"New York'taki Kıbrıs zirvesinden beklentiler düşük"

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterinin, 16-17 Temmuz’da New York’ta gerçekleştirilecek gayriresmi beşli konferansın ardından atılabilecek küçük bir adımı bile duyurmak istediği belirtildi.

Rum basınından Fileleftheros gazetesi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, 16-17 Temmuz tarihlerinde New York’ta gerçekleştirilecek gayriresmi beşli konferansın ardından, küçük bir adımı bile açıklamak istediğini yazdı.

Bu adımın, tüm müdahil tarafların sürecin "havada" kaldığını bilmesine karşın Kıbrıs sorununda bir çeşit hareketliliği korumak için köprü olarak kullanılacağını yazan gazete, BM’nin, Kıbrıs sorunuyla ilişkilendirilmemesi gereken jeopolitik karışıklık içerisinde, Kıbrıs sorunu aracılığıyla varlığını beyan etme girişiminde bulunacağını belirtti.

Bölgede yaşanan gelişmeler ve Amerika’nın rolünden de bahseden gazete, Ankara’nın da bölgede başrol talep ettiğini ve hamlelerinin bu yönde olduğunu savundu.

"Türkiye ne kadar güçlü ve gelişmiş olursa Kıbrıs sorunundaki verilerin de o kadar farklılaşacağı aşikardır" ifadesini kullanan gazete, ya güçlü bir Türkiye’nin tüm taleplerinin yerine getirilmesini isteyeceğini ya da katı çizgisini koruyarak herhangi bir adım atmayacağını savundu.

Gazete haberinde, ayrıca Türkiye’nin bölgede başrol istediği bir dönemde, Kıbrıs sorununda, adadaki varlığını meşrulaştırmayacak hamlelerde bulunmasının da zor olduğunu savundu.

HOLGUİN'İN KIBRIS’A GELMESİ

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs sorunu Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in adaya gelmesinin, gayriresmi beşli konferans hazırlıklarıyla ilişkili olduğunu yazan gazete, Holguin’in ayrıca düşük siyasetli bir tedbirin açıklanmasını sağlanmasını da amaçladığını belirtti.

BİR "GÜVEN YARATICI ÖNLEM"

Gazete, geçiş noktalarıyla (veya güneş parkları) ilgili anlaşma sağlanmasının zor olduğu bir dönemde başka bir Güven Yaratıcı Önlemin seçileceğini, örneğin bunun "mayınların temizlenmesi" konusunun olabileceğini belirterek, Rum Yönetimi’nin geçiş noktaları konusunda sadece “2+2’yi”, bir diğer deyişle “Athienu”(Kiracıköy), “Kokkina” (Erenköy), “Mia Milia” (Haspolat) ve “ Luricina” (Akıncılar) noktalarını kabul ettiğini yazdı.

RUM LİDER "DÜŞÜK BEKLENTİYLE" NEW YORK'A GİDİYOR

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ile yakın çalışma arkadaşlarının da New York’a düşük beklentiyle gideceğini ancak muhtemel sürprizlere de hazır olduğunu yazan gazete, BM’nin devreye sokacağı çeşitli senaryoların da varlığından söz etti.

Bu koşullar altındaki en iyi senaryonun çabanın muhafaza edilmesi olduğunu yazan gazete, BM Genel Sekreterliğinde Ekim ayına kadar çabaların muhafaza edilmesi durumunda, Cumhurbaşkanı Tatar’ın, söz konusu seçimlerde yenilmesi halinde yeni olguların var olabileceğini düşündüğünü de belirtti.

Gazete, kötü senaryonun ise Genel Sekreterin, üzerinde mutabakata varılan bir Güven Yaratıcı Önlemlerin yürürlüğe gireceğini duyurmakla sınırlı kalmaması, ayrıca Türkiye’nin sırtını sıvazlamak adına tutumunu daha iyi kavramak için yaratıcı fikirler sunma girişiminde bulunması olduğunu da yazdı.

"BM HAHN'I DAVET ETMEDİ"

Gazete aynı haberinin içinde, AB Kıbrıs Özel Temsilcisi Johannes Hahn’ın beşli konferans için New York’ta bulunmasının beklenmediğini  yazdı.

Hahn’ın BM tarafından davet edilmediğini yazan gazete, bunun aynı zamanda beklenen bir şey olduğunu, Hahn’nın ayrıca temaslarını tamamlamadığını, Türk tarafıyla görüşmediğine de dikkati çekti.

"ZİRVE SÜRECİN KORUNMASI AMACIYLA DÜZENLENECEK"

Öte yandan Kathimerini gazetesi de, deneyimli gözlemcilere dayanarak; New York’taki beşli konferansın, müzakere masasına dönüş için görünür bir ufuk olmaksızın Kıbrıs sorunundaki sürecin korunması girişimi olarak gerçekleştirileceğini yazdı.

"GÜNEY DIŞINDAKİ TARAFLAR ZAMAN UZATMAK AMACIYLA ZİRVEDE OLACAK"

Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumların, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın, zamanı uzatmak amacıyla geçtiğimiz Mart ayındaki sahneyi tekrarlamak için BM Genel Sekreterinin önünde olacağını yazan gazete, ekim ayında KKTC’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ve bunun sonuçları ile Türkiye - AB ilişkilerinin ileriki aylarda nasıl ilerleyeceği gibi olguların uzatılan zaman içerisinde yaşanacağına da dikkati çekti.