Hasan Esendağlı detayları paylaştı: Akan Kürşat davası ''normal bir yargı süreci değil''

16 Şubat 2024

Güncelleme: 16 Şubat 2024

A
A

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Akan Kürşat'ın tutuklanması ve sonrasında yaşanan süreçle ilgili detaylı bir açıklama yaptı. Esendağlı, Kürşat'ın iddia edilen suçlamaları kabul etmediğini ve normal bir yargı süreci olmadığını belirtti.

ZgotmplZ

Haber Merkezi

Kıbrıs Türk tarafında kalan eski Kıbrıslı Rum taşınmazlarının satışına karıştığı iddiasıyla 30 aralık 2023'te İtalya’da kaldığı otelde tutuklanana Akan Kürşat, 8 Şubat 2024'te kendi isteği üzerine İtalya'dan Güney Kıbrıs'a iade edilmişti.

Kürşat, 9 Şubat'ta çıkarıldığı Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi tarafından teminatla serbest bırakıldı.

İddia edilen tüm suçlamaları kabul etmeyen Akan Kürşat'ın duruşmaları 29 Şubat'ta başlıyor.

ESENDAĞLI SÜRECİ ANLATTI

Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Akan Kürşat'ın tutuklanması ve sonrasında yaşanan süreçle ilgili basın toplantısı düzenledi.

Esendağlı'nın konuşmasından şu konular öne çıkıyor:

Akan Kürşat'ın, Kıbrıs Rum Kesimi tarafından 2005 yılında çıkarılan ve 2007 yılında yenilenen Avrupa tutuklama emri kapsamında İtalya'da tutuklandı.

İddialara göre, Kürşat'ın tutuklanmasının sebebi, Kıbrıs Türk tarafında kalan eski Kıbrıslı Rum taşınmazlarının satışına karışmak olarak gösterildi.

Kürşat'ın İtalya'da tutukluluk sürecinde olumsuz koşullarda özgürlüğünden mahrum bırakıldığı ifade edildi.

Esendağlı, Kürşat'ın iddia edilen suçlamaları kabul etmediğini ve normal bir yargı süreci olmadığını belirtti.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıslı Türkleri hedef alarak adalet sürecini işletmesi eleştirildi.

Kürşat'ın İtalya'da iyi muamele gördüğü ancak koşulların olumsuz olduğu belirtildi.

Kıbrıs'ta yapılan yargılamanın normal yargı süreci olmadığı ve Kıbrıslı Türkleri hedef aldığı ifade edildi.

Kürşat tüm iddiaları reddetti.

Kürşat'ın tutuklanmasının tesadüfi olup olmadığı ve sürecin bilinçli bir adım olup olmadığı ise belirsizliğini koruyor.

MYK Haber, Barolar Birliği merkez binasında düzenlenen basın toplantısına katıldı.

Esendağlı, süreçle ilgili şu bilgileri paylaştı:

" Avukat Akan Kürşat, 30 Aralık 2023 tarihinde Roma'da ailesiyle birlikte tatilde bulunduğu bir esnada İtalyan polisi tarafından tutuklanmış ve akabinde bu tutuklamanın Kıbrıs Rum Kesimi tarafından 2005 yılında çıkarılan ve 2007 yılında yenilenen Avrupa tutuklama emri kapsamında gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Meslektaşımız bu çerçevede Roma'da Recina Celli ismiyle bilinen bir hapishaneye yerleştirilmiş ve sürecin sona erdiği 8 Şubat 2024 tarihine kadar, yani neredeyse 40 gün boyunca oldukça olumsuz koşullarda özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır.

Meslektaşımız, İtalya'da ilk kez mahkeme huzuruna çıkarıldığı 16 Ocak 2024 tarihine değin, Kıbrıs'ta tam olarak hangi suçla veya hangi olgularla itham altında olduğuna dair net bir bilgi Italyan mahkemesine ulaşmış durumda değildi.

Akan Kürşat'ın, İtalyan avukatları tarafından mahkeme huzurunda iadeye ilişkin yapılan itiraz üzerine mahkeme, Kıbrıs Rum Kesimi makamları ile yazışma yapmış ve bu yazışmanın cevabı için yargılamayı 6 Şubat 2024'e ertelemiştir. Bu süre zarfında meslektaşımıza yönelik tutuklamanın yukarıda belirtildiği üzere 2007 yılındaki tutuklama emrine dayandığı, üretilen suçlamaların tümünün 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu belirtilen ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından koçan verilmiş bulunan Gine'deki bazı taşınmazların tasarruf, kullanım veya satışı ile ilgili olgulara dayandığı netleşmiştir.

Bu çerçevede, yukarıda ifade ettiğim konularda yargılanmaktan hiçbir çekincesi olmaması sebebiyle ve İtalya'da tutukluluk koşullarında yaşadığı mağduriyeti daha fazla uzatmamak amacıyla meslektaşımız, itiraz prosedürünü ileri götürmeme ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ne iade edilmesine muvafakat etme kararına varmıştır.

8 ŞUBAT'TA GÜNEY KIBRIS'A İADE EDİLDİ

Bu bağlamda İtalyan mahkemesi de 1 Şubat 2024 tarihinde yine iade edilmesine karar vermiş ve 8 Şubat 2024 tarihinde iade işlemi gerçekleşmiştir. Kıbrıs'a geldiği 8 Şubat gecesi Güney Lefkoşa Rum Polis Merkezinde sorgusu yapılan meslektaşımız, 9 Şubat günü mahkeme huzuruna çıkarılmış ve davası dosyalanarak 29 Şubat tarihine duruşma olarak ertelenmiştir.

20 DAVANIN HİÇBİRİNİ KABUL ETMEDİ

Kendisine yöneltilen toplam 20 davanın hiçbirini kabul etmeyen Akan Kürşat, mahkeme tarafından teminatla serbest bırakılmış ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki evine dönmüştür.

Bu noktada meslektaşımıza yönelik iddianamenin içeriği ve dayandığı olgular incelendiğinde, iddia edilen fiillerin Kıbrıs'ın kuzeyinde, ne de güneyinde suç teşkil etmediği ve veya meslektaşımızın suç nitelikli bir fiilinin bulunmadığı bariz şekilde görülebilmektedir.

NORMAL BİR SÜREÇ DEĞİL

Sonunda, mahkeme huzurunda bu gerçeğin ortaya çıkacağına inancımız tamdır. Konu bu çerçevede artık yargı huzurundadır. Ancak Kıbrıslı Türk avukatların meslek örgütü olarak az önce özetlediğim süreci, normal veya olağan bir yargı işlemi olarak görmemizin söz konusu olmadığını net bir şekilde ifade ediyoruz.

ANA NEDEN KIBRIS SORUNU

Öncelikle Kıbrıs'ın gerek kuzeyinde, gerekse güneyinde yoğun bir şekilde devam etmekte olan inşaat faaliyetlerinin yarattığı çevre tahribatını ortak yurdumuzun en büyük sorunlarından biri olarak gördüğümüzü, keza, yine bu yolla emlak fiyatlarında meydana gelen tahrik artışının orta halli yurttaşların konut edinmesini imkansızlaştırmasının yarattığı sosyal sorunun büyüklüğünü daha önce de defalarca beyan ettiğimizi hatırlatmak isterim. Kıbrıs Türk Barolar Birliğinin bu konudaki duruşu da aynı noktadadır.

Ancak, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü gerçekleşmeden devam eden siyasi uyuşmazlığın en önemli başlıklarından biri olan mülkiyet sorununa ilişkin, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan Kıbrıslı Türklerin bireysel olarak hedef alındığı cezayı enstrümanlara başvurulmasının hakkaniyetli, doğru veya yasal bir tarafı olmadığı açıktır.

İNSANİ DEĞİL

Rum kesiminin yaptığı yasalarla, gerek yerel gerekse Avrupa Birliği mevzuatı bakımından yargısal yetkisinin veya egemenliğinin bulunmadığı Kuzey Kıbrıs'ta gerçekleşen fiilleri suç haline getirmesi ve Kıbrıslı Türkleri bu suçları işler duruma düşürmesi, ne hukuki ne de insani açıdan kabul edilebilir değildir.

Bu bakış açısı her iki taraf açısından oldukça tehlikeli müteakip gebedir. Yılan hikayesine dönmüş, Kıbrıs sorununun en büyük mağduru olan ve adil bir çözüme her zamankinden daha çok ihtiyaç duyan Kıbrıs Türk toplumu mensuplarının, Kıbrıs cumhuriyetindeki hakları bağlamında kendilerine sağlanan neredeyse tek menfaat olan seyahat özgürlüğü üzerinden bu şekilde kıskaca alınması ve bu yönde bir endişe ortamı yaratılması yanlıştır. Bu yanlıştan dönülmemesi ve bireysel mağduriyetlerin arttırılması halinde vatandaşlarımızın haklarının uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde aranmasını teşvik etmek de bizim görevimiz olacaktır.

Rum Başsavcı Yardımcısının açıklamaları:

Ben de okudum açıklamayı yani klasik bir hukukçu veya savcı açıklaması yapılan yorumların yargı sürecine ve onların tavrına ilişkin etki etmeyecek olması olarak değerlendirdim.

KÖTÜ MUAMELE GÖRMEDİ

Ben bunu yanlış bakış açısı olduğunu düşünmüyorum. Eğer aynı bakış açısı Rum tarafında yapılan yorumlar açısından da geçerliyse hiçbir sıkıntı yok. Şöyle söyleyeyim, meslektaşımızın Italya'da bulunduğu koşulları bizzat görme imkana sahip oldum. Bir hafta boyunca oradaydım. Kötü muamele görmedi ama kaldığı koşullar çok olumsuz. koşullardı oldukça eski. Ağır suçluların hükümlülerin de bulunduğu sıkıntılı bir hapishanede 40 boyunca tutuldu.

Kıbrıs Cumhuriyeti polisleri tarafından Italya'dan teslim alınıp Kıbrıs'a getirilmesi, Kıbrıs'ta sorgusunun yapılması ve mahkemeye çıkarılmasına kadar olan süreçte ise kendisine oldukça iyi davranıldığı noktasında beyanı vardır. Yani kötü muamele değil, tam aksine iyi bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin kendi beyanı vardır. Bizdeki ceza yargılamalarından biraz farklı olarak bu teminat işlemi yapılırken dava dosyalandı iddianame dosyalandı ve mahkeme doğrudan duruşma olarak yirmi dokuz şubat tarihinde etti. Meslektaşımızda bu ithamları kabul etmediğine ilişkin beyanını yaptı.

Dolayısıyla 29 Şubat itibariyle bu duruşmanın başlayacağı öngörülüyor. Başladığı süratte devam ederse de birkaç ay içerisinde neticelenecek gibi görünüyor.

OLGULAR VE İDDİALAR NELER?

Rum polisinin elinde bulunan 45 tane satış sözleşmesi ile 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu, bazı gayrimenkullerin üzerine yapılan binaların satılması. Olgu budur. Bunun dışında bir olgu yoktur.

Meslektaşımız bu sözleşmelerin yapılması, satışların yapılması ve bu satışlar karşılığında bir takımın yapılması noktasında Ceza Kanununda Fasıl 154 ceza kanununda hem önceden var olan bazı maddeler hem de daha sonra Rumlar tarafından yasa 154'te yapılan değişiklikle yaratılan bazı maddeler olduğu noktasında itham edilmektedir.

Rum tarafının iddiası, bu malların sahibinin 1974 öncesi mal sahibi olan Rumlar olduğu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yapılan koçan işlemlerinin hiçbir geçerliliği olmadığı ve burada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kanunlarına göre hareket etmekle mükellef olan bizlerin, aslında bu kanunları göz ardı edip, 1974 öncesi kanunlar varmış gibi, ya da oradaki statü varmış gibi hareket etmemiz beklentisi içerisinde, bakış açısıyla getirilmiş bir davadır.

Bizim açımızdan yarattığı tüm Kıbrıslı Türkler açısından yarattığı sakıncanın bu noktada olduğunu düşünüyoruz. 

BAŞKA İSİMLER VAR MI?

Hakan Kürşat dışında başka ismin olduğuna ilişkin hiçbir saptığımız yok. Böyle bir tutuklama kararı olup olmadığına dair bir teyidimiz yoktur. Bunu bu aşamada öğrenebilecek bir enstrümana sahip değiliz. Ama en azından spesifik olarak tutuklama emrinin ya da emirlerinin devam etmekte olduğuna ilişkin teyit edebileceğim hiçbir bilgiye sahip değilim.

Neden şimdi sorusunun cevabı birazcık daha komplike sanki. Çünkü bu tutuklama emri 2005 de çıkarılmış ve 2007 de yenilenmiş. Hatırlayacaksınız o dönemde Kıbrıs'ın kuzeyinde inşaat hareketlerinde ciddi bir artış olmuştu. Şimdi de öyle bir dönemdeyiz.

BU BİR TESADÜF MÜ, YOKSA BİLİNÇLİ BİR ADIM MI?

Bunu şu anda yorumlayabilecek kadar olguya sahip değilim. Belki sürecin biraz devamında bu bize kendini gösterecektir.

Interpol değil, europol arıyor. Onu bir kere düzeltmiş olayım. İkincisi bunlar da bu tutuklamanın ne şekilde olduğuna dair spekülasyonlardan ibarettir. Ama benim elimde olgular var. Bu tutuklama emri 2007'ye dayanıyor. 2007'den bugüne 17 yıl geçmiş durumda. Bu on yedi yıl zarfında Akan Kürşad sanırım yaklaşık 2 bin kere Kıbrıs Rum kesimine resmi yollardan giriş yaptı. Larnaka havaalanından uçuş yaptı. 2014 yılında Kıbrıs Rum kesiminde pasaport ve kimlik yenileme işlemi yaptı. Defalarca da Avrupa'nın Italya dahil pek çok ülkesine uçtu. Dolayısıyla ve hiçbir zaman böyle bir muameleye tabi tutulmadı, tutuklanmadı veya açıkta bir davası olduğuna aranan bir kişi olduğuna dair hiçbir kesiminde de başka bir ülkede kendisine yapılmadı."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar