Cuma Hutbesi - 20 Ağustos 2021

20 Ağustos 2021 tarihli ve "Allah'ı zikir" konulu cuma hutbesi:

"Cuma gününün feyzi bereketi hepinizin üzerine olsun  muhterem kardeşlerim.

Bazen iş hayatından kaynaklı yoğunluk, sıkıntı ve problemler, kalplerimizi daraltıp huzursuzluğa ve mutsuzluğa sebebiyet vermektedir. Böyle dönemlerde insanoğlu huzuru, Allah’ın haram kıldığı geçici zevklere dalarak arayabilmektedir. Yüce Rabbimiz kalıcı huzur ve mutluluğun yolunu Kur'an-ı Kerim’de bizlere şöyle bildirmektedir: , “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla(zikirle) huzur bulur.” (Rad Suresi 27)

Değerli Müslümanlar !

Allah’ı zikretmek sadece tesbihle belirli kelimeleri söylemekten ibaret değildir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için yanları üzerine uzandıklarında Allah'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde inceden inceye düşünürler. "Ey Rabb'imiz! Sen bunla­rın hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sı­nırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!" derler. (Âl-i İmrân Suresi 191)

Zikir Allah’ı hatırlamak demektir. Namaz, oruç gibi ibadetler, Allah’ın yarattıklarına ve olaylara bakarak Allah’ı düşünmek olan tefekkür, Rabbimizin isimlerini dil ile söylemek yani tesbih ve ellerimizi Rabbimize açıp dua etmek birer zikir çeşididir.

Allah’ı zikir ve tesbih ederken, söylediğimiz sözlerin ne manaya geldiğini bilmek de şüphesiz ki bizlere şuurlu bir ibadet fırsatı sunacaktır.  Rabbimiz, yüce kitabında şöyle  buyurmaktadır: “Ey inananlar! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir. Kendisine kavuştukları gün, Allah’ın onlara iltifatı, selâm’dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab Suresi, [33:41-44])      Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Rabbini zikreden ile zikretmeyenin durumu, diri ile ölünün durumuna benzer.” (Buhârî, Deavât, 66.) Efendimizin buyurduğu gibi kalplerimizi daima Allah’ı zikretmekle diri tutalım.

Değerli Müminler!

Zaman zaman dillerimiz zikrin tadını, kalplerimiz zikretmenin huzurunu unutuyor. Bazen mutluluğu ve huzuru geçici tutkularda arıyoruz. Oysa Yüce Rabbimiz, geçici nimetlere tutkuyla bağlanmama ve kendisini bir an olsun unutmama konusunda bizleri şu ayeti kerime ile uyarıyor: “Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”

Öyle ise değerli kardeşlerim,

Dilimizle, kalbimizle ve bedenimizle yapacağımız zikir ve tesbihatımıza devam edelim. Hutbemizi, içinde zikir örnekleri de olan bir hadis-i şerifle bitiriyorum: Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Dile hafif, mîzana konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhânallahi’l-azîm: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Ben Yüce Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim.” (Riyazu’s Salihin, Müttefekkun aleyh)"