"ABD, Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm yerine ekonomik iş birliğine yönelebilir"

9 Ağustos 2025

A
A

Özersay, ABD’nin Kıbrıs’ta sürdürülebilirliği belirsiz ve kapsamlı çözüm yerine, Orta Doğu’daki İbrahim Anlaşmaları ile son dönemdeki Türk-Yunan yakınlaşmasında olduğu gibi ekonomik temelli karşılıklı bağımlılık modellerine yönelebileceğini söyledi.

ZgotmplZ Halkın Partisi

Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan barış anlaşması ve Zengezur Koridoru’nun 99 yıllığına ABD’ye kiralanması kararını değerlendirdi.

Kudret Özersay, bu gelişmenin, ABD’nin Kıbrıs’ta kapsamlı ve riskli bir çözüm arayışından ziyade, Orta Doğu’daki İbrahim Anlaşmaları ve Türk-Yunan ilişkilerinde görüldüğü gibi ekonomik iş birliğine dayalı modelleri tercih edeceğine işaret ettiğini söyledi.

Kıbrıs’ın geleceğinin sadece ABD’nin tercihleriyle şekillenmeyeceğini, bölgedeki diğer aktörlerin çıkarlarının da belirleyici olduğunu vurgulayan Özersay, Türkiye’nin PKK sorununu çözmesinin ise bölgedeki güç dengelerini önemli ölçüde etkileyebileceğini ifade etti.

Özersay’ın açıklaması şöyle:

"İki yıl önce Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de verdiğim konferanslarda Azerbaycan ülkesinin bir parçası olan ama coğrafi anlamda arada bulunan Ermenistan topraklarıyla Azerbaycan’dan doğrudan erişilemeyen Nahçıvan’ı Azerbaycan’a bağlayan Zengezur Koridoru konusunu ele almıştım. Rus topraklarının bir parçası olan ama Rusya ülkesinden kopuk başka ülke topraklarıyla çevrelenmiş Kaliningrad ile bir karşılaştırma yapmış, gerek uluslararası hukuk açısından gerekse dünyadaki diğer bazı örneklerden yola çıkarak Azerbaycan’ın bu Zengezur koridoru konusundaki haklı argümanlarının neler olabileceğine dair önerilerde bulunmuştum.

Dün itibariyle ABD Başkanı Trump’ın arabuluculuğu sonucunda Azerbaycan ile Ermenistan arasında varılan barış anlaşmasının bir bölümü de Zengezur koridoruyla ilgili. Bu koridor ABD tarafından 99 yıllığına kiralanıyor! ABD destekli bir konsorsiyum demiryolu, petrol, doğal gaz ve fiber optik iletim hatlarını kapsayacak şekilde ve üstelik de bundan sonra adı ‘Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası’ olacak, yani Zengezur koridoru, oldu Trump koridoru. Kuşkusuz bu gelişme ABD’nin Kafkaslardaki nüfuzunu artıracak ve Rusya’yı da belirli oranda devre dışı bırakarak hem Ermenistan hem de Azerbaycan üzerindeki etkisini daha da kaybetmesine yol açacak. Ancak Trump koridoru bir gecede inşaa edilemeyeceğine göre değerlendirme yapmakta acele etmemek lazım. Baltık denizindeki doğal gaz ve fiber optik iletişim hatlarında yaşanan sabotajlar ve diğer gerginlikler düşünüldüğünde, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş devam ettiği sürece ABD’nin Kafkaslar’da hakimiyet kurma çabasının kısa sürede ve kolayca olamayacağını görmek gerek. Koridor Ermenistan yasalarına göre işletileceği ve arada yatırımcı olarak ABD bulunacağı için Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki karşılıklı bağımlılığın daha da artacağını ve gerilim ihtimalinin azalacağını tahmin etmek zor değil. Ancak Ermenistan’daki Rus üslerinin varlığı ve Ermenistan iç siyasetindeki olası etkisi kolayca kırılabilir mi şüpheli. Türkiye ile olan ilişkilerde popülizmden uzaklaşıp gerçeklik zeminine dönmeye çalışan Paşinyan siyasi ve/veya askeri bir darbe ile karşılaşırsa şaşırmamak gerekir.

Azerbaycan özellikle 2020 askeri başarısıyla kendi topraklarını Ermenistan’dan geri aldıktan ve Karabağ’daki Ermeni destekli devlet fesh edildikten sonra ciddi şekilde güçlendi. Azerbaycan’ın ZAYIF KARNI olarak görülen bu konu büyük oranda ortadan kalktı, son kalan husus Zengezur Koridoru ve Nahçıvan ile doğrudan bağlantının kurulabilmesiydi. Bu açılardan bakılınca Azerbaycan’ın yakın gelecekte KKTC konusunda Türkiye’nin yaklaşımlarına daha da olumlu bir tavır içerisinde olması beklenebilir.

‘ABD Başkanı Trump isterse Azerbaycan-Ermenistan’ı barıştırdığı gibi Kıbrıs sorununu da çözer’ değerlendirmesi bir açıdan doğru olmakla birlikte yüzeysel bir değerlendirmedir ve esas noktayı gözden kaçırmamak gerekir. Kıbrıs’taki mevcut statüko ABD ve İngiliz çıkarlarına ters bir durum yaratıyor mu yoksa bu iki küresel aktörün ulusal çıkarlarına hizmet mi ediyor? Mevcut statüko ABD’nin gelip Güney Kıbrıs’a askeri ve her anlamda girmesine, nüfuz kurmasına engel teşkil etti mi? Bilakis, bunu kolaylaştırdı. Mevcut statüko koşullarında ABD Kıbrıs’taki Rus etkisini (oligark banka hesapları, off shore bankalar kanalıyla yapılan faaliyetleri, mafya, kara para ve pasaport konuları) büyük oranda kırmasına imkan verdi mi? Evet. Mevcut statüko yıllarca bu bölgede göreceli bir istikrar sağladı ve ‘batının çıkarlarına’ büyük oranda hizmet etti. Bir çözümün barındıracağı belirsizliklere göre statüko malum aktörler açısından göreceli olarak daha öngörülebilirdi, o nedenle küresel aktörler tarafından çoğu zaman bir çözüme tercih edildi. Çoğumuz bunu görmedik ya da görmek istemedik ve hep ‘ABD ve genel anlamda Batı Kıbrıs’ta çözümü destekliyor’ sandık. Ancak tabi şimdi denkleme yeni aktörler (özellikle de İsrail ve enerji şirketleri) ve yeni konular (doğal gaz vs.) eklendi ve bunlar ışığında bazı değerlendirmeleri güncellemek gerekir.

Eldeki verilere baktığımda ben halen daha ABD’nin sürdürülebilir olup olmayacağı belirsiz, riskli ve çok da öngörülebilir olmayan bir kapsamlı çözümle Kıbrıs’ta bir ortaklığı zorlamak yerine Orta Doğu’daki İbrahim Anlaşmaları örneğinde ve Türk-Yunan ilişkilerinin son döneminde olduğu gibi doğrudan ticaret, doğrudan ilişki, ekonomik temelli karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin gelişmesi gibi formüllerle bölgesel aktörler arasındaki iş birliğine yatırım yapmayı tercih edeceğini düşünüyorum. Kuşkusuz Kıbrıs’ın geleceğinin sadece ABD tercihlerine ve ulusal çıkarlarına bağlı olmadığını, başka pek çok bölgesel aktörün isteklerinin ve çıkarlarının göz ardı edilemeyeceğini de akılda tutmak gerekir. Özellikle Türkiye’nin içeride PKK’nın feshedilmesiyle sonuçlanacak bir süreci başarması zayıf karnı olarak görülen bu sorundan kurtulması çok daha güçlenmesine ve bu bölgede daha da söz sahibi olmasına yardımcı olacaktır diye düşünüyorum.

Her durumda yeni dönemde bir yanda güvenlik diğer yandaysa ticari temelli karşılıklı bağımlılık ilişkileri ve küresel aktörler arasındaki ticari rekabet belirleyici olacak. Büyük resmi okumak kolay değil ama sürekli konuşmak, değerlendirmek ve pozisyon almak şart..."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar