Erhürman'dan toprak satışlarıyla ilgili dikkat çeken açıklama

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, son günlerde toprak satışlarıyla ilgili yaşanan tartışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine dikkat çekerek, toprakların pazarlık konusu yapılmasına tepki gösterdi.

Kişisel sosyal medya hesabından paylaşım yapan Erhürman, “Yine başladı o sattıydı, bu sattıydı hikayesi. Yeterince dışarıdan bakıldığında burası sıradan bir toprak parçası gibi görülüyor. Oysa üzerinde geleceğini burada kuran bir halk yaşıyor” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının, kendi iradesi, hukuku, tarihi ve yaşam biçimiyle bu topraklarda var olduğuna vurgu yapan Erhürman, “Bu halkın başka da yurdu yok. Haddimizi, sınırımızı biz belirleriz” dedi.

Erhürman şunları söyledi:

''Yine başladı o sattıydı, bu sattıydı, o satacaktı, bu satacaktı hikayesi…

Yeterince dışarıdan bakıldığında burası alım-satım, pazarlık konusu olabilecek sıradan bir toprak parçası. Oysa üzerinde insanlar yaşıyor. Kendisi, annesi, babası burada, Türkiye'de, başka bir ülkede doğmuş fark etmez. Geleceğini bu topraklarda kuran, bu toprakları yurt bilen insanlar… Kıbrıs Türk halkı.

Bu halkın haddini, sınırını, kendi iradesi, hukuku, kuralları, gelenekleri, teamülleri, tarihi, bu tarih içinde şekillenmiş kendine özgü yaşam biçimi belirliyor.

Kıbrıs Türk halkı Türkiye halkını kardeşi biliyor, onun acısıyla dertleniyor, onun sevinciyle seviniyor. Türkiye ile kavga etmeyi asla istemiyor ve bir halk olarak kendi iradesiyle belirlediği sınırlar içerisinde güvenli, huzurlu, insan onuruna yaraşır biçimde, kardeşçe yaşamak istiyor.

Kıbrıs Rum halkını, kendisi gibi bu adadaki iki eşit kurucu ortaktan biri olarak kabul ediyor. Kıbrıs Rum halkını eşiti olarak görüyor ve siyasi eşitliğinin görmezden gelinmesini asla kabul etmiyor. Kıbrıs Rum halkını yönetenlerin kendi adına konuşmasını, kendini yok saymasını asla içine sindirmiyor.

Yeterince dışarıdan bakanlar için alım satım konusu olabilecek bu toprak parçası bu halk için yurt. Ve başka da yurdu yok bu halkın.

Bu halk ne için endişeli, ne için öfkeli? Neden endişeli ve öfkeliyiz? Çünkü yorulduk! Bizimle ilgili konuşan, hatta bizim için endişeli olduğunu söyleyen pek çok kişinin buradan, burada yaşananlardan bu kadar bihaberken, biz burada yokmuşuz gibi büyük bir özgüvenle bizden söz etmeye kalkmasından yorulduk.

Öfkeliyiz çünkü halk olarak talep ettiklerimizin hak ettiğimizden fazlası olmadığının, her halkın talep etme hakkı olduğu kadarını talep ettiğimizin bilincindeyiz. Türkiye’den buraya, buradan Türkiye’ye konuşulmasın, doğru zeminde iyi ilişkiler içinde olalım, Türkiye ile konuşalım istiyoruz. Monologları değil, diyalogu savunuyoruz ve burada bizi yönettiğini iddia edenlerin koltuk derdiyle oluşturdukları boşluğun diyaloğa değil her gün biraz daha monoloğa alan açmasından muzdaribiz.

Özeti şu: Burada alım satım konusu olan bir toprak değil bir yurt var. Bir de burayı yurt kabul etmiş, gidecek başka bir yurdu bulunmayan bir halk. Bu halk, tüm halklar gibi haddini, sınırını kendi iradesiyle belirlemek ve o sınırlar içerisinde doğum yeri, din, dil, renk, inanmak, inanmamak… hiçbir ayrım gözetmeksizin eşitlik ve kardeşlik içinde yaşamak istiyor.

Dışarıdan bilinmeyen varoluş mücadelesini biliyor. Dışarıdan bilinmeyen kurallarını, kültürünü, kimliğini, teamüllerini biliyor. Dışarıdan bilinmediği anlaşılan “Kıbrıs sorunu”nu da en iyi bu halk biliyor ve sorunla yaşamak istemiyor, sorunlarını çözmek istiyor.

Kim ne derse desin, bu halk kendini biliyor ve fazlasını değil, her halkın hak ettiği kadarını, hak ettiğini istiyor. Hiç kimse bunu çok göremez. “Bu size çoktur” diyemez…''