KKTC, "GKRY-Lübnan MEB anlaşmasını" tanımadı: Hükümsüzdür

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasında dün (26 Kasım) Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşması imzalanmasına ilişkin açıklama yaptı.

Rum lider Nikos Hristodulidis’in Beyrut ziyaretinde düzenlenen törenle duyurulan anlaşma, Lübnan hükümetinin geçtiğimiz ay 2007 tarihli deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını onaylama kararının ardından geldi.

Dışişleri Bakanlığı, imzalanan anlaşmanın “Rum tarafının 2003’ten bu yana Kıbrıs Türk halkının Ada ve Doğu Akdeniz’deki eşit haklarını yok sayan tek taraflı adımlarının yeni bir örneği” olduğunu belirtti.

Açıklamada, Kıbrıs Türk halkının Ada üzerindeki egemen eşit haklarını hiçe sayarak yapılan bu düzenlemenin, önceki benzeri girişimler gibi “bütünüyle hükümsüz” olduğu vurgulandı.

“DENGELERİ SARSMA TEHLİKESİ VAR”

GKRY’nin uluslararası toplumdan aldığı destekle hareket ettiği ifade edilen açıklamada, bu tür adımların yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru haklarını ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda Doğu Akdeniz’deki kırılgan dengeleri tehlikeye attığı belirtildi.

KKTC, doğal kaynaklar üzerindeki haklarını koruma konusundaki kararlılığını yinelerken, bölgede istikrarın ancak iki tarafın rızası ve eşit statüsü temelinde yapılacak anlaşmalarla sağlanabileceğini hatırlattı.

“TÜM TEK TARAFLI DÜZENLEMELER YOK HÜKMÜNDEDİR”

Açıklamada, GKRY’nin Lübnan dahil üçüncü ülkelerle yaptığı tüm tek taraflı deniz yetki alanı anlaşmalarının KKTC açısından geçersiz olduğu belirtildi. Dışişleri Bakanlığı, kendi kıyı yetki alanlarında ve Kıbrıs Türk halkının ortak haklarını ilgilendiren tüm konularda gerekli siyasi, diplomatik ve teknik adımların atılacağını kaydetti.

Uluslararası topluma çağrıda bulunulan açıklamada, ilgili devletlerin “iki tarafın rızası olmadan” GKRY’nin girişimlerine taraf olmamaları istendi.

Dışişleri, Anavatan Türkiye’nin desteğiyle Doğu Akdeniz’de hak ve çıkarlarını korumayı sürdüreceğini, bölgede işbirliği ve istikrarın ancak karşılıklı saygı ve diyalog temelinde mümkün olabileceğini belirterek açıklamasını tamamladı.