
Özersay, Güney'in tutuklama hamlesine karşı yapılması gerekenleri 7 maddede sıraladı
22 Mayıs 2025
Güncelleme: 22 Mayıs 2025
Özersay, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafına yönelik olarak mülkiyet konusunda başlatmış olduğu tutuklama hamlesine karşı atılması gereken diplomatik, hukuki ve siyasi adımları anlattı.

Haber Merkezi
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay Gazimağusa’da HP Mağusa İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen “Mülkiyet Konusundaki Son Gelişmeler Ve Tutuklamalar, Yapılması Gerekenler” başlıklı konferansta konuştu.
Gazimağusa Belediyesi Konferans Salonu’nda yapılan toplantıda Kudret Özersay, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafına yönelik olarak mülkiyet konusunda başlatmış olduğu tutuklama hamlesine karşı atılması gereken diplomatik, hukuki ve siyasi adımları anlattı.
Cumhuriyet Meclisi’nde bu konuda bir olağanüstü toplantı yapılmadığına dikkat çeken Özersay, Meclis’te temsil edilen ve edilmeyen tüm siyasi parti başkanlarının imzasını taşıyan ortak bir mektup hazırlanarak, başta Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Konseyi yetkililerine gönderilmesi gerektiğini kaydetti.
Meselenin hukuki değil tamamen siyasi baskı kurmaya dönük bir mesele olduğunu belirten Kudret Özersay, “Kimsenin Kıbrıs’ın her iki tarafında da yaşanan mülkiyet ihlalleri nedeniyle sadece Kıbrıs Türkünü cezalandırma hakkı yoktur.” vurgusu yaptı.
HP Genel Başkanı Özersay, Çek Cumhuriyeti ve ABD gibi dünyadaki örneklerden yola çıkarak, konunun hem Türkiye hem de KKTC tarafından siyasi uzlaşmayla çözümlenmesinin gündeme taşınması gerektiğini dile getirdi.
“MÜLKİYETTE SUÇLULUK PSİKOLOJİSİNDEN ACİLEN KURTULMALIYIZ”
Kuzey’deki mallar için Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmasına rağmen, Güney’deki Türk mallarına dair mülkiyet sisteminin uluslararası denetimin dışında tutulduğuna dikkat çeken Özersay, “Kıbrıs Türk tarafı olarak mülkiyet konusunda biz ne yaptıysak yanlış yaptık, Rum tarafı da doğru yaptı şeklinde bir suçluluk psikolojisinin olduğunu görüyoruz. Bizim toplum olarak bir an önce bu suçluluk psikolojisinden çıkmamız ve mülkiyet sorununun ancak kapsamlı bir çözümle ya da siyasi uzlaşıyla çözülebileceğini dünyaya anlatabilmemiz gerekir.” ifadelerini kullandı.
Özersay AB’ye de kendi tarihi içerisinde ve bugünkü AB hukukunun parçası olan uygulamaların da hatırlatılması gerektiğini kaydetti.

"BENEŞ DÜZENLEMELERİ VE HELMS BURTON YASASI"
Konuşmasında Özersay uluslararası alanda geçmiş yıllarda yaşanan ancak bugün de uluslararası ilişkiler alanında konuşulmaya devam eden bazı mülkiyet düzenlemelerini ve tutuklama benzeri yaptırımları da detaylı şekilde anlatarak, bu örneklerden Kıbrıs Türk tarafının yapacağı girişimlerde yararlanması ve uluslararası topluma bunları hatırlatması gerektiğine dikkat çekti.
Özersay Çekoslovakya ve daha sonra da Çek Cumhuriyeti’nde geçmişte yaşayan fakat daha sonra bu ülkeden sürülen yaklaşık iki milyon civarındaki Alman ve Macar’ın mülklerine nasıl el konulduğunu ve herhangi bir tazminat da ödenmediğini anlatarak, bugün hala Çek Cumhuriyeti’nde yürürlükte bulunan Beneş Düzenlemelerinin detaylarını paylaştı.
Kudret Özersay Çek Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne girişi sırasında 2004 yılında tartışma konusu olmasına rağmen bahse konu milyonlarca Alman ve Macar’ın mülkleri konusunda tazminat dahi içermeyen düzenlemelerin AB içi pazarlıklarla nasıl kalıcı derogasyonlara dönüştüğünü ve AB birincil hukuk sisteminin parçası haline getirilerek kimsenin sorgulayamayacağı bir yapı yaratıldığını anlattı.
HP Genel Başkanı Özersay açıklamasında AB’nin bütün bu mülkiyet bağlantılı hak ihlallerine üstelik de tazminat dahi ödenmeksizin bu uygulamaların yapılmasına göz yumarken bugün KKTC’de tazminat ödenmesi mekanizması da yaratılmış olmasına rağmen kendi üyesi olan bir devletin bu türden tutuklama politikasına başvurmasına ses çıkarmıyor olmasına dikkat çekti. Özersay AB’ye kendi tarihi içerisinde ve bugünkü AB hukukunun parçası olan bu uygulamalar hatırlatılmalı vurgusu yaptı.
Özersay, bir diğer uluslararası örnek olarak ABD’de 1996 yılında yürürlüğe konulan Küba’daki ABD vatandaşlarının mülkleriyle bağlantılı yaptırım düzenlemesine de değindi. Helms Burton Act adıyla bilinen ve Küba’da kamulaştırılan ABD vatandaşlarına ait mülklerin sonradan AB şirketleri tarafından alınıp satılması ve üzerlerine yatırım yapılmasına karşı ABD’nin Amerikan mahkemelerinde dava açılmasını, ABD’ye girişin yasaklanmasını ve başka yaptırımlara tabi tutulmasını içeren Helms Burton Yasası'nı yaptığını anlatan ve bu konuda detaylar veren Özersay, “Bu konu ABD, Kanada, AB ve Meksika arasında viddi bir krize neden olmuştur. Ancak 1998 yılında varılan siyasi ve ticari uzlaşma sonucunda bu dava ve benzeri baskıcı yaptırımlar içeren bu yasanın ilgili kısmı askıya alınmıştır. bugün Rum yönetiminin bize uygulamaya çalıştığı türden bir baskı politikası ve düzenlemeleri ABD tarafından 20 yıldan uzun süre askıya alınmış ve uygulanmamıştır. Şu anda da yeni ABD başkanıyla birlikte konu yeniden ABD kamuoyunun gündemindedir. İşte gerek Türkiye’nin gerekse Kıbrıs Türk tarafının bu örnekleri de kullanarak gerek AB gerekse ABD nezdinde girişimde bulunması gerekir. Bu mesele hukuki bir mesele değil tamamen siyasi baskı kurmaya dönük bir meseledir ve nasıl ki dünyada farkı devletler ve uluslararası örgütler bu konuları siyasi uzlaşmalarla çözümlemişlerdir, Kıbrıs’ta da bunun olması gerektiği gündeme taşınmalıdır. Kimsenin Kıbrıs’ın her iki tarafında da yaşanan mülkiyet ihlalleri nedeniyle sadece Kıbrıs Türkünü cezalandırma hakkı yoktur.” vurgusu yaptı.
ATILMASI GEREKEN DİPLOMATİK, SİYASİ VE HUKUKİ ADIMLAR
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, konuyla ilgili atılması gereken adımları 7 maddede şöyle sıraladı:
- Meclis Genel Kurulunda mülkiyet ve Rumların başlattıkları tutuklamalar konusunda özel bir olağanüstü ve gizli oturum yapılması, bu oturum ertesinde tüm siyasi partilerin destekleyeceği bir Meclis Kararı alınması, bu tutuklama adımlarının Kıbrıs’ta gerginliğe neden olduğunun, geçişler de dahil iki taraf arasındaki ilişkilerin çok olumsuz yönde etkileneceğinin ve kabul edilemez olduğunun uluslararası topluma duyurulması, ortak bir ses verilmesi; güneyde bulunan yabancı Büyükelçilerin KKTC’ye davet edilerek gerekirse tüm siyasi liderlerle birlikte görüşülmesi bu konuda Kıbrıs Türk halkının iradesinin net olduğunun gösterilmesi;
- Meclis içi ve Meclis dışındaki tüm siyasi parti başkanlarının ortak imzasını taşıyacak bir mektup hazırlanması ve BM Genel Sekreteri, Avrupa Birliği yetkilileri ile özellikle Avrupa Konseyi’ne gönderilmesi, AİHM kararlarıyla kurulan Taşınmaz Mal Komisyonunun Rum tarafında bypass edilerek etkisiz hale getirilmeye çalışıldığının vurgulanması, bu tutuklama yaklaşımlarının bu açıdan mahkemenin ve Avrupa Konseyi’nin kararlarına aykırı hareket etmek anlamı taşıdığının ve Rum tarafının Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülüklerinin hatırlatılması;
- Yasa tasarısı hazırlanarak güneydeki Kıbrıs Türk mallarıyla ilgili hak ihlalleri yapan Kıbrıs Rum İçişleri Bakanlığı yetkilileri ve diğer sorumlular hakkında KKTC’de tutuklama ve Türkiye üzerinden Interpol’a bildirme yolunun açılacağı mesajının uluslararası aktörlere duyurulması. Benzer şekilde güneydeki tarımsal arazileri ve dükkanları alt-sözleşmelerle kiralayan ama Kıbrıs Rum liderliğinin ortaya koyduğu iddia gibi Kıbrıslı Türk mal sahiplerinin rızasını almayan tüm Kıbrıslı Rum ve/veya yabancı şirketlerin sahiplerinin, yöneticilerinin ve ortaklarının belirlenmesi ve KKTC’de tutuklama emir alınması, Türkiye kanalıyla Interpol adımı atılması imkanı yaratacak yasa tasarısı hazırlanması, bunun uluslararası topluma duyurulması;
- BM Genel Sekreteri’nin Temsilcisi ile gelecek hafta yapılacak olan görüşmede Kıbrıs Türk Halkına karşı başlatılan bu tutuklamalar dışında başka bir konu konuşulmaması, görev yönergesi belirsiz olan sayın Holguin’e ilk görev olarak bu konunun iki taraf arasında öncelikli olarak çözümlenmesi görevinin verilmesi, aksi halde Kıbrıslı Türklerle ilgili tutuklamalar ve tutuklama ihtimalleri ortada dururken BM temsilcisi olarak burada bulunmasının bir anlamının kalmayacağının kendisine bildirilmesi, hazırlanan Meclis kararının ve ortak imzalı mektupların BM Genel Sekreteri’ne iletilmesi için kendisine verilmesi;
- Milletvekillerinden ve uzmanlardan oluşacak özel heyetler oluşturulması ve özellikle Avrupa Konseyi nezdinde hızlıca diplomatik temaslar yapılması ve Kıbrıs’taki mülkiyet sorununun doğru anlaşılmasının sağlanması;
- Türkiye üzerinden ABD nezdinde yapılacak girişimlerle ABD’deki Helms Burton Yasası ve sonradan AB ile varılan uzlaşıyla askıya alınması hususlarının hatırlatılması ve bu konuda Kıbrıs Rum tarafına yönelik diplomatik baskı oluşturulması;
- Avrupa Birliği’nin son dönemde Türkiye’ye özellikle güvenlik alanında duyduğu ihtiyaç da dikkate alınarak AB nezdinde Türkiye’nin girişim yapmasının ve bu temaslarda özellikle Çek Cumhuriyeti’ndeki Beneş Düzenlemelerinin hatırlatılması, Rum tarafının bu tutuklama yaklaşımlarının kabul edilemez olduğunun vurgulanması ve bu yaklaşımla yakında fiilen sınır kapılarının kapanabileceği uyarısının yapılması.
Diğer yandan, “Mülkiyet Konusundaki Son Gelişmeler Ve Tutuklamalar, Yapılması Gerekenler” başlıklı konferansın haftaya Lefkoşa'da da gerçekleştirileceği açıklandı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Bizi Facebook'ta takip edin!
mykibris.com'u Facebook üzerinden takip edin, son paylaşımlardan haberdar olun.
Yorum Yap
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.
Tüm Yorumlar