Derya'dan Erhürman'a: Biraz daha barış dili kullanabilir

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın yüksek perdeden konuşmak yerine daha fazla barış dili kullanması gerektiğini söyledi.

Kıbrıs Postası'nda Gökhan Altıner'in programında açıklamalarda bulunan Derya, “Daha barışçıl bir dil kullanılmalı, toplum böyle bir yaklaşım istese Ersin Tatar’ı seçerdi. Rum liderle laf düellosuna giren, yüksek perdeden posta koyan bir lideri tercih etmiyor toplum…" dedi.

MYK Video: Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın yüksek perdeden konuşmak yerine daha fazla barış dili kullanması gerektiğini söyledi. #MYKHaber #KKTC #CTP pic.twitter.com/0lfXCJECN9

— MYKibris.com (@MYKibris) November 26, 2025

Derya, kendisine yöneltilen "Erhürman'a yönelik 'Türkiye ile çok iyi anlaşıyor, Türkiye'nin hoşuna giden şeyleri söylüyor.' şeklinde yapılan eleştirilere katılıyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Türkiye'yle iyi anlaşmak bir kusur değildir. Diplomatik adap çerçevesinde, bu hami mütehami ilişkisine girmeden, ana-yavru üzerinden değil de, bir kardeşlik hukuku içerisinde, bu kadar tarihsel bağlarımızın olduğu bir yerde, Türkiye'yle iyi diyalog kurmak önemli bir şeydir.

Türkiye'nin zaten bizim adımıza değil, bizimle birlikte konuşan bir yerde, bir diplomatik konumlanışta olmasını söyleyen bir parti değil miyiz biz? Bunun üzerinden gelmedi mi zaten Tufan Bey cumhurbaşkanı adayı olarak. Benim bu konuda herhangi bir  sıkıntım yok. Türkiye'yle elbette ki iyi anlaşmalıdır. Sadece, biraz zaman tanımak lazım mutlaka diye düşünüyorum ama yani Tufan Bey bu topluma bir örnek teşkil edecek bir kişi olarak, bir cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş bir kişi olarak, biraz daha ‘barış dili’ kullanabilir diye düşünüyorum.

Yani belki birazcık daha, bürokrat atamalarını falan yapması, tamamlaması lazım. Henüz başlangıç, daha bir ay oldu yani seçileli çok erkendir. Böyle bir Kıbrıslı Rum liderle laf düellosuna giren, yüksek perdeden böyle posta koyan falan… Yani bunu tercih etmiyorum. Zaten toplum isteseydi böyle bir liderlik, Ersin (Tatar) Bey de kalırdı diye düşünüyorum.

Biz barışacağımız toplumla ilgili, ki; Tufan Bey'in kendisi kucaklayıcı bir kişi  ve barışacağımız toplumla ilgili de kucaklayıcı bir politika yürütmek zorunda. Yani kimsenin dışarda kalmayacağı bir toplumsal tahayyülü vardı bu ülkeyi yurt bilen herkesin, içinde Kıbrıslı Rumlar da vardır, onların da yurdudur, esas yurdudur hatta. Bu ülkede doğup büyüyen insanlar olarak, o yüzden de  birazcık daha aşağıdan yukarıya doğru barış kültürünü inşa edici adımlar atması iyi olacak diye düşünüyorum.

Yani böyle yüksek perdeden, sürekli güvenlik meselesi üzerinden atışma yerine… Bu ülkede 1960’ların güvenlik mekanizmalarına saplanmak zorunda değiliz ki. 2025 yılındayız, aradan 65 yıl geçmiş, yeni bir güvenlik mekanizması tanımlanabilir, herkesin kendini güvende hissedeceği bir ortam nasıl tasarlanabilir diye, bunun üzerinden teknik çalışmalar yapılabilir. İşte Türkiye, Yunanistan, İngiltere gibi garantör devletlerin de içinde yer alacağı mekanizmalar.

Bu işte; garantör ülkelerle ve şu anda Doğu Akdeniz'de paydaş haline gelen başka ülkelerle de, çünkü Amerika da bir aktör artık, başka bir sürü aktör var yani Kıbrıslılar dışında. Bunlar müzakere edilebilir diye düşünüyorum. Yani bu tip konularda, toplumun önünü açıcı inisiyatifler almasını bekliyorum, böyle, yüksek perdeden savunma hattında defansif ve arada bir Kıbrıslı Rum lidere cevap yetiştiren bir liderlik yerine, bu kapsayıcı tutumunu genişleterek müzakerelerin, sağlıklı başlayabilmesi ve ilerleyebilmesi için, daha önce olan tıkanıklıkların nasıl aşılacağıyla ilgili yaratıcı öneriler ortaya koyarak bu işi yürütebileceğini düşünüyorum."