Talat: UBP'nin prestiji son derece düşük, önümüzdeki seçimlerde birinci parti CTP olacak

6 Aralık 2023

Güncelleme: 6 Aralık 2023

A
A

UBP'nin toplumdaki prestijinin son derece düşük olduğunu ve önümüzdeki seçimlerde birinci partinin CTP olacağı görüşünü paylaşan ikinci Cumhurbaşkanı Talat, siyasetten ekonomiye çarpıcı açıklamalarda bulundu.

ZgotmplZ
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat (sağda), Ada TV ekranlarında salı günleri saat 20.30'da ekrana gelen "Ramazan Adnan ile Masada" programına konuk oldu.

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Ada TV'de MYKibris.com Haber Müdürü Ramazan Adnan'ın sunumuyla ekrana gelen "Masada" programına katılarak, ekonomik ve siyasi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Hükümetin özellikle ekonomik kriz ve pahalığa çözüm üretmesi gerektiğini vurgulayan Talat, KKTC'nin sıkça adının anıldığı "kara para" meselesi ile ilgili de hızlıca yasal düzenlemeleri hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi'ni (CTP) bir sonraki seçimde sandıktan birinci çıkacağı görüşünü paylaşan Mehmet Ali Talat, iktidar seçmenin ve partililerin bile kurtuluş arayışı içerinde olduğunu ifade etti.

Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik izlenen "iki devletli" siyaseti ise "çıkmaz" olarak niteleyen ikinci Cumhurbaşkanı Talat, dünyanın önemli aktörleri ve büyük ülkelerinin KKTC'yi tanımasının yolu olmadığını savundu. Federasyonun ise mümkün olan çözüm olduğunu işaret etti.

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın değerlendirmeleri şöyle:

"BİR ÇIKMAZ SİYASETİ"

"Kıbrıs sorununun en hareketli olduğu dönemde görevdeydim o bakımdan siyasetin özellikle Kıbrıs sorununun dışına olamam, olmamalıyım da zaten. Kıbrıs sorunu konusunda hükümet ya da şimdiki cumhurbaşkanı yararlanmayı isterse benden elbette ki onlara da yardımcı olurum. Ancak onlar başka bir siyaset izliyorlar. Bir çıkmaz siyaseti. Ne kadar devam edebilecek bilemiyorum. Bakalım her birlikte göreceğiz."

"FARZ EDİN Kİ 4-5 ÜLKE TANIDI, NE OLACAK PEKİ?"

"Kıbrıs’ın durumunu çok kötü görüyorum. Tarihin herhalde en kötü zamanlarını yaşıyoruz şu sıralarda. Her şeyden önce uluslararası prestijimiz yerlerde sürünüyor. Türk Devletleri Teşkilatı'nda (TDT) belli bir ilerleme ve görünürlüğümüz oldu. Bu geçmişte de vardı ama kültürel düzeyde vardı. Küçük görülecek önemsizleştirilecek bir adım değil ama ortaya konduğu gibi muhteşem gelişmeler de denmez bu gibi gelişmelere. Sonuçta Türkiye ve KKTC’nin talebi tanınmadır. Farz edin ki 4-5 ülke tanıdı. Ne olacak peki? KKTC tanınmış mı olacak? Bugün Tayvan tanınmıyor."

"ÜNİVERSİTELER İNSAN KAÇAKÇILIĞI İLE SUÇLANIYOR, ÇOK ACI ÇEKİYORUM"

"Hükümet aslında iyi gitmiyor. Ülkede ciddi sıkıntılar var. Zamanında MASAK’la (Türkiye Mali Suçları Araştırma Kurulu) iş birliği içerisinde büyük çabalar ortaya koyarak, para aklama ve terörün finansmanı konularında gri listede olduğumuz dönemde bundan çıktık. Bugün mafyalar burada yakalanıyor, burada bir korunaklı alanmış gibi faaliyet yürütülebiliyor. Kumarhane demek bu gibi yasa dışı özellikle finans hareketlerinin aklanabileceği platformlar demek. Sonuçta çok dikkatli olmamız gerek. Yasalar açık net ve şeffaf olması gerekir. Bu yasaları yaptık zamanında ama tavsatıldı. Şu an tekrar Türkiye ve biz de gri listeye alınabilir. Hükümetin bu konulara ciddiyetle yaklaşması lazım. Kim geliyor, kim gidiyor bu ülkeye, kimler kaçağa düşüyor bunlara bakılması lazım. İddiaların yüzde 90’ı odur ki, çoğu bunların üniversite öğrencisi olarak geliyor. Bir süre sonra kaydını donduruyor veya sürdürmüyor, düşüyor sonra kacak yaşıyor, iş yapıyor ve yaptıkları iş nedir belli değil, vergi de vermiyorlar. Buna yardım ve yataklık eden bazı üniversiteler bile var. Hükümetin buna dikkat etmesi gerek. Şimdi üniversiteler insan kaçakçılığı ile suçlanıyor, ben çok acı çekiyorum bundan. Bu ülke üniversiteler ülkesi. Bunun gibi hükümetin yapması gereken çok şey var."

"ALIŞ VE SATIŞ FİYATLARI ETİKETLERE YAZILSIN"

"Bir markete gittiğimde bugün 3 liraya aldığımı iki gün sonra 5 liraya alıyorsam bunda bir sorun var. Asgari ücret yükselecek, memur maaşları artacak dediler, artmadan evvel o kadar zam yapıldı her şeye… Bunları kontrol etmek mümkün değil midir, mümkündür. Şöyle; alış ve satış fiyatlarını yazsınlar etiketlere…"

"BİZİM DÖNEMİMİZDEKİ MUHALEFET AKTİVİTESİ FARKLIYDI"

"Bizim dönemdeki muhalefet aktivitesiyle bugünkü muhalefet aktivitesi farklıdır. Bizim zamanımızda biz tepkimizi göstermek için sokaklara çıkardık. Şimdi başka mecralar da var. Bizim zamanımızda sosyal medya yoktu. O günün eylemleriyle bugünün eylemleri farklıdır. O zaman kahvehaneler vardı, dolar taşardı. Şimdi çok azaldı. Siyaseti ve muhalefeti yaparken bu yeni şartlara göre yapmak zorundasınız."

"ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMDE CTP BİRİNCİ PARTİ OLACAK"

"Bence birinci parti CTP olacak önümüzdeki seçimlerde. Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) toplumdaki prestiji son derece düşüktür. Ben vatandaşla temas ettiğim zaman bunu görüyorum. Ne yapacağız, nasıl kurtulacağız bunların elinden diye konuşuyor insanlar, köylerde bile. Doğru dürüst konuşan, bugünkü hükümetle ilgili memnuniyet belirten herhangi bir insan neredeyse ben duymadım. Hatta o partiye oy vermiş, hatta o partili olarak bilinenler bile…"

Mehmet Ali Talat, 24 Nisan 2005 - 23 Nisan 2010 tarihleri arasında KKTC'nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
"KABLO İLE ELEKTRİK ÇİFT YÖNLÜ OLMAZSA DELİLİK"

"Kablo ile elektrik eğer enterkonnekte (çift yönlü) bir sistem yaratacaksa çok doğru bir şey ama ENTSO-E (Avrupa Elektrik İletim Sistemi İşleticileri Ağı) buna onay verecek mi? Çünkü sonuçta Türkiye ona gözlemci üye. Yunanistan ve Rum Kesimi tam üye. İnanır mısınız izin vereceğini bence vermeyecek. Türkiye-KKTC arasında çift yönlü olacaksa izin istiyor. Çünkü biz Türkiye üzerinden Avrupa enterkonnekte sistemine bağlanacağız. Eğer izin vermezse Türkiye’deki bir elektrik santralinden elektrik almış olacağız, bu doğru bir şey değil. Bence o izin alınmazsa bu yatırım yapılmayacak. Çünkü delilik olur. Türkiye’deki bir santralden elektrik alacaksak sadece tek yönlü, niye dünya para verelim kabloya. O kablo beleş değil, hibe de değil. Bunu yapan vatandaştan alacak parasını. Kablo ile elektriğin altını boş görüyorum. Nasıl alacaksınız bu izni?"

"HER VATANDAŞ GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMİ KURABİLMELİ"

"Belki de bölgede güneş alan en iyi ülkelerden birisiyiz. Bu avantajı kullanmak çok doğru bir şeydir. Bu olsa, hükümetler de destek olsunlar, fiyatlar aşağı insin, KDV alınmasın hatta gerekirse teşvikler verilsin her vatandaş güneş enerjisi sistemi kurabilsin."

"İSRAİL SOYKIRIMCI BİR ÜLKE"

"Filistin’e İsrail’in bu yaptıkları reva mıdır, kabul edilebilir mi? Anlı şanlı Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, birkaçı hariç, İsrail’in yanında duruyor. Soykırım yapan bir ülkenin yanında duruyor. Olabilir mi böyle bir şey. Avrupa değerlerine uygun mu bu? Asla…"

"KIBRIS’LA FİLİSTİN-İSRAİL MESELESİNİN PARALELLİĞİNİ KURMAK BİRAZ AYIPTIR"

"Kıbrıs’la Filistin-İsrail meselesinin bir paralelliğini kurmak biraz ayıptır. Bazen duyarım, bizim Cumhurbaşkanı ve Başbakan, ‘Rumlar da bize böyle yapmıştı…’ Ne yaptı Rumlar, neyi bombaladı? ‘Türk tarafını bombaladı’ başka bir şeydir silah, nüfus ve silahlı güç üstünlüğü ile bizi hükümetten dışlaması ve belli bölgelere sıkıştırması başka bir şeydir. Ama o sıkıştırdığı bölgeyi de var gücüyle uçaklarıyla, tanklarıyla, toplarıyla ateş altına aldı gibi bir hava yaratmak birazcık da tarihe saygısızlıktır."

"TÜRKİYE GARANTÖRLÜK GÖREVİNİ YERİNE GETİRSEYDİ, HİÇ BÖYLE OLMAZDI"

"Evet oldu, tamam ama sonuçta Kıbrıs’ın üç garantöründen biri de Türkiye’ydi. Türkiye 1963’te buraya müdahale edip, eski düzeni ya da kendisinin de garanti ettiği düzeni hayat geçirmeliydi. Peki Türkiye ne yaptı; 1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini neredeyse tanır gibi bir Birleşmiş Milletler (BM) kararına onay verdi. Türkiye garantörlük görevini yerine getirmedi. Getirseydi, hiç böyle olmazdı, hiç bu noktaya gelmezdi bu iş. 1974 olayları da yaşanmazdı. Türkiye Kıbrıs’ın garantörü olduğu halde şimdiki söylemleri ile sadece Kıbrıs Türk toplumun garantörü olduğunu ifade ediyor. Bu da yanlıştır, kökten yanlıştır. Diplomatik olarak da, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk toplumun çıkarları açısından da yanlıştır. Türkiye Kıbrıs’ın bütününün garantörüdür."

"SAÇMA SAPAN BİR ŞEY"

"(Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun 'İktidarlar değişse de iki devletli çözüm siyasetinden bu saatten sonra dönüş olmaz.' değerlendirmesi) Saçma sapan bir şey. Sonuçta burada da, Türkiye’de de iktidar değişir. Türkiye’de şu andaki siyasetin bu şekilde devam edeceğinin bir garantisi mi var ki? (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep) Tayyip Erdoğan demedi mi, ‘Daha da (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Mitsotakis’i görmek bile istemiyorum benim muhatabım değildir.’ demedi mi, şu anda öyle mi diyor? Yani Allah aşkına, ne biçim düşünceler bunlar anlamakta zorlanıyorum."

"İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM FİKRİ ANASTASIADIS’TEN ÇIKTI"

"İki devletli çözüm fikri önce (dönemin Rum Yönetimi Başkanı Nikos) Anastasiadis’ten çıktı. Crans Montana’da dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ‘Bırak bu (Güney’deki) seçimleri atlatalım, yeni bir zeminde hatta iki devletli çözüm konusunda bile görüşebiliriz.’ demiş. Ve bu Kıbrıs’a da yansıdı. Rum yazalar ve gazeteciler yazdı. Anastasiadis ‘Böyle bir şey yok.’ diyemedi. Sayın (Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa) Akıncı da o zaman cumhurbaşkanıydı, o da bunu biliyor. Çavuşoğlu, ilk Kıbrıs’a geldiğinde, ‘Sadece federasyon görüşmeye gerek yok, başka alternatifler de düşünülebilmeli.’ dedi. Sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri geldi. (Cumhurbaşkanı) Ersin Tatar biliyorsunuz, leb demeden leblebiyi fırlatır, ‘İki devletli çözüm, federasyon olmaz, KKTC’nin tanınması’ şeklinde seçim kampanyasını sürdürdü. Türkiye de Akıncı’yı istemiyordu, Tatar’a destek verdi. Türkiye bütün gücüyle müdahale etti buradaki seçimlere ve Tatar kazandı. Ve Tatar kazanınca Türkiye tekrar federal çözüme dönemezdi ki artık…

E nereye kadar gidecek. İşte TDT’de ve İslam İşbirliği Örgütü'nde (İİÖ) gözlemci üye. Belki Afrika’daki ülkeler tanıyabilir. Bunlar çok fakir. Türkiye orada yatırımlar yapabilir, hükümetleri destekleyebilir buna karşılık olarak bu ülkeler de ‘KKTC’yi tanıdım’ diyebilir. Benim söylediğim; BM’ye üye olmazsan, dünyanın önemli aktörleri, büyük ülkeleri seni tanımazsa, bu tanımanın bir anlamı yoktur. Tanıma denmez ona. O durumu işte bir adımcık daha ileri götürme anlamına gelir o kadar…

Federasyon 'Uğruna öleceğimiz bir hedef midir?', hayır, mümkün olan çözüm odur, onun için. Federasyonu kabul etmeyen bir Rum tarafı iki devletli bir çözümü kabul edebilir mi?"

"ANNAN PLANI KABUL EDİLSE TÜRKİYE AB ÜYESİ OLURDU"

"Biz AB ülkesi olurduk, Türkiye çok daha kalkınmış, müreffeh, demokrat bir ülke olurdu. Belki çok daha yakınlaşmış belki üye olurdu. Birleşik Kıbrıs Devleti, anayasası gereği Türkiye’nin üyeliğini desteklemek zorundaydı. Dolayısıyla Türkiye’nin önünde engel kalmazdı. Türkiye de üzerine düşenleri yaparsa tabii AB üyesi olmuş olurdu."

"GEÇMİŞTEKİ ERDOĞAN İLE ŞİMDİKİ ZIT"

"Geçmişteki Recep Tayyip Erdoğan’la şimdiki tam zıt. O zaman çözümden yanaydı, siyasetlerimiz uyuşmuştu ve o yüzden de çok yakın birlikte çalıştık."

"CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI DÜŞÜNCEM YOK"

"Benim cumhurbaşkanlığı adaylığı düşüncem yok. Geleneksel olarak CTP’nin genel başkanı aday olur ama bu bir şart değil. Olmadığı da oldu. Doğrusu genel başkanın aday olmasıdır. Çünkü o hareketlendirebilir partiyi, örgütünü ve üyelerini ama dediğim gibi o gün gelince konuşulur."

"YENİ YILDA HÜKÜMET EKONOMİYE ÇARE ÜRETMELİ"

"Yeni yıl çeşitli hatalarla bugüne kadar bizi getiren bir ortamda kutlanacak. Memura verilecek artışın oranının ifade edilmesi, asgari ücret görüşmelerinde bazı rakamların telaffuz edilmesi, fiyata algısının yol olduğu bu ülkede peş peşe zamları getirmiştir. 2001’de büyük devalüasyon oldu ama biz emtianın kaç para olacağını dolar bazında hesaplayıp onu TL’ye çevirdiğinde bulurduk. Yani TL yüzde 50 değer kaybettiyse emtianın fiyatı da yüzde 50 artardı yani fiyatı bilirdik şimdi onu da bilmiyoruz. Döviz olduğu yerde dursa bile fiyatlar artar, inanılır gibi değil. Onun için böyle bir yıl başı geliyor maalesef. Benim temennim hükümetin bu konuda eline kömürü almayarak veya kömürü maşayla tutarak ‘Ne yapalım bizim mevzuatımız uygun değil’ gibi sözlerle bu fahiş fiyat artışlarına göz yumması değil tersine ‘Bunun için ne gibi çareler üretebiliriz?’ diye çalışıp, bu çareleri üretmesini temenni ederim. Çünkü yarın asgari ücret belirlenecek, bir ay sonra o asgari ücret de anlamsız kalacak. Hatta şimdiden anlamsız kaldı. O yüzden yeni yılda bu hayat pahalılığın, ekonomik çöküşün ortadan kalkmasını temenni ederim, bunun için çalışma yapılmasını dilerim."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar