele döndük.
Oğlumu en son yemek sırasında gördüm. Baba deyişini orada son olarak hatırlıyorum.
12.00'da odalarımıza çıktık. Deprem sırasında hafif uykudaydım.
Hemen telefonumu alıp, çocuklarımıza gitmeyi düşündüm. Sarsıntı çok şiddetliydi.
Olduğum yere çöktüm, karşımdaki duvara dayan, dayan diye seslendim. Duvar patladı sonra, üzerimde enkaz parçaları ile bir süre bekledim. Telefonumun ışığını açarak derin bir nefes aldım. Üzerimde yükler vardı. Hayatımın son dakikalarını orada geçireceğimi düşündüm.
Kısa süre sonra hava sirkülasyonu hissettim, üzerimdeki yüklerden kurtularak sürünerek geri çıktım. Bir kaç adım sonra gökyüzünü gördüm. Bina benim kaldığım 3'üncü kattan kopmuştu. Pervin Hanım'ı gördüm enkazdan çıkınca kafileden, 'Sadece biz mi yıkıldık?' diye sordum. Etraftaki binalar ayaktaydı çünkü.
Bir süre sonra enkazdan çıkan Recep Kılıç bana seslendi. Sonradan iki rehber sağ kurtulmuştu. Onları gördük. Recep titriyordu, ne bulduysak onları giydik. Pervin Hanım'ın parmakları yaralıydı.
Orada yardım bekliyorduk, hiç durmadan çocuklara seslendim, hiç ses yoktu, şehirde ses yoktu.
Esra öğretmen bize sesini duyurmuştu. Yaşadığını ancak sıkıştığını gördük. Bir kaç saat bekledik, kimse gelmedi. Bir kişiyi gördük, kimseyi görmediğini haykırdı. Yağmur yağıyordu. Sonra bir geçit bulduk enkaz içinde, bastığımız yerde her şey tuz buzdu. Enkaz yolu kapatmıştı. Kimseden ses yoktu.
Tanımadığımız birkaç kişinin enkazda sağ olduğunu gördük ancak yardım edecek imkanımız yoktu.
Sığınacak bir yer aradık. Kızılay kan bağış merkezi vardı, camlarını kırmayı düşündüm, titriyorduk.
6-6.5 gibi telefonum ilk kez çalıştı. İlk ulaşan Selin'in ailesi oldu, onlara durumu anlattım. Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Anıl Kaya aradı, acil yardım istedim.
Kan merkezine sığındık, bir yetkili gelerek bizden bilgi aldı. Gaziantep Konsolosluğu'ndan geldiler. Otel müdürü Cuma Bey geldi ve kurtulanların ismini aldı.
Titriyorduk, yiyecek, şu, elektrik yoktu. Gün aydınlanınca her şeyin çok kötü olduğunu gördük.
O anda gün durdu benim için ve kimsenin kurtulamayacağını anladım. Akşam KKTC'den heyet geldi ve aramalar başladı.
İkinci depremde kendimizi Kızılay merkezinden korkuyla dışarı attık. 4-5 AFAD ekibi geldi ancak malzeme olmadığı için geri döndü.
Çarşamba günü ilk olarak Doruk' a ulaştık. Ümitlerimiz iyice azaldı.
Oğlumun mavi bir bavulu vardı, kendim bulmak istemediğim için enkaza yaklaşamadım. Kanım donmuştu.
Cenazelerimiz çıkıyordu. Hepsi uyur pozisyonda bulundular.
Perşembe günü oğlumun oda arkadaşı bulundu. Cumanın ilk saatlerinde oğlumu da buldular ve teşhis için çadıra gittim. O da uyur pozisyondaydı, en rahat uyuma şekliydi. Cenazeyi teşhis ettim. Yıpranma vardı cenazede ama kanama yoktu. Beyaz yüzünü gördüm, gözleri maviydi oğlumun.
Tüm cenazelerle ülkeye döndük ve defnettik.
Biz her gün 6 Şubat'a uyanıyoruz. Ben kalbimi, tek oğlumu, canımı bu memlekete gömdüm.
Benim umudumdu. Sonu oldu çocukların.
İnanın de duyduklarıma inanamadım. Sanıklar yüzümüze baka baka yalan söylediler. Hepsi suçlular.
Enkaza gelen, hiçbir şey bilmeyen kişiler, doğru şeylerin olmadığını söylüyor. Otel sahibi oraya geldi mi acaba? Ters çevrilmiş kum kovası gibiydi.
Park Otel depremde yıkılmadı. Biraz sağlam yapılsa, belki çocuklarımız belki yaralı çıkabileceklerdi.
Bu şahıslar Adıyaman'dan ne zaman ayrıldılar. Doğru yapılar ayakta kaldı.
Bu çocukların yüzlerini sanıklara göstermek istiyorum. Biz yaşamıyoruz.
Sanıklar ve yeni eklenecek kişilerin yargılanmasını istiyorum.
Hepsi katil. Bunların mülklerinde adalet yok.
İSİAS HAKKINDA
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’daki İsias Oteli’nde 39 kişilik Gazimağusa Türk Maarif Koleji Yıldız Kız ve Erkek Voleybol kafilelerinden, 3 veli ve 1 öğretmen kendi imkanlarıyla enkazdan sağ kurtulurken, 26 öğrenci, 4 öğretmen ve 5 veli olmak üzere 35 Kıbrıslı hayatını kaybetti. Ayrıca otelde, tur rehberi olan 37 kişi de yaşamını yitirdi.
Yıkılan, İsias Oteli'ne ilişkin 5'i tutuklu 11 sanık hakkında 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istenen dava 3 Ocak 2024 tarihinde başladı.
Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği, işlenen fiillerdeki kusur derecesinin "olası kast" olduğunu ortaya koymasına rağmen savcılığın kusur türünü ''bilinçli taksir'' olarak takdir ettiğini, sanıkların, ''olası kast'' ile yargılanması gerektiğini savunuyor.
Yargılama sonucunda bilinçli taksirle en fazla alınacak ceza her bir sanığa 72 can için toplam 22,5 yıl iken; sanıkların olası kasttan ceza almaları halinde her bir can için verilen ceza çarpılarak hesaplanıyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.





























Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar