Kamu görevlileri de davaya dahil edilecek: Bizden kurtulamayacaklar

6 Şubat 2024

Güncelleme: 6 Şubat 2024

A
A

İsias Otel’de yaşamını yitiren Serin'in annesi Pervin Aksoy İpekçioğlu, şimdiki amaçlarının, kamu görevlilerinin de dava sürecine dahil edilmesini olduğunu vurgulayarak, "Bizden kurtulamayacaklar." dedi.

ZgotmplZ MYK

Pervin Aksoy İpekçioğlu, İsias Otel’den sağ kurtuldu ancak kızı Serin ve beraberinde 34 kişi enkazdan kurtulamadı. İpekçioğlu, o kabus anlarını yeniden yaşadı, enkazı kum yığını haline geldiğini gördüğünde şok olduğunu anlattı. İpekçioğlu, şimdiki amaçlarının, kamu görevlilerinin de dava sürecine dahil edilmesini olduğunu vurguladı.

6 Şubat depreminin birinci yılında Adıyaman’daki İsias Otel’de yitirdikleri kayıplarını anan aileler, yakınları için başlattıkları adalet arayışında, emsal bir karar çıkana kadar mücadele vermeye devam edecek.

MYK Haber’in bir araya geldiği “Şampiyon Melekler"in anneleri, çocuklarına verdikleri söz için kararlılıklarını bir kez daha yineledi.

6 Şubat’ta Adıyaman’da yıkılan İsias Otel’den sağ çıkan ancak Şampiyon Melekler’den kızı Serin’i kaybeden Pervin Aksoy İpekçioğlu, binanın yıkılış şeklinden dolayı kendilerinin kurtulduğunu, olduğu yere çökmüş olsa zaten kurtulmanın mümkün olmadığını anlattı.

İpekçioğlu, kamu görevlilerinin de dava sürecine dahil edilmesini amaçladıklarını kaydetti.

 
“ENKAZI GÖRDÜĞÜMDE ŞOK OLDUM”

Pervin Aksoy İpekçioğlu, deprem anına geri dönerek yaşadıkları çaresizliği yeniden anlattı:

“İlk çıktığımızda aslında ben hiç çocukların, çıkamayacağını hiç düşünmedim, yani çıkmadıklarını hiç düşünmedim. Onların da işte çıktıklarını düşündüm, hatta kendi kendime ‘Yardım ne saat gelecek, ne saat aşağı ineceğiz?’ Bir taraftan çocuklar var çırpınıyoruz, ‘İnecek yer yok.’ falan diye düşünürken, oradan yoldan geçenlere ‘Çocuklar var önde.’ dedik, ‘Bakar mısınız çocuklar yok.’ dedi. ‘Nasıl yok?’ diye tabii biz bağırmaya başladık. ‘Çocuklar var.’ ısrarla… ‘Çocuklar yok, çocuk falan yok.’ dediler. Dedik ki; herhalde yoldan geçenler hastaneye götürdü. Yani bir şey var. Aşağı indiğimizde, enkazı gördüğümde, şok oldum, inanamadım. Yani o koskoca binanın kum yığınına döndüğünü gözlerimle gördüm ve inanamadım. ‘Ya nasıl böyle bir şey olabilir?’ Saatlerce enkazın üzerinde yattık, isimlerini çağırdım, hiç ses duymadım, hiç ses duyamadık, elimizle çekmeye çalıştık, zaten çekebileceğimiz bir şey değildi, büyük bir beton vardı üzerinde, yapamadık. Etraftan geçenlere seslendik, birkaç kişi yardıma geldi yine yapamadık, çekemedik, hiçbir şey kaldıramadık. Sonra yan tarafta beklemeye başladık, uzunca süre bekledik, sonra kan bankasına geçtik. Çok dondurucu bir soğuk vardı ve orada yine saatlerce o bekleyiş, o çaresizlik, enkazın önünde bekleme ve hiç kimseyi görememe.”

“KENDİ OLDUĞU YERE ÇÖKMÜŞ OLSAYDI BİZ DE SAĞ ÇIKAMAZDIK”

Son ana kadar çocukların canlı çıkacakları umudunu taşıdığını söyleyen ancak o binadan canlı çıkmanın zaten mümkün olmadığını kaydeden İpekçioğlu, kendilerinin binanın dönerek yıkıldığı için kendilerinin kurtulduğunu söyledi. Anne İpekçoğlu, şunları söyledi:

"İnsan umudunu hiç kaybetmez yani son ana kadar… Ben hep, canlı çıkacaklar diye düşündüm ki, Serinimiz, perşembeyi cumaya bağlayan sabaha doğru bulduk, ama cenazesini 10 buçuk gibi aldık cuma günü. O ana kadar hep canlı çıkacağını düşündüm. Yani kolunu gördüğümde dahi, otobüse gidip, Kıbrıs'a mesaj yazdım arkadaşlarıma, dedim ki ‘Antep Hastanesi'ni tekrar arar mısınız? Serin oradadır.’ Çünkü çok da bilgi kirliliği vardı, eşim Kıbrıs'tan Adıyaman'a gelmeden önce bir tanıdığımızı aradılar ve dediler ki, ‘Serin Antep Hastanesi'ndedir, konuştuk, tamamdır, size bilgi vereceğiz.’ Böyle bir bilgi bize geldi. Sonra yine Kıbrıs'tan bizi aradılar, dediler ki;  ‘Adana Hastanesi'nde olabilir, çok benzeyen bir çocuk var, ben oraya çok yakın bir arkadaşım vardı Adana'da, hemen onu gönderdim, çocuk Suriyeli çıktı, Serin değildi, sonradan vefat etmiş zaten. Böyle haberler de geldi hep bir umuttu yani bizim için sonuna kadar bekledik fakat olmadı. Zaten o binadan sağlam çıkmak mümkün değildi. Bizim sağ çıkışımız da aslında biranın yıkılış şeklinden dolayı. Yoksa kendi olduğu yere çökmüş olsaydı biz de sağ çıkamazdık. Dönerek öne doğru düştü, arka taraftakiler kurtuldu.”

“KAMU GÖREVLİLERİ DE BİZDEN KURTULAMAYACAKLAR”

Dava sürecini de değerlendiren Pervin Aksoy İpekçioğlu, kamu görevlilerinin de bu sürece dahil edilmesini amaçladıklarını belirterek, şunları anlattı:

“Şimdi uzun bir süreç aslında bizim için yıpratıcı da. Şimdi 26 Nisan'da tekrar duruşmamız var, o güne kadar bilir kişi raporu gelecek, bilir kişi raporu geldikten sonra dava biraz daha şekillenecek. Çünkü bu dava aslında çok böyle tanık davasından çok, hani olayı görenlerden çok, teknik bir dava, dolayısıyla, bu teknik rapor bizi daha ileriye götüreceğini düşünürüm, bizim de lehimize olacak. Çünkü gerçekten binanın yapısal olarak sorunu vardı ve bu bina 2001 yılında, daha doğrusu aslında 93 yılında yapılmaya başlandı, işte belli bir süre ara verildi bazı sebeplerden dolayı. 2001 yılında otele çevrildi. Tabii otele çevrilirken bir sürü sahtekarlık yapıldı, gerçek anlamda sahtekarlık yapıldı, sahte evrak düzenlemesi var. Apartmandan otele çevrilirken, herhangi bir statik hesap yapılmadı, dolayısıyla binanın taşıyıcı yük sistemlerine yük bindi. Bu zaten başlı başına aslında o binanın nasıl ayakta kaldığı sorusunu gündeme getiren, bugüne kadar nasıl o bina ayakta kaldı? Çünkü durmadan üzerine yük yüklediler. İşte en son giydirme yaptılar, dış kaplama yaptılar, oda sayısı kapasite sayısı arttırıldı, kaçak kat çıkıldı ve maalesef bu bina, Adıyaman Belediyesi'nden 50 metre uzaklıkta olan bir bina, kaçak kat yapıldığı belli. Yani şunu demek istiyorum bir taraf İsias sahipleri artı fenni mesulleri dediğimiz mühendisler, müteahhitler ve mimarlar, diğer tarafta belediye kanadı var. “

“Şimdiki amacımız, kamu görevlilerinin de bu süreci dahil edilmesi, bizden kurtulamayacaklar. Yani, şu ana kadar Adalet Bakanlığı’ndan da bunu talep etmiştik, İçişleri Bakanlığı’ndan izin şartı çıkması lazım, izin şartını tam 11 aydır bekletiyorlar, isimler tek tek belli olmasına rağmen. Aslında ne demek istiyorlar, ‘İddianamede bu isimler belli, zaten iddianame basına sızdı, zaten artık aleni de, duruşmalar başladı, dolayısıyla siz bir yolunu bulun ve gidin.’ Bunu demek istiyorlar aslında. Şu anda elimiz kolumuz bağlı, İçişleri Bakanı’nı bekliyoruz ama ben vereceklerine inanmıyorum. Çünkü geçtiğimiz haftalarda hem AK Parti, hem de MHP'den, yani şu anda iktidar partileri derneğinizi ziyaret ettiler. Onların da tek dileği adaletin yerine gelmesi, eğer adaletin yerine gelmesini istiyorlarsa ve bu dileklerinde samimiyseler… Adalet demek zaten adil bir karar çıkması demek, şimdi 72 canın bedelinin masum çocukların, gençlerin, Türkiye'nin aydınlık yüzü olan insanların canının bedeli 3-4 yıl olabilir mi veya 6-7 yıl mümkün değil yani böyle bir adil karar yok. Yani bir karar olabilir bu ama başına adil koyamazsınız.“

İSİAS DAVASI

Adıyaman'da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerde yıkılan ve 35’i Kıbrıslı Türk sporcu ve öğretmenlerden oluşan kafilenin yanı sıra toplam 72 kişiye mezar olan İsias Otel’e ilişkin dava 4-7 Ocak tarihlerinde görüşülmüş ve ara karar açıklanmıştı.

Adıyaman 3’ünün Ağır Ceza Mahkemesi’nde dört gün süren duruşmalar sonunda tutuklu olan 11 sanıktan 5’inin, Ahmet Bozkurt, Efe Bozkurt, Erdem Yıldız, Halil Bağcı ve Mehmet Fatih Bozkurt’un tutukluluk halinin devamına; adli kontrolle serbest olan 6 sanık, Bilge Açık, Hasan Aslan, Mehmet Göncüoğlu, Seda Zeren, Şule Özbek ve Ulviye Bozkurt’un durumunun da aynen devam etmesine karar verilmişti. Mahkeme kararına göre, bir sonraki duruşma 26 Nisan 2024’te yapılacak.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar