
“Asil Köylü” heykeli: 12 maddede itiraz gerekçeleri
9 Temmuz 2021
Güncelleme: 9 Temmuz 2021
Tartışmaların odağındaki Girne’de yapılması planlanan “Asil Köylü” heykeline karşı olan "Heykele Hayır Platformu", itiraz gerekçelerini 12 maddede kamuoyuyla paylaştı.
thenoblepeasant
"Heykele Hayır Platformu", Girne'nin Ciklos bölgesindeki yeşil tepeye 40 metrelik "Asil Köylü" heykeli yapılmasına karşı olduklarını yineledi.
Platformdan yapılan açıklamada "Asil Köylü" heykelinin "doğaya hançer gibi saplanacağı" ve "güç, ego ve paranın sembolü haline dönüşeceği" görüşlerine yer verildi.
Heykel için "Kıbrıs Türk halkına karşı büyük bir küstahlık göstergesidir" denilen açıklamada, “toplumsal yıkım projesi” nitelendirilen projenin yaratıcılarına “projedeki ısrarlarından vazgeçme” çağrısı yapıldı.
Platform, bu yönde gerekli adımların atılmaması halinde, çeşitli eylemler ve yargı süreci dahil olmak üzere her türlü mücadeleyi ortaya koyacaklarını vurguladı.

Platformun “Asil Köylü” heykelinin yapımına karşı olmalarının gerekçeleri 12 maddede şöyle sıraladı:
“1- Söz konusu projenin, Girne Dağları’nın eteklerinde yer alan ve tamamen ağaçlarla kaplı olan 174 dönümlük orman arazisi içerisinde yapılması planlanmaktadır. Bu alan yasal olarak bir orman arazisidir ve doğal bir park yapılmak üzere Girne Belediyesi’ne devredilmiştir. Başta Anayasa ve Fasıl 60 Orman Yasası uyarınca buraya, en iyi amaçlarla bile olsa herhangi bir inşaat yapılması söz konusu olamaz, olmamalıdır. Hele ki son yıllarda iklim krizinin de etkisiyle kuraklaşan, yangınlarla ormanları yok olan adamızda, artık tek bir ağaç bile kesilmemelidir.
2- Betondan fazlasıyla nasibini alan Girne’de, insanların en azından yüzünü dağa döndüğünde 40x40 metre boyutlarında bronzdan yapılmış devasa bir heykeli değil yeşil dağları görebilmesine imkan sağlanmalı ve Girne Dağları’nın görsel ve ekolojik bütünselliği bozulmamalıdır. Yapılması planlanan devasa heykelin, ülkemizin dokusuna, ölçeğine olan aykırılığı ortadadır. Kıbrıs adasına, toplumun geleceğine ve tüm dünyaya karşı doğaya yapılacak her türlü tahribatın sorumluluğunu hissederek hareket etmek, hiç bir surette ödün verilmemesi gereken bir unsurdur.
3- Bölgenin orman alanı olması dışında, sahip olduğu çeşitlilik ve arazi yapısı dikkate alındığında heykel yapımı için gerçekleştirilecek inşaat faaliyetleri, projeyi hazırlayanların da ‘bir miktar zarar verilecek’ diyerek önemsizleştirdiği ama kabul ettiği şekilde ciddi bir inşaat faaliyeti yaratacak ve doğaya büyük zararlar verilerek geri dönüşümü mümkün olmayan büyük tahribat yaşanmasına yol açacaktır. Ayrıca, heykelin çok güçlü aydınlatma sistemleri olacağı, bölgede neredeyse gece yaşanmayacak kadar müthiş bir ışık kirliliği ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu da, doğal yaşam ve çevrede yaşayanlar için ciddi bir fiziki ve ruhsal çöküntü/tahribat yaratacaktır.
4- Her ne kadar da proje tanıtımlarında ‘doğayı korumak için heykelin yapılacağı’ söylemi yer alsa da ülke gerçeklerimiz, heykelin söz konusu bölge ve civarında imar baskısını artıracağı ve şehrin büyümesini imar planlarında görülenin aksi bir şekilde artıracağına yönelik endişe yaratmaktadır. Bu da sadece heykelin yapılacağı yeri değil tüm kentin dokusunu ve çevre yollarının trafiğini olumsuz yönde etkileyecektir.
5- Heykelin yapılması planlanan tepe, AB Natura 2000 çalışmaları kapsamında Kıbrıs’ın kuzeyinde belirlen 6 ekolojik alandan birisi olan Beşparmak Dağları Potansiyel Koruma Alanı sınırları içerisinde yer almaktadır. Diğer 5 bölge (Akdeniz sahili, Alagadi sahili, kuzey ve güney Karpaz, Tatlısu sahili, Mağusa Sulak Alanları), Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildiği halde taş ocaklarının bulunması nedeniyle Beşparmak Sıra Dağları’nın koruma statüsü resmileştirilmemiştir. Ancak bu durum bölgenin uluslararası anlamda da korunması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
6- ‘Asil Köylü’ heykelinin 40x40 metre boyutlarında ülkenin dört bir yanından görünecek şekilde devasa bir boyutta yapılması planlanmaktadır. Bu ölçekte bir yapının hayata geçirilmek istenmesi, gerek malzeme temini ve tahribatın büyüklüğü gerekse inşaatı sırasındaki işçi güvenliği bakımından öngörülemeyen pek çok sıkıntıya da yol açma potansiyeli taşımaktadır.
7- Söz konusu heykel, Kıbrıs Türk toplumun ürettiği veya kültürel olarak yakın hissedebileceği bir sanat unsuru değildir. Eserin, bir ‘köylü’nün var oluşundaki gibi doğayla bütünleşik olmadığı tam aksine doğa üzerinde hegemonik bir kurguya sahip olduğu, konu, içerik ve figüratif açıdan yerel değerlerle ve Kıbrıs köylüsü ile bağdaşmadığı da yadsınamaz bir gerçekliktir.
8- Elbette ki kentlerimizin sanat eserlerine ihtiyacı vardır. Ancak bunlar, zenginliği ve gücü sembolize eden dev yapılar yerine, doğayla ve çevreyle barışık olan, insanlarla iç içe yaşayabilen örnekler olmalıdır. Kütlesel olarak ezici bir büyüklüğe sahip olmak yerine yaratıcı ve özgün örneklerle toplumun kültürel yapısı zenginleştirilmelidir. Kent, sokak, cadde, meydan veya park alanları yaratılırken heykel veya diğer kamusal sanat örnekleri için de gerekli mekanlar oluşturmalı ve estetik bir bütünlük içinde heykeller yaşamalıdır.
9- Heykelin adının, yan yana anılamayacak iki kelime olan, ‘asil’ ve ‘köylü’ kelimelerinden oluşması bile bu projedeki tutarsızlığı itiraf etmektedir. Özellikle monarşi düzeninde kullanılan ve halkı, işçileri, kadınları, köleleri ezen ve üstün kabul edilen soyluları ifade eden ‘asil’ kelimesinin, emekçi, çalışkan, mütevazı Kıbrıs’ın köylüsü ile bir arada kullanılması hayret vericidir. Sadece bu bile, ‘Asil Köylü’ heykelinin bu topraklardan ve halktan kopuk olduğunu diğer taraftan erk sahibinin her şeyi yapabilme istencinin göstergesidir.
10- Her toplumun yarattığı sanatsal değerlerle var olduğu gerçektir. ‘Asil Köylü’ heykeli ise ne içerik ne de biçim açısından bu toplumun yarattığı bir değer değildir. Bu nedenle Kıbrıs kültürünü yansıttığı söylenen heykelin, hangi açıdan Kıbrıs halkını yansıttığı belirsizdir. Kıbrıs kültürünün en büyük özelliği olan mütevazılık unsurunu darmadağın eden böylesi bir heykel projesi kültürel perspektiften de yoksundur.
11- Söz konusu heykelin, Fransa’daki Eiffel kulesini veya Brezilya’daki İsa heykeli örneklerine dayandırılarak ülkemize gelen turist sayısını artıracağı ve ülkemizin ekonomik olarak kalkınmasına katkı sağlayacağı yönündeki ifadeler de gerçek dışı bir söylemdir. Böyle bir iddia, heykelin hangi turizm modelimize uygun bir akıl olduğu ve hangi turizm politikamızın bir yansıması olduğu sorularını cevapsız bırakırken, heykelin turizm potansiyeli taşıması için ünik ve sanatsal açıdan ilerici ve yaratıcı bir dil taşıması gerekliliği da göz ardı edilmektedir.
12- Böylesi bir heykele devlet tarafından izin verilmesi, sermayedarlar arasındaki rekabeti artırarak başka zenginlerin de kendi fantezilerini ormanlarımıza, dağlarımıza denizlerimize yapmasına vesile olabilecektir. Sermayenin, kamusal alana ve sanata bu kadar pervasızca girmesi ve kamusal alanları canının istediği gibi bir sanatla donatması, sanatın özgür, yaratıcı ve halkla bütünleşik gelişimini de olumsuz etkileyecektir.

"ASİL KÖYLÜ" PROJESİ HAKKINDA NELER BİLİNİYOR?
Heykel ve park alanı projesi, Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUDAC) kurucusu Erbil Arkın'ın öncülüğünde hayata geçirilmesi planlanıyor. Proje için çalışmalar 2018 yılında başladı. Brezilya, Rio de Janerio’da yer alan “Kurtarıcı İsa Heykeli”nden ilham alınan 40 metrelik heykel ve 174 dönümlük park alanı projesi için Girne Belediyesi ile ortak çalışma yürütülüyor. Projenin finansmanı tamamen ARUDAC tarafından karşılanacak. Heykelin yapımı için Haspolat Sanayi Bölgesi’nde bir fabrika kurulacak.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
İLGİLİ HABERLER
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.































Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar