Akpınar'dan 42'nci yıl mesajı: Devletimizden geri adım atmayacağız

Demokrat Parti (DP) Genel Sekreteri ve Girne Milletvekili Serhat Akpınar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 42'nci kuruluş yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayarak, 15 Kasım’ın Kıbrıs Türk halkı için “varoluşun, egemenliğin ve uluslararası hukukta kendi kaderini tayin hakkının en güçlü ifadesi” olarak tarihe kazındığını vurguladı.

Akpınar, KKTC’nin kuruluşunun 42'nci yılında geçmişte yaşanan acı tecrübeleri, ortak hafızayı ve haklı mücadeleyi hatırlatmanın bir zorunluluk olduğuna dikkat çekerek, 1960 Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ve eşit ortağı olduğunu hatırlattı.

Rum tarafının 1963’te Anayasa’yı tek taraflı değiştirme girişimiyle Kıbrıs Türklerini devlet yapısından dışladığını belirten Akpınar, bu süreçte “Akritas Planı” doğrultusunda saldırıların başladığını ve adada fiili bölünmenin ortaya çıktığını ifade etti.

“1963–1974 ARASI İNSANLIK DIŞI BİR DÖNEMDİ”

Bildiride, 1963–1974 yılları arasında Kıbrıs Türklerinin sistematik saldırılara, zorunlu göçe, izolasyonlara, ekonomik ve sosyal kuşatmalara, köy baskınlarına ve kitlesel katliamlara maruz kaldığı; bu dönemin de uluslararası toplumun sessizliği içinde yaşandığı vurgulandı.

“1974 MÜDAHALESİ ADA’YA BARIŞ GETİRMİŞTİR”

Akpınar, 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası’nın Kıbrıs Cumhurbaşkanı’nı silah zoruyla devirerek Ada’yı Yunanistan’a bağlama girişiminde bulunduğunu, bu süreçte EOKA ve Yunan askeri unsurlarının Türk köylerine yönelik saldırılarının yeniden başladığını söyledi.

Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan doğan yetkisini kullanarak 20 Temmuz 1974’te Barış Harekâtı’nı başlattığını anımsatan Akpınar, harekâtın Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını engellediğini, Kıbrıslı Türklere yaşam hakkı sağladığını ve Ada’ya barış getirdiğini ifade etti.

“KKTC, KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKININ SONUCUDUR”

1974 sonrası federal çözüm için yıllarca müzakere yürütüldüğünü ancak Rum tarafının her defasında masadan kaçtığını belirten Akpınar, Kıbrıs Türk Halkı’nın kendi kaderini tayin hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te KKTC’yi ilan ettiğini dile getirdi. BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarının “siyasi nitelikli” olduğu ve Kıbrıs Türk Halkı’nı görünmez kılmayı amaçladığı ifadesi bildiride yer aldı.

“EN BÜYÜK SİYASİ ADALETSİZLİKLERDEN BİRİ”

Akpınar, 2004 Annan Planı referandumunda Türk tarafının “Evet”, Rum tarafının ise “Hayır” oyu kullandığını; buna rağmen AB’nin Rum yönetimini “Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla tam üye yaptığını hatırlatarak bunun “tarihe geçen en büyük siyasi adaletsizliklerden biri” olduğunu kaydetti.

Crans-Montana sürecinde Rum tarafının uzlaşıyı reddetmesiyle federasyon zemininde çözüm ihtimalinin ortadan kalktığını belirten Akpınar, Ada’daki yeni süreçte temel ilkenin “egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” olduğunu vurguladı.

“DEVLETİMİZDEN GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”

Akpınar, KKTC’nin kendi egemenliğinden, devlet düzeninden ve siyasi eşitliğinden asla taviz vermeyeceğini ifade ederek, Kıbrıs Türk halkının kurduğu cumhuriyete sonsuza kadar sahip çıkacağını belirtti. Devlet-devlet ilişkileri temelinde barış, saygı, işbirliği ve iyi komşuluğa her zaman hazır olunduğunu da vurguladı.

ŞEHİT VE GAZİLERE MİNNET

Serhat Akpınar, açıklamasının sonunda, Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, şehitler ve gaziler rahmet ve minnetle anarak, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 42'nci kuruluş yıldönümü tüm halkımıza kutlu olsun. Devletimizin varlığına güç katan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Mehmetçiğimize sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. KKTC ilelebet yaşayacaktır.” ifadelerini kullandı.