Güney Kıbrıs'ta Sumud Filosu'na destek protestosuna polisten sert müdahale

Haber Merkezi

İsrail’in Gazze açıklarında Küresel Sumud Filosu'na müdahale ederek aktivistleri alıkoymasının ardından Güney Kıbrıs’ta destek gösterileri düzenlendi. Lefkoşa’daki Rum Dışişleri Bakanlığı önünde gerçekleştirilen barışçıl protesto, polisin müdahalesiyle gerginliğe sahne oldu.

GÖZ YAŞARTICI GAZ KULLANDI

Etkinlik organizatörlerinin basına yaptığı açıklamaya göre, protesto başladıktan kısa süre sonra olay yerine gelen polis güçleri göstericilere doğru hareket etti ve arbede çıktı. Organizatörler, polisin göz yaşartıcı gaz kullandığını ve olayı ''sebepsiz bir saldırı'' olarak nitelendirdi.

POLİSTEN ''YOLU KAPATTILAR'' SAVUNMASI

Polis Merkezi sözcüsü ise Kıbrıs Rum Haber Ajansı'na (CNA) yaptığı açıklamada, protesto alanındaki polisin görevinin trafiği düzenlemek olduğunu savundu. Protestocuların yolu kestiğini belirten sözcü, güvenlik amacıyla ikinci şeridin de kapatıldığını söyledi. Göz yaşartıcı gaz iddialarına ise ''bilgi sahibi olmadığını'' belirterek yanıt verdi.

Göstericiler, sloganlarla Gazze’deki soykırımın sona ermesini talep ederken, aynı zamanda Kıbrıs Rum hükümetinin tutumunu da eleştirdi. Gazze Kıbrıs Küresel Hareketi sözcüsü, İsrail’in uluslararası sularda Sumud Filosu’na yasa dışı müdahale ettiğini, insani yardım götürmek isteyen mürettebatı ''terörist'' gibi göstererek rehin aldığını söyledi.

Sözcü, İsrail hapishanelerinde aktivistlerin işkence ve aşağılanma riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtirken, Kıbrıs Rum hükümetine de ağır eleştiriler yönelterek  Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in soykırımını durdurmaya yönelik çağrılarına uyulmadığı, Kıbrıs'ın coğrafi yakınlığına rağmen filoya hiçbir insani yardımda bulunmadığı vurgulandı.

HÜKÜMETE TEPKİ

Açıklamada, Dışişleri Bakanlığı önünde yapılan protestonun ''hükümete tavrını değiştirme ve İsrail’i kınama çağrısı'' niteliği taşıdığı, gelecekteki filoların da desteklenmesi gerektiği ifade edildi.

Gazze Kıbrıs Küresel Hareketi, ''Devletlerin vatandaşlarını koruma, toplu cezalandırmayı engelleme ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını savunma görevi vardır'' diyerek, sessiz kalan hükümetleri ''suç ortağı'' olmakla itham etti.