Tatar, 1 Ağustos'u Tevfik Fikret'in dizeleriyle kutladı

1 Ağustos 2025

Güncelleme: 1 Ağustos 2025

A
A

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı'nı şair Tevfik Fikret'in dizeleriyle kutladı.

ZgotmplZ

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yayımladığı mesajda, 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı, Kıbrıs’ın fethinin 454’üncü yıl dönümü, Kıbrıs Türk halkının Enosis’e karşı direnişinin ulusal simgesi Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunun 67’nci yılını ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızın kuruluşunun 49’uncu yıl dönümünü kutladı.

Cumhurbaşkanı Tatar mesajında şu ifadelere yer verdi:

“Kıbrıs Adası’nda dört buçuk asrı aşan şanlı bir tarihe sahip olan Kıbrıs Türkü, 1571’de o büyük fethi gerçekleştiren ecdadının, cesaretleri ve fedakarlıklarıyla diktikleri sancağı gururla yeni kuşaklara taşımaktadır.

Onbinlerce şehidimizin kanlarıyla sulanan, Anadolu’nun bağrından kopup bu eşsiz coğrafyayı vatana dönüştüren Halkımız, yüz yılı aşan varoluş mücadelesinin sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ay yıldızlı bayrağı altında bugün huzur ve güven içindedir.

Osmanlı idaresi altında ırk, din ve dil ayrımı yapmadan herkese adaletle davranmayı görev bilen kadim bir geleneğin takipçileri olarak, adamız üzerinde bizi yok sayanlara, Halkımızın hakkını ve hukukunu göz ardı etmeyi siyaset sananlara inat bugün, dünden daha güçlü, daha kararlı ve daha umut dolu bir geleceğin kapılarını çocuklarımıza açmak için durmaksızın çalışmayı en büyük vazifemiz sayıyoruz.

Fethin bize öğrettiği en önemli şey: asla vazgeçmemek, en zorlu şartlar altında dahi özveriyle, cesaretle ve metanetle hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaktan canımız pahasına da olsa kaçınmamaktır.

Kıbrıs Türk Halkı bu fedakarlığı, adamızı bir Yunan toprağına dönüştürmek isteyen EOKA’cı çetelere karşı en zayıf anında bile ortaya koyduğu, tarihe kazınmış cesaretiyle de göstermiştir. Kıbrıs Türklerinin milli varlığını korumak ve vatanın elden çıkmasını önlemek için kurulan şanlı Türk Mukavemet Teşkilatı işte bu kutsal davanın takipçisidir.

Halkımızın varlığını istenmeyen bir misafir olarak görenlerin her türlü saldırılarına onca yokluk ve imkânsızlık içinde mücadele edenlerin bir arada oluşturduğu direniş ruhu, dalga dalga yayılmış ve nihayet TMT, ulusal direnişimizin simgesine dönüşerek şanlı tarihimizin köşe taşlarından biri olmuştur.

Türk Mukavemet Teşkilatı, yalnızca kahraman Mücahitlerimizin temelini attığı Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızın değil, ulusal birliğimizin, siyaset sahnemizdeki pek çok hareketin de en derininde yer almaktadır. Çünkü millidir, özgündür ve bir halkın varoluşunun bayraktarlığını yapmış kutsal bir geleneğin adıdır TMT.

TMT, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş demektir. Dr. Burhan Nalbantoğlu demektir. Ama hepsinden daha önemlisi Anavatan Türkiye ile kadim ve kopmaz bağlarla bağlı olan Halkımızın ebedi direniş ruhu demektir.

 1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramımızı kutlarken, vatan ve millet uğrunda canlarını feda etmiş bütün şehitlerimizi hayırla ve minnetle anıyorum. Gazilerimizi şükranla yad ediyorum. Kahraman Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızın en üst komutanından erine kadar bütün personeline saygı ve sevgilerimi sunuyorum. 

Türk Mukavemet Teşkilatımızın kuruluşundan hemen sonra yayımlanan bir bülteninde yer alan, Türkçemizin büyük şairi Tevfik Fikret’in unutulmaz bir dizesiyle milletime sesleniyorum:

 Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,

Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;

Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa

Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır.”

TEVFİK FİKRET KİMDİ?

Tevfik Fikret (24 Aralık 1867, İstanbul, 18 Ağustos 1915, İstanbul), modern Türk şiir ekolünün kurucusu kabul edilen bir şairdi.

Osmanlı devlet memuru bir babanın oğlu olan Tevfik Fikret, Galatasaray Lisesi'nde eğitim gördü ve daha sonra aynı lisenin müdürü oldu. Genç bir yazarken, avangard (sanat ve tasarımda yenilikçi ve deneysel yaklaşımları ifade eden bir terim) bir derginin editörü oldu.

Servet-i Fünun (Bilgi Zenginliği) adlı eserini 1896 yılında yayımladı. Dönemin en yetenekli genç yazarlarından oluşan bir grupla birlikte, Türkçe eserler ve Avrupa (özellikle Fransız) şiir ve hikâyelerinden çeviriler yayımladı. 1901 yılında yayın hayatı hükümet tarafından geçici olarak sansürlense de, dergi eski ivmesini kazanamadı .

Yeni bir edebiyat tanımlamaya çalışan Tevfik Fikret ve çağdaşları, genellikle anlaşılması güç bir üslupla ve ortalama okuyucunun kolayca anlayamayacağı birçok Arapça ve Farsça kelime içeren bir dille yazdılar.

Fransız sembolist şairlerden büyük ölçüde etkilenen Fikret, Türk şiirini Batı temalarına ve nazım biçimlerine uyarlamaya çalıştı. Özgürlüğe aşık olan Fikret, baskıcı bulduğu hükümete öfkelendi ve sonunda o zamanlar bir ABD kurumu olan Robert Kolej'de öğretmenlik yaptı. Daha sonra Boğaziçi'ndeki evine yerleşti ve hayatının geri kalanını şiir yazmaya ve öğretmenliğe adadı.

En önemli eserleri arasında Rübbab-ı Şikeste (1896, 1957; Kırık Lavta) ve oğluna ithaf ettiği Haluk'un Defteri (1911, 1957; Haluk'un Defteri) adlı iki şiir kitabı yer alır; hükümet karşıtı ünlü polemiği Sis (1902) de yayımlanmıştır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar