Ertuğruloğlu: Gökten Allah inse kimse bize Annan Planı’nın doğruluğunu kanıtlayamaz!

22 Nisan 2024

Güncelleme: 23 Nisan 2024

A
A

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Genel Kurul’da Kıbrıs sorunuyla ilgili konulara değindi. Ertuğruloğlu, “Gökten Allah inse kimse bize Annan Planı’nın doğru bir plan olduğunu kanıtlayamaz. Annan Planı felaket bir plandı” dedi.

ZgotmplZ

Meclis Genel Kurulu'nda Kıbrıs sorunu ele alındı.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, 2004 referandumlarının 20’nci yıl dönümünde olduklarını hatırlatarak, Kıbrıs sorunuyla ilgili konuşma yaptı.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Genel Kurul’da söz alarak, Erhürman’a yanıt verdi.

Ertuğruloğlu’nun konuşması sırasında Genel Kurul’da sık sık sesler yükseldi, vekiller arasında tartışma yaşandı.

ERTUĞRULOĞLU: HAYAL KURMAYA DEVAM EDEBİLİRSİNİZ

Yıllar önce üst düzey İngiliz Diplomat David Hannay ile tartışırken, kendisine “Birleşik Krallığın Kıbrıs Türkü’ne yaptıkları hiç adil değil” dediğini ifade eden Ertuğruloğlu, diplomattan buna karşılık, “Size kim dedi ki uluslararası siyasette adalet diye bir mefhum vardır” yanıtını aldığını söyledi.

Kıbrıs Türkü'ne yıllardan beridir en büyük yanlışları yapanlara güven duyarak, Kıbrıs politikası şekillendirilmesinin istendiğini dile getiren Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununun bir statü meselesi olduğunu vurguladı. Bakan Ertuğruloğlu, “Statüler eşitlenmediği sürece hayal kurmaya devam edebilirsiniz” dedi.

“BİZE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMIŞ AB’YE, BM’YE GÜVENMİYORUZ”

“Bize en büyük kötülüğü yapmış AB’ye, BM’ye güvenmiyoruz” diyen Bakan Ertuğruloğlu, “BM nezdindeki statümüz nedir?” diye sordu. Tanınmamış olmanın, devletin olmadığı anlamına gelmediğini ifade eden Ertuğruloğlu, KKTC’nin anavatan Türkiye tarafından tanındığını, diğer devletler tarafından tanınmadığını kaydetti.

“Evet, tanınma sıkıntımız var. Sebebi sizlerin güven duyduğu BM Güvenlik Konseyi’dir, AB’dir” diyen Ertuğruloğlu, “Bize haksızlık yapanlara güven duyarak, Kıbrıs politikası oluşturamayız. Biz kendimize ve anavatanımıza güveniyoruz” dedi.

Rum tarafının 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mecbur olduğu için kabul ettiğini dile getiren Ertuğruloğlu, “Dünyaya çözümcü olunduğunu ispatlama” gibi bir vizyonun Kıbrıs Türk halkının faydasına olmadığını söyledi.

Hiçbir zaman görüşlerini saklamadığını vurgulayan Ertuğruloğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın, “Hazırlan Kopenhag’a sen gidiyorsun” dediğinde, tek bir şartla gitmeyi kabul ettiğini dile getirerek, “İmza varsa gitmiyorum” dediğini anlattı.

CTP Milletvekili Ongun Talat’ın yerinden, “Oraya zaten imzalamamak için gittiniz Tahsin Bey” sözü üzerine Ertuğruloğlu, “İmzalanacak bir plan değildi” cevabını verdi.

Talat’ın, “En büyük ihaneti siz yaptınız bu topluma” ifadesinin ardından Genel Kurul’da tansiyon yükseldi.

Bakan Ertuğruloğlu daha sonra konuşmasına devam ederek, Kopenhag’da iki farklı mekanda, iki farklı toplantı olduğunu anlatarak, birinin AB’nin Kopenhag Zirvesi, diğerinin ise kendisinin De Soto ve ekibiyle görüşmeleri olduğunu belirtti. Buradan Kopenhag’a götürülen gazetecilerin Kopenhag Zirvesi’ni izlediğini dile getiren Ertuğruloğlu, gazetecilerin, Kıbrıs’a “Herkes burada, bizim bakan ortada yok, nereye saklandı” diye haber geçtiğini söyledi.

“Ben Kopenhag’a AB Kopenhag Zirvesine katılmak için gitmedim” diyen Ertuğruloğlu, üç gün boyunca müzakere yaptıklarını ve dördüncü gün De Soto’nun önüne iki ayrı kağıt sunduğunu, talebinin Annan Planı’nın altını imzalaması olduğunu kaydetti. Bakan Ertuğruloğlu, buna karşılık De Soto’ya iki kağıt arasında fark olmadığını, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB'ye üye yapıldığını söylediğini anlattı.

Bakan Ertuğruloğlu ayrıca, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin değil yeni kurulacak ortaklığın AB’ye üye olmasını, garanti sistemi ve Türk- Yunan dengesinin ada üzerinde kurulmaya devam etmesini ve Kıbrıs Türkleri üzerindeki ambargoların kaldırılmasını önerdiğini kaydetti. Ertuğruloğlu, De Soto’nun ise öneriye karşılık, “Buraya bak, hikaye bitmiştir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti üyedir” dediğini belirtti.

GENEL KURUL’DA TARTIŞMA

Ertuğruloğlu’nun konuşması sırasında milletvekilleri arasında sesler yeniden yükseldi. CTP Milletvekili Ongun Talat ve UBP Milletvekili Ahmet Savaşan arasında yaşanan tartışma sırasında CTP Milletvekili Ceyhun Birinci’nin bir sözü üzerine milletvekilleri ayağa kalktı.

Meclis Başkanı Töre ise, Genel Kurul’a ara vermeyeceğini belirterek, farklı görüşler olacağını, dinlemeye tahammül edilmesi gerektiğini kaydetti.

CTP Genel Başkanı Erhürman ise yerinden söz alarak, Birinci’nin ifadesinin tutanaktan çıkarılmasını istedi. UBP Milletvekili Sunat Atun da, Erhürman’a tutumundan dolayı teşekkür ederek, Genel Kurul’un fikir alanı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.

ERTUĞRULOĞLU: MÜZAKERELERİN NE ANLAMI VAR?

Konuşmasına devam eden Bakan Ertuğruloğlu, “Eleştiri başka bir şey hakaret başka bir şey” diyerek, “Tahsin Ertuğruloğlu’nu sevmeyebilirsiniz ama hakaret başka bir şeydir” vurgusu yaptı.

Rum tarafının, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak onaylanmasını eleştiren, “Benim statüm onunla eşitlendirilmediği sürece müzakerenin ne anlam var”? diye sordu. Ertuğruloğlu, “Hakkım olmayan bir şeyi talep etmiyorum” dedi.

“BİZ BU ADADA TOPLUM DEĞİLİZ. DEVLET SAHİBİ BİR HALKIZ”

“Bunların formülünde biz toplum statüsünde kalmaya mecburuz. Biz bu adada toplum değiliz. Devlet sahibi bir halkız” diyen Ertuğruloğlu, Annan Planı'nın en temel zafiyetinin birincil hukuk olmaması olduğunun altını çizdi.

GÖKTEN ALLAH İNSE!

Avrupa Birliği’nin verdiği hiçbir sözü tutmadığını dile getiren Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkı üzerinde ciddi bir oyun oynandığını söyledi. Bakan Ertuğruloğlu, “Gökten Allah inse kimse bize Annan Planı’nın doğru bir plan olduğunu kanıtlayamaz. Annan Planı felaket bir plandı” dedi.

Muhalefet milletvekillerinin yerinden tepkileri üzerine Bakan Ertuğruloğlu, “İstesem çok çirkinleşebilirim. Sükûnetimi korumaya çalışıyorum” diye konuştu. Ertuğruloğlu, sorunu yaratanlardan medet umulamayacağını anlattı.

CTP Milletvekili Ongun Talat’ın soru sormak için yerinden söz aldığı sırada, vekiller arasında yeniden tartışma yaşandı. Talat, “Sayın Ertuğruloğlu, bugünkü gençler şunu iyi bilmelidir. Bir çerçeve anlaşmasına imza koyacaktınız ve böylelikle Kıbrıslı Rumlar AB’ye giremeyecekti” diyerek, buna cevap verilmesini istedi.

Talat’ın yerinden konuşmasına devam ettiği sırada Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu kürsüden indi. Bu sırada Genel Kurul’da yeniden sesler yükseldi. Talat ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu arasında tartışma yaşandı.

ERHÜRMAN CEVAP VERDİ

Tartışmalar ardından Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na cevaben söz alan söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Tahsin Ertuğruloğlu’nun konuşmasını dikkatle dinlediğini ifade ederek, İngiltere’nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Lord David Hannay’in söylemlerinin Ertuğruloğlu’nun konuşmanın ana omurgasını oluşturmasını hayretle dinlediğini söyledi.

Uluslararası siyasette adalet olmadığının bir gerçeklik olduğunu ifade eden Erhürman, Ertuğruloğlu’nun konuşmasında statükonun bozulması gerektiğini söylediğini, kendilerinin de aynı şeyi söylediğini, ancak Ertuğruloğlu’nun konuşmasında bunun nasıl bozulacağını söylemediğini kaydetti.

Şu anda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Rumlar üzerinden şekillenmiş, BM desteklediği ve AB’ye üye olan bir devlet olduğuna işaret eden Erhürman, “Statükoyu değiştirmek istediğini söylemek başka, değiştirmek için formüller ortaya koymak başka. Ama bu formüller ortada yok” şeklinde konuştu.  

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun konuşmasında ortaya koyduğu görüşleri eleştiren Erhürman, Ertuğruloğlu’nun Oğuzhan Hasipoğlu’yla aynı fikirde olmadığını, Derviş Eroğlu’nun da imzaladığı 11 Şubat belgesiyle aynı fikirde olmadığını gösterdiğini, Bakan'ın bu durumda müzakere masasına oturan Denktaş’la da aynı fikirde olmadığı görüşünü dile getirdi.

Erhürman, AB üyesi bir çok devletin egemenliğinin şu anda sınırlı olduğunu, hangi devlete ayrılma veya birleşme hakkı tanındığını sordu.

Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını savunacak güçte olunduğuna inanılması gerektiğini söyleyen Erhürman, “Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını her türlü savunabileceğinize inanmayacaksınız o makamlarda oturmayacaksınız.” dedi.  

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin'le yaptığı görüşmelere de değinen Erhürman, “Madem BM’ye güvenmiyorsunuz, güvenmediğiniz yerlerle niye görüşüyorsunuz, niye atanmasına izin veriyorsunuz, taleplerinizi neden iletiyorsunuz” diye sordu.

Kophenhag’a giderken imzalamamak şartıyla gidildiğini ifade eden Erhürman, Kophenhag ve Lahey’in önemine değinerek, referanduma hayır denildiği takdirde, AB’ye üye olunamayacağının da konununun bir parçası haline gelmesinin söz konusu olduğunu, tarihsel meselenin bu olduğunu kaydetti.  

Erhürman, “İmzalamayacağım diye gitmeniz AB’ye üyeliği şartını referandum sürecinden çıkarttı” dedi.

Ertuğruloğlu’nun bireysel düşüncesinin sadece CTP’yle değil, UBP’yle de uyuşmadığını görüşünü savunan Erhüman, 2004 referandumunun önemine değindi.

BM çerçevesindeki masada oturanların toplum lideri olarak oturduğunu işaret eden Erhürman, “Kimse tanımıyor diye, KKTC yoktur diye bir şey söz konusu değildir.” şeklinde konuştu.  

Erhürman, Kophenhag’a giderken o günkü dış politika stratejisinin Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olmasına sebep olduğunu kaydetti.

Adil olmadığını bilmenin başka bir şey, doğru yöntemlerle kendi halkınızın hak ve çıkarlarını korumanın başka bir şey olduğunu söyleyen Erhürman, tüm gailelerinin kendilerinin yaşadıkları engellemeleri çocuklarının yaşamaması olduğunu söyledi.

“Biz yaşadık, bizim çocuklarımız da bu engellerle devam mı etsin, eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsin.” diyen Erhürman, Ertuğruloğlu’na eleştirilerde bulunarak konuşmasını şöyle sürdürdü:

“BİZ SADECE ÇÖZÜM DEĞİL, SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇÖZÜM İSTİYORUZ.”

Ertuğruloğlu ile bir tek birincil hukuk konusunda uzlaşabileceklerini ifade eden Erhürman, Ertuğruloğlu’nun KKTC halkının Annan Planı’nı bilmeden oy verdiği söylemlerine karşılık iste, KKTC halkının Annan Planı’na, KKTC Anayasa’sını bildiğinden daha fazla bilerek oy verdiğini vurguladı.  

Erhürman şöyle konuştu:

“Biz en nihayetinde çocuklarımızın Kıbrıslı Rum çocuklarıyla aynı hak ve olanaklara sahip olması derdindeyiz. O zaman da onu yapmanın ötesine geçip, çocuklara bu olanakları nasıl sağlarızı düşünmek zorundayız. Gerçek hukuki zemini olan çözüm formülü varsa onu aktarırsınız, aktarmanız gereken yerlere. En büyük statüko, var olan statükodur. Çözüm, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM ve AB’nin iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitliğe dayanan federasyon formülüdür.”

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar