Avrupa Parlamentosu'nun, KKTC ve Türkiye'yi hedef alan raporunda neler var?

Haber Merkezi: M. İrşad Esen

Avrupa Parlamentosu, Kıbrıs konusunda yeni bir karar alarak tartışmaları yeniden alevlendirdi. Kararda, 1974’teki Barış Harekatı ''Türk işgali'' olarak tanımlanırken, Kuzey’deki yönetim olan KKTC ''yasadışı rejim'' şeklinde nitelendirildi.

19 Temmuz 2025’te Galatia köyündeki mülklerini ziyaret eden beş Kıbrıslı Rum vatandaşının Türk askeri makamlarınca gözaltına alındığı iddiasına dikkat çekilen raporda, söz konusu kişilerin ''hukuka aykırı ve siyasi amaçlarla tutulduğu'' ileri sürüldü. Ayrıca gözaltı sürecinde sağlık sorunları yaşandığı ve yeterli tıbbi desteğin sağlanmadığı belirtildi.

Avrupa Parlamentosu, KKTC’deki askerî mahkemelerin kararlarını geçersiz ilan ederek, bu tutuklamaların siyasi misilleme niteliğinde olduğunu savundu. Kararda, Türkiye’ye tutuklulara acil sağlık hizmeti verilmesi çağrısında bulunuldu ve Avrupa Komisyonu ile Avrupa Dış Eylem Servisi’ne ''gerekirse cezalandırıcı tedbirler'' alınması yönünde çağrı yapıldı.

Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ''uluslararası hukukun ihlali'' olarak nitelendirilirken, AB’nin ''Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ve vatandaşlarını desteklemesinin hem ahlaki hem de yasal bir görev olduğu'' vurgulandı.

KARARIN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLARI

Avrupa Parlamentosu, 1974 Barış Harekatı’nı ''Türk işgali'' olarak nitelendirdi.

Kuzey Kıbrıs’taki yönetim olan KKTC'yi ''yasadışı rejim'' olarak tanımlandı.

19 Temmuz 2025’te Galatia köyünde mülklerini ziyaret eden 5 Rum vatandaşının gözaltına alınması kınandı.

Gözaltıların ''hukuka aykırı, siyasi amaçlı ve insan hakları ihlali'' olduğu savunuldu.

Tutukluların sağlık sorunları yaşadığı, yeterli tıbbi tedavi görmedikleri raporda yer aldı.

Tutuklamaların Rumların mülklerini ziyaret etmelerini ve TMK'ya başvurmalarını engellemeye yönelik olduğu ileri sürüldü.

Avrupa Parlamentosu, tutukluların ''derhal ve koşulsuz'' serbest bırakılmasını istedi.

Avrupa Komisyonu ve Avrupa Dış Eylem Servisi’ne gerekirse ''cezalandırıcı tedbirler'' uygulanması çağrısı yapıldı.

Türkiye'nin ''uluslararası hukuka saygı göstermesi'' gerektiği vurgulandı.

51 yıldır süren ''işgalin'' AB-Türkiye ilişkilerine engel olduğu ifade edildi.

AB’nin Rum Yönetimi'ni (Kıbrıs Cumhuriyeti) ve vatandaşlarını desteklemesinin ''ahlaki ve yasal bir sorumluluk'' olduğu belirtildi.