
"Polise güvenimiz kalmadı... Tatar, Üstel niye sessizsiniz, seçim için mi?"
27 Ağustos 2025
Güncelleme: 28 Ağustos 2025
Gazimağusa'da Silver Beach sahilinde 30 Mayıs 2025'te ölü bulunan 26 yaşındaki Ahsen Nur Kilitçioğlu'nun annesi ve babası, kızlarının ölümüne dair şüphelerini ve cevapsız kalan soruları bir kez daha MYK Haber aracılığıyla dile getirdi.
Gazimağusa'da 30 Mayıs 2025 tarihinde denizde kayalıklar arasında cansız bedeni bulunan 26 yaşındaki Ahsen Nur Kilitçioğlu'nun ailesi, kızlarının ölümüne ilişkin şüphelerini ve cevaplanmayan soruları dile getirdi.
Ahsen'in annesi Sıdıka Öztürk ile babası Haluk Yıldırım, kızlarının mezarı başında MYK Haber'e konuştu.
YILDIRIM: AHSEN'İN TRAFİK POLİSİYLE ARKADAŞ OLDUĞUNU VE NİYETİNİN CİDDİ OLDUĞUNU BİLİYORDUM
Baba Haluk Yıldırım, kızının Gazimağusa'da görev yapan bir trafik polisiyle ilişkisi olduğunu ancak polisin ismini bilmediğini söyledi. Ahsen ile polis memuru H.A. ile 3 yıllık bir arkadaşlığı olduğunu bildiğini belirten baba Haluk Yıldırım, "Çocuğun ismini bilmiyordum ama trafik polisiyle arkadaş olduğunu ve niyetinin ciddi olduğunu biliyordum." dedi.
"POLİS, AHSEN'E DEFALARCA ŞİDDET UYGULADI... ŞİKAYETİ ALINMADI"
Baba Yıldırım, Ahsen'in hayatını kaybetmesinin ardından, erkek arkadaşının kızına fiziksel şiddet uyguladığını öğrendiklerini belirtti. Yıldırım, polisin Ahsen'e defalarca şiddet uyguladıktan sonra kendisini Çanakkale Gölü'ne bıraktığını ve Ahsen'in darp raporu olmasına rağmen polis müdürlüğünde şikayetinin alınmadığını aktardı. Şikayetlerinin engellenmesi üzerine Ahsen ve bir arkadaşının Lefkoşa Polis Müdürlüğü'ne başvurduğunu belirten baba Yıldırım, ancak erkek arkadaşı olan polis ve müdürlükteki diğer polislerin müdahaleleri sonucu şikayetten vazgeçmek zorunda kaldıklarını iddia etti.
"CUMHURBAŞKANI ÇIKMIŞ, GEZİP TOZUYOR. BİR GÜN GEL BENİM YANIMA…"
Yetkililere sitem eden baba Yıldırım, "Herkes koltuğunu, sandalyesini düşünüyor. Cumhurbaşkanı çıkmış, gezip tozuyor. Bir gün gel benim yanıma… Benim çocuğumu öldürmüşler; gel de ki: 'Kardeş, olay nasıl oldu? Başın sağ olsun' Bakanlar yine aynı; seçimler geliyor diye hepsi koltuğunun derdine düşmüş. Benim çocuğumu öldüren düşmanlar da onlara oy versin diye kelempir çeviriyorlar. Bir tane milletvekili başsağlığına gelmedi, bakan gelmedi. Kendi çocuğunuz olsaydı ne yapacaktınız? Aynı şeyi mi gösterecektiniz, oturacak mıydınız?" diye konuştu.
ANNE ÖZTÜRK: NEDEN POLİS BU OLAYIN ÜSTÜNÜ KAPATMAYA ÇALIŞIYOR?
Anne Sıdıka Öztürk ise, Ahsen'in yaşamını yitirdiği andan itibaren polisin tutumuna tepki gösterdi. Öztürk, şunları söyledi:
"Polis bize neden haber vermiyor, neden bilgi vermiyor? Benim içim yanıyor… Kızım bunu hak etmedi. Katili bir an önce bulunsun. Her şey ortada zaten! Neden polis bu olayın üstünü kapatmaya çalışıyor? Bizim ifademizi neden doğru düzgün almadılar? Ben sadece adalet istiyorum."
"CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN ÜNAL ÜSTEL, NEDEN SESSİZSİNİZ?"
Kızının katilini ortaya çıkaracağını söyleyen anne Öztürk, konuşmasında şunları dile getirdi:
"Sonuna kadar savaşacağım. Cumhurbaşkanı, Başbakan Ünal Üstel, neden sessizsiniz? Bu adayı yönetiyorsanız, bu evlat hepimizin evladı. Katiller ortada geziyor… Neden sessiz kalıyorsunuz? Seçim için mi? Ben seçim demiyorum, kızımın katillerini istiyorum."
"BENİM POLİSE GÜVENİM YOK. EĞER GÜVENEBİLECEĞİM BİRİ VARSA, ANCA SİZLERE..."
Polise güvenlerinin kalmadığını belirten anne Öztürk, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bakın, kızımın katilleri ortada, delilleri yok ediyorlar. Benim polise güvenim yok. Eğer güvenebileceğim biri varsa, anca sizlere... Benim polise güvenim kalmadı. Bir polis bana acılı günümde, 'Seni içeri sokarım, kes sesini, çeneni kapat' dedi. Ben polisten ne bekleyebilirim? Beni öldürseler, polisi aramam. Çünkü zaten kızımı öldürüp delilleri yok ettiler. Dilekçemizi avukatımız yanımızda olduğu halde almadılar. İfadem sırasında polis memurunun (Ahsen'in erkek arkadaşı) adı geçince renkleri değişiyordu; ben de ifademi imzalamadım. Kızımı, erkek arkadaşı ve yakın arkadaşı hepsi birlikte yaptı, her şey ortada. Polis de delilleri yok ediyor."
Sakallı bir polisin kendisini morga almadığını ifade eden anne Öztürk, "Evladımı bana göstermedi. Ben evladımı hiç görmedim. Mezarlıkta sadece yüzünü çok az görebildim. Ben girseydim (morga), kızımı komple görecektim; ama erkek sadece yüzüne bakabilir. Neden beni engellediler? Benim sağlığımı mı düşündü? Hayır, olanları gizlediler. Kızıma ne olduysa onu gizlediler." dedi.
"KIZIMIN ARDINDAN NE ERKEK ARKADAŞI NE DE AİLESİ BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ"
Baba Yıldırım, kızının vefatı sonrasında ne erkek arkadaşının ne de polisin ailesinin kendilerine başsağlığı dileğinde bulunmadığını söyledi. Duruma tepki gösteren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Mademki ben bu kızla 3 yıldır yaşıyordum, ailesiyle tanışmadım. Kız kardeşini tanıyorsun, ailesiyle tanışmadın. En azından acılı günde, olayın yaşandığı gün o çocuk gelmedi. Babası… Babası burada üç yıldızlı amirdi. Hiç mi ortam görmedin? Senin aile ortamında yok mu oğlum? Sen mağaradan mı yetişmesin? Zaten aile ortamın olsa, gerçek ailen olsaydı, aile terbiyesi almış biri olsaydın, insan olsaydın, sen gelirdin. Çocuğunu bırak, sen gelirdin. 'Acılı bir ailesiniz. Benim oğlumun da arkadaşıydı. Başınız sağ olsun. Bu olay nasıl oldu? Kimler sorumlu?' Benle birlikte yürürdün, en azından… Ama bu olayı yapan zaten sizsiniz, bellidir. Ben suçsuz olsam ortalığı yakar yıkarım, suçlu olsam pusarım."
"POLİS, AHSEN'DEN ÖNCEKİ SEVGİLİSİNİ DÖVÜP SİLAHLA TEHDİT ETTİ"
Ayrıca Yıldırım, bahsi geçen polisin Ahsen'den önceki sevgilisine de fiziksel şiddet uyguladığını, hatta kafasına tabanca dayayıp tehdit ettiğini iddia etti. Yıldırım şunları söyledi:
"Bu çocuğun Ahsen'den önce bir kız arkadaşı varmış. Onu da dövmüş. Kafasına silah dayayarak 'Seni öldürürüm' diye tehdit etti. Bu çocuk hasta mıdır? Her defasında tehdit edecek, tabanca sokacak, insan öldürecek… Sen kimsin?"
"SUÇLUYU ORTAYA ÇIKARACAĞIZ"
"Şimdi herkes suçlu. Ben suçluyum, anne suçlu, karşıdaki (polis) suçlu, onun annesi ve babası suçlu, toplum suçlu, hakim, savcı, polis hepsi suçlu; çünkü hepimiz suçluyuz." ifadelerini kullanan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Savcı ve polis, bu cinayeti neden ortaya çıkarmıyor? Onlar da suçlu. Anne neden suçlu? Demek ki çocuğumuzla yeterince ilgilenemedik. Öbürü (polis) karşıdaki de suçlu. Mademki elin çocuklarıyla yatıp kalkıyor, evleneceğim vaadiyle ondan sonra çocuklara bunu yapıyorsun. Oraya buraya atıyorsun, çocuğu derede bırakıyorsun… Suçlusun. Hepimiz suçluyuz. Sadece o değil, hepimiz suçluyuz. İnsan olarak, toplum olarak… Hepimiz suçluyuz. Peki, hakiki suçlu kimdir? Suçluyu ortaya çıkaracağız."
NE OLMUŞTU?
26 yaşındaki Ahsen Nur Kilitçioğlu, 30 Mayıs 2025 tarihinde Gazimağusa Silver Beach sahilinde ölü halde bulundu.
Aile, cinayet şüphelisinin Gazimağusa'da görev yapan polis memuru ve Ahsen'in erkek arkadaşı H.A. olduğunu iddia etti. Ailenin açıklamasına göre, H.A. daha önce Ahsen'e şiddet uyguladı.
Bu iddialar üzerine Polis Genel Müdürlüğü (PGM), 11 Haziran'da açıklama yaptı. PGM, kamuoyuna yansıyan bazı bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ve tahkikatın seyrine zarar verdiğini belirtti. İncelemelerde, olayın cinayet olduğuna ya da herhangi bir kişi tarafından gerçekleştirildiğine dair bulguya rastlanmadığı, tahkikatın titizlikle yürütüldüğü ve hiçbir olgunun göz ardı edilmediği ifade edildi.
OTOPSİ VE BULGULAR
Polisin açıklamasına göre, Kilitçioğlu'na 31 Mayıs'ta Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nde otopsi yapıldı.
Yapılan otopside:
- Vücutta kesici-delici alet yarası, boğma izi veya kişinin kontrol altında tutulduğunu gösterecek herhangi bir bulguya rastlanmadı.
- Alın, burun, elmacık kemikleri ve çenede taş veya kayalara çarpma sonucu oluşabilecek sıyrıklar bulundu.
- Diz kapaklarında düşme veya sert cisimlere çarpma izleri belirlendi.
- Beyin yüzeyinde az miktarda kanama tespit edildi.
- Akciğerler, soluk borusu ve burun çevresinde, canlı iken suda boğulmayı gösteren köpükler saptandı.
- Olay yerinde kaygan kaya plakalarının bulunduğu kayda geçti. Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde, ölüm nedeni "beyin kanaması" ve "suda boğulma" olarak açıklandı.
"KİLİTÇİOĞLU OLAY MAHALLİNE YALNIZ GELDİ"
Polis, olay günü ve sonrasında yaptığı incelemelere dair şu bilgileri paylaştı:
- Kilitçioğlu'nun cansız bedeninin bulunduğu noktadan 147 metre uzaklıkta, kendisine ait bir kamp sandalyesi, örtü ve kıyafetleri bulundu.
- Aracı, eşyaların bulunduğu yerin yaklaşık 1 km güneyindeki toprak park alanında kilitli olarak tespit edildi.
- Kamera kayıtlarında Kilitçioğlu olay mahalline yalnız geldi.
- Polis, farklı tarihlerde denizde ve karada arama yaptı; ancak cep telefonu, araç kontak anahtarı ve elektronik sigara bulunamadı.
- Olay yerinde yalnızca Kilitçioğlu'na ait çıplak ayak izleri tespit edildi; başka bir şüpheliye dair iz bulunamadı.
PGM'nin paylaştığı bilgiye göre; 410 sayfalık telefon görüşmesi incelendi, H.A. (polis) da dahil 19 kişiden yazılı ifade alındı ve 50'den fazla kişinin bilgisine başvuruldu. Ayrıca 120 kameradan elde edilen 1.800 saatlik görüntünün yaklaşık 600 saati incelendi.
AHSEN'İN ERKEK ARKADAŞI MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞİNE TERFİ ETTİRİLDİ
Kilitçoğlu'nun ailesi, yakınları, arkadaşları ve ailenin avukatları, 10 Haziran tarihinde Lefkoşa Polis Genel Müdürlüğü önünde toplanarak soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmesi talebiyle önce basın açıklaması yapmış, ardından da taleplerini içeren dilekçeyi avukatları eşliğinde Denetim Kurulu'na sunmuştu.
10 Haziran'da yapılan bu açıklamada aile ve avukatları, bağımsız bir tahkikat memuru atanmasını talep etmişti.
19 Haziran'da ise Kilitçioğlu, cansız bedeninin bulunduğu noktada anılmıştı. Aynı gün, polis memuru H.A., müfettiş muavinliğine terfi ettirilmişti.
Taleplerini duyurmaya devam eden aile, 7 Temmuz'da bu kez Gazimağusa'da bir eylem düzenlenmişti. "Adalet" talebiyle bir araya gelen kalabalık, Gazimağusa Polis Müdürlüğü'ne yürüyerek polisin sürece dair tutumunu eleştirmişti.
Aileyi temsil eden avukatlar Cansu Nazlı ve Tacan Reynar, soruşturma sürecinde karşılaştıkları zorlukları şöyle sıralıyor:
- Tahkikat memurunun kim olduğu açıklanmadı,
- Bağımsız tahkikat memuru atanması talebine yanıt verilmedi,
- Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan başvuru reddedildi,
- Avukatlara soruşturmaya dair hukuki bilgi verilmedi,
- Aile ve yakınlarının ifadeleri avukat eşliğinde alınmadı,
- Etkin bir soruşturma yürütülmedi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
İLGİLİ HABERLER
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.
































Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar