Arıklı'dan "Dümbük" kitabına küfürlü tepki

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve ailesini hedef alındığı belirtilen "Dümbük" adlı kitaba tepki gösterdi.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Arıklı, kitabın yazarı İlker Özkunt'un "Denktaş’a ‘Dümbük’ diyecek kadar aşağılık bir yaratık benim gözümde." dedi.

Arıklı’nın paylaşımı şöyle.

"P*Ç

Ne zaman bu tür bir vaka ile karşılaşsam Ömer Seyfettin’in PİÇ isimli hikayesini hatırlarım.

Ömer Seyfettin küçük rütbeli bir subayken, Fransızlarla yapılan müzakerelere katılır. Orada kendisine dikkatlice bakan bir Fransız subayı ile karşılaşır.

Subay İstanbul’dan okul arkadaşıdır. Ömer Seyfettin, ‘Peki ama senin Fransızların arasında bir subay olarak işin ne?’ diye sorar. 

Subay anlatır. 'Ömer ben okulda iken Türklerin zaferlerine üzülür, mağlubiyetlerinde ise anlamsız bir şekilde sevinirdim. Bunun sebebini anneme sordum. Annem anlattı. Amerikan Hastanesi'nde hemşire iken bir Fransız subaya aşık oldum. Birlikte olduk. Sonra sen oldun. Senin baban bir Fransızdı. der. ‘Sonra Amerikan Hastanesi’ne gittim. Babamın adını öğrendim. Fransa'ya giderek babamı buldum. Babam beni kabul etti. Askeri okula yazdırdı. İşte bugün burdayım.’

İçimizde bu kitabın yazarı gibi Türklerin zaferine üzülen, mağlubiyetine sevinen sayıları az da olsa kişiler var.

Şereften nasibini almamış bu herif, Denktaş’a ‘Dümbük’ diyecek kadar aşağılık bir yaratık benim gözümde..."

"DÜMBÜK" KİTABINDAN

İlker Özkunt’un kaleme aldığı "Dümbük" adlı kitabın açıklama bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

"Dümbük, Türkçe konuşan Kıbrıslıların gerçek hayat hikayesidir. Dümbük, bilinen ve ezberletilen Kıbrıs tarihinden çok farklıdır; gösterilene değil, görülmesi gerekene ayna tutan bir kitaptır. Dümbük, Türkçe konuşan Kıbrıslıların ne kadar cahil, ne kadar bilinçsiz ve ne kadar korkak olduğunu anlatır. Eğer Türkçe konuşan Kıbrıslılar TMT’nin baskılarına, Rumca konuşan Kıbrıslılar da EOKA’nın baskılarına boyun eğmeyip birbirlerini düşman bellemeseydi, Kıbrıs Adası ne işgal edilirdi ne de bölünürdü.

1950'li yılların başında Büyük Britanya Gizli servisi MI6’in hazırladığı ve sahneye koyduğu proje ile gerek Rumca konuşanlar içerisinden gerekse Türkçe konuşan Kıbrıslılar içerisinden alıp yetiştirdiği ajanların üstün çabaları ve iş birlikleri sayesinde, nakış gibi işlenerek Kıbrıs adasındaki istikrarsızlık ve bölünme gerçekleştirilmiştir. Tarihin her döneminde bölüp, parçalama konusunda en kullanışlı argümanlar bu adada da İngilizler tarafından kullanılmıştır. Birincisi dinler ve ikincisi milliyetler. İşin traji komik yanı ise, Türkçe konuşan Kıbrıslılar da Türk milliyetçiliğini yerleştirmesi ve geliştirmesi için memur ettikleri kişinin aslen Rum-İtalyan karışımı, etnik kimliğe sahip bir linobambaki olmasıdır. Türklükle zerre kadar alakası olmayan Rauf Denktaş’ı İngilizler yaptıkları PR çalışmaları sayesinde bir numaralı Türk milliyetçisi olarak lanse ettiler. Özünde korkak, ama güç elinde olduğu zaman zalim bir kişiliğe dönüşen bu kişi elindeki onlarca masum insan kanı varken toplumda 'Ulusal Kahraman' olarak hala itibar görebiliyorsa bu,  bu toplumun da bilinç düzeyinin sorgulanması gerektiğindendir."