Meclis'te 7 saatlik maraton: Muhalefet Kıb-Tek, ekonomi ve külliyeyi eleştirdi, bakanlar yanıt verdi...

4 Ekim 2022

Güncelleme: 4 Ekim 2022

A
A

Cumhuriyet Meclisi, yeni yasa döneminin ilk denetim toplantısını yaparak bugünkü çalışmasını tamamladı. Genel kurulda muhalefet milletvekilleri hükümeti eleştirdi, bakanlar kürsüden yanıt verdi.

ZgotmplZ

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, denetim işleviyle yeni dönemin ikinci toplantısını yaptı.

7 saate yakın süren toplantıda, özellikle muhalefet milletvekilleri Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek), ekonomi, yerleşke, siyasi gelişmelerle ilgili konularda söz aldı, Bakanlar da eleştirileri kürsüden yanıtladı.

Cumhuriyet Meclisi’nin bir sonraki birleşimi 10 Ekim Pazartesi günü saat 10.00’da olacak.

KONUŞMALAR...

Meclis Başkanı Zorlu Töre başkanlığında saat 11.00’de toplanan ve 16 milletvekilinin güncel konuşma istemi bulunan Genel Kurul’da ilk sözü alan CTP Milletvekili Ongun Talat, “Son Siyasi Gelişmeler” konulu konuşma yaptı.

TALAT: YAZ DÖNEMİ HÜKÜMETİN BECERİ YOKSUNU İCRAATLARI İLE GEÇTİ

CTP Girne Milletvekili Ongun Talat konuşmasında, yasama yılı tatilinde ülkede yaşananlardan bahsederek, yaz aylarının “hükümetin beceri yoksunu icraatları” ile geçtiğini ifade etti.

Hükümetin yaz aylarındaki icraatları arasından belediye seçimleri ile ilgili yasaları muhalefetin itirazlarına rağmen geçirmek, Kıb-Tek ihaleleri, Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi Bölgesi Geçiş Süreci 2 Emirnamesini bir gecede iptal etme gibi konuları sıralayan Talat, Hükümeti kaos yaratmakla suçladı.

Yasama tatilinde yaşanan en çarpıcı gelişmenin Faiz Sucuoğlu'nun UBP başkanlığından ayrılması olduğunu söyleyen Talat, bunun Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği tarafından yürütülen bir süreç olduğunu savundu. Ünal Üstel’i “görevlendirilmiş başbakan” ve “görevlendirilmiş parti başkanı” olarak niteleyen Talat, bu durumun halk vicdanında kabul görmediğini de vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi Yerleşkesi konusuna da değinen Talat, bu projeyi “TC iktidarının kültürel ve ideolojik hegemonyasını Kıbrıs'ın kuzeyine yayma girişimi” olarak değerlendirdi. Yerleşke içerisinde cami olmasını da eleştiren Ongun Talat, bunun laik cumhuriyet ilkelerine bir saldırı olduğunu öne sürdü ve “Toplum liderinin bulunduğu bir yerleşkede caminin işi nedir?” diye sordu.

Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi Yerleşkesinin KKTC’nin kurumlarının tasfiyesinin bir simgesi olduğunu ifade eden Talat, bakanlar ve hükümet mensubu milletvekillerinin bu projeyi desteklemek için yaptıkları açıklamaları, “Bir yerden düğmeye basıldı ve birçok bakan ve milletvekili tek kalemden çıkmış gibi olan bir propaganda çabasına girdi. Bu külliye sizin şatafatlı açıklamalarınızın değiştiremeyeceği bir şekilde halkın ihtiyacı değildir.” sözleri ile eleştirdi.

“Külliyeye karşı çıkmak sadece inşaata karşı çıkmak değildir, Kıbrıslı Türklerin iradesine sahip çıkmak anlamına geliyor, kültürüne sahip çıkmak anlamına geliyor.” diyen Talat, külliye ile Türkiye’nin yoksul halkına bir külfet yaratıldığını da söyleyerek, hükümeti sağduyulu olmaya çağırdı.

TOROS: ÖZGÜR İRADE, BİATA ZORLAYAN DIŞ ETKENLERİN BİLİNCİNE VARMAYI VE EMRİVAKİ EYLEMLERDEN KURTULMAYI GEREKTİRİR

“Mesele Külliye Değil; İradenin Kıbrıs Türk Halkında Olmasıdır” konulu güncel konuşma istemi ile kürsüye çıkan CTP Milletvekili Toros, özgür iradenin önemine vurgu yaparak, “Özgür irade, biata zorlayan dış etkenlerin bilincine varmayı ve emrivaki eylemlerden kurtulmayı gerektirir.” dedi.

Son yılarda yaşanan ekonomik sıkıntılara değinen Toros, toplumda gittikçe artan mutsuzluğun savaş yıllarını aratmadığını ifade etti ve bu sıkıntılar yaşanırken Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi Yerleşkesi yapılmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. “Meclis binasını bu halk kendi yapmaya muktedirdir.” diyen Toros, eğitim sağlık gibi konuların daha öncelikli olduğunu vurguladı.

Fikri Toros, “Türkiye Cumhuriyeti’nden beklentimiz Kıbrıs Türk halkının kendi ayakları üzerinde durmasına destek vermesidir.” diyerek, halkı gerçek anlamda kalkındıracak olanın BM kriterlerinde bir çözüm olduğunu söyledi ve Güven Yaratıcı Önlemlerin müzakere edilerek bir an önce hayata geçirilmesini istedi.

Toros, Kıbrıslı Türklerin özgür iradesinin aşındırıldığını da kaydederek, erken  genel seçime giderek halk iradesinin yenilenmesi gerektiğini de vurguladı.

TAÇOY: CTP SADECE TRİBÜNLERE OYNUYOR

Eleştirilere yanıt vermek için söz alan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, CTP’nin sadece tribünlere oynamakla suçladı.

Mevcut Meclis binasında milletvekillerinin odalarında çalışma imkanına sahip olmadığı, personelin yeterli odası olmadığı gibi şikayetler olduğunu anlatan Taçoy, yıllardır Meclis’in taşınması için çalışmalar yapıldığını aktardı. Taçoy, “Şimdi bunu bir şekilde gerçekleştiriyoruz, bu bina yapılacak.” diyerek, çok daha fazla çalışma mekanları olacak yeni Meclis'in demokrasiye daha fazla hizmet edebileceğine inanç belirtti.

Kıbrıs sorununa da değinen Taçoy, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi elinde tuttuğu bir cumhuriyeti sizinle paylaşmaz, paylaşmaya da niyeti yoktur.” diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu'nda KKTC’nin tanınması konusunda yaptığı çağrıyı anımsatan Taçoy, iki devletlilik görüşünün birçok kişi tarafından kabul edildiğini kaydetti.

Ekonomi ile ilgili de konuşan Taçoy, “Her para birimi kendi içinde değerlidir. Türk Lirası da Türk Lirası içinde değerlidir.” dedi.

Şahiner: Sayın Arıklı döneminde rafineri opsiyon belgesi ve gemi opsiyon belgesi şartı kaldırıldı

CTP Milletvekili Salahi Şahiner ise “Kıb-Tek’in Bir Türlü Sonuçlandırılamayan Akaryakıt İhalesi” konulu bir konuşma yaptı.

Kıb-Tek’te yaşanan ihale süreçlerinden bahseden Şahiner, “Belli ki hükümetin yaptıkları ve yapacakları yüzünden bu konuyu daha çok konuşacağız.” dedi.

Güngör Katı Atık Depolama Tesisinin işletilmesi ile ilgili ihaleye çıkılacağını ve bunun 29 yıllık bir özelleştirme ihalesi olduğunu belirten Şahiner, bu tesiste üretilen elektriğin Elektrik Kurumu’na pahalıya satacağını rakamlar vererek anlattı ve ihalenin durdurulması gerektiğini vurguladı.

Kıb-Tek’in Akaryakıt Temin ve Taşıma İhalesi süreçlerine de değinen Şahiner, 6 yıl boyunca ülkeye yakıtın sıkıntısız bir şekilde geldiğini ve sıkıntıların Erhan Arıklı’nın Ekonomi ve Enerji Bakanlığı döneminde başlayarak sonrasında da devam ettiğini savundu.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın Ekonomi ve Enerji Bakanlığı döneminde başlayan ve devam eden doğrudan alımlarla Kurumun 250 milyon TL zarar ettiğini savunan Şahiner, süreçlerin şaibeli olduğunu kaydetti.

İhale süreçlerinin hangi hallerde iptal edilebileceğini yasadan okuyan Şahiner, başbakanın telefonu ile ihalenin iptal edilemeyeceğini, kesin karar açıklandıktan sonra başbakanın ihaleyi iptal etme yetkisi olmadığını vurguladı ve birinin ara emri başvurusu yapması halinde kazanacağını anlattı.

Arıklı’nın bakanlığı döneminde ihalelerde rafineri opsiyon belgesi ve gemi opsiyon belgesi gibi belgelerin aranmasının kaldırıldığını aktaran Salahi Şahiner, bunu bazı şirketlerin ihalede önünü açmak için yapılan değişiklikler olduğunu öne sürdü.

ŞAN: İHALE, ELEKTRİK KURUMU’NDAN GELEN TALEP DOĞRULTUSUNDA BAKANLAR KURULU’NUN KARARI İLE İPTAL EDİLDİ

Maliye Bakanı Alişan Şan, CTP Milletvekili Salahi Şahiner’e yanıt vermek üzere söz aldı.

Güngör Katı Atık Tesisi'nin ihalesinin şu anda açık olduğunu belirten Şan, katı atık tesisinden elektrik alımı konusunda Şahiner’in ortaya koyduğu rakamların doğru olması halinde bunun uygulanabilir olmayacağını belirterek, konuyu araştıracağını söyledi. Şan, gerek duyulması halinde ihalenin ileri bir tarihe ertelenmesinin de söz konusu olabileceğini aktardı.

İhale yasasına göre ani ve beklenmeyen veya öngörülemeyen olayların ortaya çıkması hallerinde pazarlık usulü ihale açılabileceğini anlatan Şan, Kıb-Tek’te öngörülememezlik nedeniyle pazarlık usulü ihaleye çıkıldığını kaydetti.

“Bir firmaya peşkeş çekildiği” iddiasına da yanıt veren Şan, iptal edilen ihalenin İçkale’ye verildiğini anımsatarak, “Biz bu firmaya kıyak yapmak istemişsek neden ihaleyi iptal edelim?” diye sordu.

Önümüzdeki hafta yakıt temin ve taşıma ihalesinin sonuçlanmasını temenni eden Şan, ülkeyi enerjisiz bırakmamanın önemine vurgu yaptı.

Şahiner’in yerinden Şan’a “Rafineri opsiyon belgesi, gemi opsiyon belgesi gibi kriterlerin ihale şartnamesinden neden çıkarıldığını” sorması üzerine Şan, “Gemi opsiyon belgesi kaldırıldı ancak gemide aranan bazı özellikler kaldırılmadı.” diyerek, gemilerde aranan özelliklerden örnekler verdi.

“Başbakanın ihaleyi iptal etme yetkisi var mı?” soruna ise Şan, Elektrik Kurumu’ndan gelen talep doğrultusunda Bakanlar Kurulu’nun iptal kararını ürettiğini söyledi.

Ceyhun Birinci’nin “Elektrik faturalarının düşürülmesi konusunda bir çalışma var mı?” sorusuna ise Bakan Şan, “Evet bir takım çalışmalarımız var, bunları paylaşmak için erken.” dedi.

Alişan Şan’ın yanıtları üzerine yerinden söz alan CTP Milletvekili Salahi Şahiner, İçkale firmasının evraklarında sıkıntı olduğunu söyledi. Akaryakıt temini ve taşımacılığının en fazla 38 dolar olduğunu söyleyen Şahiner, “150 dolara taşımacılık olmaz… Trend 150 dolarlarda değildi Sayın Amcaoğlu ihaleyi açtığında, trend 30-40 dolarlardaydı.” dedi. İşlerin yanlış yürütüldüğünü vurgulayan Şahiner, bu şekilde devam edilmesi halinde kış aylarında ülkenin karanlıkta kalacağı uyarısında bulundu.

ŞAHALİ: SON İKİ YILDA 9 İHALENİN 7’Sİ İPTAL EDİLDİ

CTP Erkut Şahali ise “Kıb-Tek, TÜK, Liman İşletme-Marina İhaleleri ve Hukuk  Devleti Bağlamında Külliye” konulu güncel konuşma istemi ile söz aldı.

Kıb-Tek ile ilgili Alişan Şan’ın öngöremedikleri sebeplerden süratli davranmak için pazarlık usulü ihaleye çıkıldığı ifadelerini eleştiren Şahali, adrese teslim iş görme hevesinden dolayı ülkede elektrik sıkıntısının baş gösterdiğini savundu. Son iki yılda 9 ihalenin 7’sinin iptal edildiğini aktaran Şahali, bu grafiğin güven vermediğini vurguladı.

İhalesiz akaryakıt alımlarından “birilerinin cebine oluk oluk para aktığını” öne süren Şahali, ihalesiz akaryakıt alımı durumunu yaratan kişinin ise bu hükümetin en küçük ortağı olduğunu ifade etti.

Erhan Arıklı’nın “spot piyasadan alım yapma” önerisi yaptığını belirterek eleştiren Şahali, spot piyasanın sipariş edenin almaya uygun bulmadığı mallardan oluştuğunu vurguladı.

Toprak Ürünleri Kurumu’nda (TÜK) arpa alımıyla ilgili süreçleri de eleştiren Şahali, ihale yasasının bertaraf edildiğini ve pahalıya arpa alındığını savundu.

Mağusa ve Girne Limanları’nın iş hacminin 3 buçuk milyon dolar olduğunu ve maksimum cirosu 8 milyon olacak 2 yıllık ihale için 10 milyon dolar teminat istendiğini anlatan Şahali, “İhaleyi kimin kazanacağını size şimdiden söyleyebilirim. Çünkü bu işe ya işten hiç anlamayan ya da aklanacak parası olan girer. Bu ihaleye bu koşullarda sadece aklanacak parası olan girer.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi Yerleşkesinden de bahseden Şahali, Meclis binasında oda yetersizliği nedeniyle kaç vekilin rahatsız olduğunu sordu ve odasını bilmeyen milletvekilleri olduğunu savundu.

Meclis binası ve saraya ihtiyaç olmadığını vurgulayan Şahali, bu yerleşkenin yapımına yerel otoriteyi yok sayarak başlanmasını da eleştirdi.

ÇAVUŞOĞLU: “SORUN İHALE SİSTEMİNDE

Erkut Şahali’ye yanıt vermek için söz alan Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Kıb-tek ile ilgili UBP’nin muhalefette olduğu dönemde de tartışmalar yaşandığına işaret ederek, sorunun ihale sisteminde olduğunu savundu ve Kıb-Tek’te ifade edilen rakamlardan herkesin rahatsız olduğunu belirtti.

Kıb-Tek’in herkesin ortak gailesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, kurumla ilgili “kısır tartışmalar”ın bırakılması ve sorunların araştırılıp ortaya çıkarılması gerektiğini kaydederek, sorunlar kökünden çözülmeden şaibelerin de ortadan kalkamayacağını söyledi.

Toprak Ürünleri Kurumu ile ilgili de konuşan Çavuşoğlu, kurumun iyileşen bir yer olduğunu ifade etti. Kendisinin Tarım Bakanlığı döneminde, elzem alımlarda tüm firmalara mail yoluyla ulaşarak alımlar yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, Tarım Bakanı Dursun Oğuz’un da işleri şeffaflıkla yürüttüğüne de inanç belirtti.

EMRAH YEŞİLIRMAK

Ulusal Birlik Partisi (UBP) İskele Milletvekili Emrah Yeşilırmak, “Yaşanan Son Siyasi Gelişmeler ve Muhalefetin Akdeniz’deki Gelişmelerle İlgili Suskunluğu” başlıklı bir konuşma yaptı.

Konuşmasına, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında KKTC’nin tanınması çağrısı yapan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek başlayan Yeşilırmak, su, hastane ve yol projelerinde olduğu gibi yerleşkeyle ilgili de tartışmalar yaşandığını söyledi. Türkiye’nin KKTC halkına armağan ettiği ve devam eden projeleri sıralayana Yeşilırmak, 2022 için 4 milyar TL olarak öngörülen farklı alanlarda ayrılan kaynaklarla ilgili bilgi verdi.

Yeşilırmak, muhalefetin yapıcı değil, yıkıcı bir tutum sergilediğini yineleyerek, yerleşke projesi konusunda da bu tutumun devam ettiğini ve bu armağana yapılan eleştirilerin toplumu kutuplaştırdığını belirtti.

Yeşilırmak, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi projesinin içerisinde yer alacak millet bahçesi, meclis, etkinlik meydanı, etkinlik çayırı gibi farklı mekanlar olduğuna işaret ederek, projeyle ilgili ayrıntılı bilgi verdi. “Neden ülkemizde böyle bir park-bahçe olmasın?” diye soran Yeşilırmak, geçmişte de buna benzer park çalışmaları yapıldığını hatırlatarak, herkesin böyle bir etkinlik alanına ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin ülkeye armağan edildiğine ve sadece Cumhurbaşkanı Tatar’ın değil, tüm ülkenin olacağına dikkat çeken Yeşilırmak, eleştiri yapılabileceğini ancak hibe edilen bir projeye toptan karşı çıkılmasının yanlış bulduğunu belirtti.

Yeşilırmak, Güney Kıbrıs’ın silahlanmaya devam etmesine, ABD’nin de silah ambargosunu kaldırıp, askerlere eğitim vereceğini açıklamasına karşı sessiz kalan muhalefetin ne dediğinin çok önemli olduğunu söyledi.

Bölgenin savaşa değil, huzura ihtiyacı olduğuna işaret eden Yeşilırmak, alınan bu kararların ciddi sebepleri olduğuna inandığını ve aynı oranda ciddi sonuçları olmamasını umut ettiğini dile getirdi.

Güngör katı atık tesisinde ortaya çıkan sorunda herkesin payı olduğunu söyleyen Yeşilırmak, bu tesislerin kuruluş ve idaresinin yerel yönetimlere verilmesi gerektiğini ifade etti. Yeşilırmak, tesisin yeniden elden geçirilmesi ve sadece evsel atıkların oraya getirilmesi gerektiğini söyledi.

DOĞUŞ DERYA

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya da “İrade Gasbı ve Parya Siyaset” konulu konuşmasına geçmeden, kendinden önce söz alan UBP Milletvekili Yeşilırmak’a “Halka borç olarak yazılan yatırımlara ve kaçak ihalesi başka ülkede yapılan projelere teşekkür etme” eleştirisinde bulundu.

“Sürekli ihtiyacımız olmayan şeyler lütfediliyormuş gibi davranılıyor?” diyen Derya, “Külliyeyi niye park olarak sunuyorsunuz? Parkı, ağaç sökmeden Mesarya’ya niye yapamıyoruz?” sorularını sordu.

Bakan ve hükümet yetkililerinin konuyla ilgili açıklamalarından alıntı yapan Derya, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın konuyla ilgili ilk açıklamasında yer alan “Ben istemedim, öyle uygun görmüşler.” ifadesine dikkat çekerek, “Bizi hapsettikleri durum budur.. Gösteriş olsun diye yapılanları konuşmayalım diye bizi hamasete boğuyorsunuz.” dedi. Halkın gündeminin kadına şiddet ve çocuk istismarı olduğunu söyleyen Derya, yolsuzluklar konuşulmasın diye sürekli halkın ayaklarına böyle toplar atıldığını savundu.

Derya, sarayın, cumhuriyetle çelişen bir simge olduğunu ve bunun Fransız devriminden beri böyle olduğuna işaret ederek, “Saraylar artıyorsa cumhuriyetin risk altındadır.” dedi.

Derya, binaların, halka park olarak sunulmaya çalışıldığını ancak kimsenin buna inanmadığını söyleyerek, demokrasilerin binalarla güçlenemeyeceğini, tam tersine “izinsiz binalar” ve “çiğnenen Anayasa’yla” demokrasinin katledildiğini savundu.

“Ben o tellerden atlayanlardan biriyim. Benim yurdumdan koparılan bir parça var orada, ben nasıl sessiz kalayım.” diyen Derya, “Hastaneleri ziyaret etseler, ihtiyacımızın saray olmadığı anlaşılırdı.” dedi.

Birileri bizim hakkımızda konuşmasın diye Kıbrıs Türk halkının yıllarca mücadele ettiğini hatırlatan Derya, ülkeye gelen yabancıların haklarını bile veremeyen bir sistemin, kendini yönetme yeteneğine sahip olmayan bir partiye verilmek istendiğini iddia etti.

“Kendini büyük göstermek için buram buram ataerkillik kokan” açıklamaların Kıbrıs Türk toplumunu geriye çektiğini savunan Derya, “Yerleşme sorunu olan ülkemize yerleşke yapmak istiyorlar.” dedi.

Derya, silahlanmaya karşı olduklarını ancak Geçitkale’ye hava araçlarının yetkililerin dahi bilgisi olmadan yerleştirildiğini hatırlatarak, ABD’nin 2 yıl önce kaldırdığı silah ambargosunun Türkiye’deki seçimlere malzeme yapılmak için yeniden gündeme getirildiğini savundu.

Birileri milliyetçilik yapacak diye ülkenin heba edilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Derya, TC Cumhurbaşkanı Revep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasına değinerek, “KKTC’yi önce Türkiye tanısın.” dedi.

ÜRÜN SOLYALI

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Ürün Solyalı “Anayasal Düzen ve İrade Sorunu” konuşmasında, toplum lehine mücadele vermeye devam edeceklerini belirtti.

Solyalı, KKTC Anayasası’nın, federasyon kurulmasını kolaylaştırıcı adımlar atılmasını imkan sağlayacak şekilde yazıldığını ve devletin şekli için de demokrasiyle sosyal adaletin üstünlüğüne inanan bir yapı öngörüldüğüne işaret ederek, şu an koltuklarda oturanların bu düzeni yıkmak için çalıştığını, bu nedenden dolayı da aldıkları kararların çoğunun mahkemeden döndüğünü kaydetti.

Yerleşkeyi meclis kürsüsünce bir emlakçı edasıyla anlatan kişilerin de bu projeden cumhurbaşkanı gibi, başkası tarafından açıklanınca haberdar olduğunu savunan Solyalı, “müjde”nin ilanından sonra kimsenin sesinin çıkmadığını ve devlet olmanın saraylarla olmadığının söylenemediğini anlattı.

Solyalı, devlet diye tanımlanabilecek yapının nasıl olması gerektiğine örnekler vererek, elektriksiz kalan bir yapının ve asgari ücretin açlık sınırının altında açıklandığı yapılara devlet denemeyeceğini söyledi.

Külliye kelimesinin Türk Dil Kurumu tarafından “cami etrafında örgütlenen binaların tamamı” olarak açıkladığına işaret eden Solyalı, Kıbrıslı Türklerin laikliğiyle gurur duyan bir ülke olduğunu ve böylesi bir kültürel erozyona da ihtiyacı olmadığını kaydetti.

Solyalı, yerleşkeyle ilgili açıklamalara da değinerek, “e-postalarla tüm bakanlara gönderilen açıklamaların sistemli şekilde tek ağızdan paylaşıldığını” savundu. Bazı açıklamaların terbiyesizlik ve hadsizlik noktasına geldiğini söyleyen Solyalı, bu tür söylemlere sessiz kalmayacaklarını belirtti. Buradaki kurumların planlarını bile görmediği planlarla ülkenin betonlaştırıldığını söyleyen Solyalı, gecekondu diye laf edilen cumhurbaşkanlığı binasının dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti.

Ürün Solyalı, genel kurulun gündemine bugün protokol getirilmesine de değinerek, Meclis’ten onay almayan tüm girişimlerin yasa dışı olduğunu ve bugün gündeme getirilmekle yasal hale gelmediğini söyledi.

Solyalı, onay yasası bile olmayan bir protokolle böyle bir adım atılamayacağını ifade ederek, bugünkü protokolün bile "bilgiye sunuş"a uygun olmadığını çünkü Türkiye’deki yükleyici firmaya onay aramayacağını taahhüdü verildiğini hatırlattı. Solyalı, “Anayasaya aykırıdır, 8 Temmuz’da yapılan antlaşma bugün bilgiye getirilemez.” dedi.

FİLİZ BESİM

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Filiz Besim “Sağlıkta Çözülemeyen Sorunlar” konulu konuşmasında, pandemiden sonra dünyada ilaç sorunu yaşanacağı bilindiği halde 2021 yılında yapılması gereken ilaç ihalelerinin ya yapılmadığını, ya da paraların alınamadığını söyleyerek, yaşanan aksaklıklarla ilgili bilgi verdi.

Günün sonunda hastaların ilaç bulamadığını ve ilaç Eczacılık Dairesi’nin doğrudan alıma gitmek zorunda kaldığını kaydeden Besim, uygulamanın kalıcı hale geldiğini ve bunun da yüzde 30 daha fazla ödeme anlamına geldiğini belirtti. Besim, hala ilaç sıkıntısının giderilemediğini çünkü 2022 yılında ayrılan ilaç bütçesinin bittiğini söyledi.

Hem gerekenden fazla para harcandığını, hem de ilaca ulaşımın sağlanamadığını dile getiren Besim, İlaç Eczacılık Dairesi’nin çok ivedi şekilde ilaç alması gerektiğini, bunun için de ek bütçeye ihtiyaç duyulacağını belirtti.

Sağlıkta otomasyon sisteminin 4 yıldır kurulamamasını eleştiren Besim, geçen yıl gönderilen grip aşılarının şu an kullanım süresi dolmuş olarak depolarda durduğunu söyledi.

Eczacılar Birliği yasa tasarısının hala komiteye bile gelmediğini kaydeden Besim, Türkiye’nin KKTC’yi yabancı ülke statüsünden çıkarmasının ilaç ihalelerini kolaylaştıracağını ve gelecek zamlardan daha az etkileneceklerini kaydetti.

Hastanede çalışan 84 personelin 6 aydır sigortasının yatmadığını dile getiren Besim, bu durumun da bir an önce çözümlenmesini temenni etti.

JALE REFİK ROGERS

Halkın Partisi (HP) Girne Milletvekili Jale Refik Rogers de “Son Siyasi Gelişmeler” konusunda konuştu.

Rogers, yerleşke tartışmaları sürerken genel kurulda 1 bakan ve 1 vekilin bulunmasının bile meclis binasına ne kadar gerek olduğunu gösterdiğini belirtti. Prestij sahibi olmanın, ışıklandırılmış yollar ve standart kavşakları akla getirmesi gerektiğini söyleyen Rogers, devletin anayasaya aykırı yasalar hazırlamasının prestij sağlamayacağını vurguladı.

Jale Refik Rogers, pasaport vermek için kağıt bulunmayan bir devletin binalarla kurumsallaşamayacağını söyleyerek, en nitelikli çalışanı bile kamu kaynaklarını harcayarak çarçur ederek prestij sağlamanın mümkün olamayacağını kaydetti.

Mevcut yapıda hiçbir alanda kurumsallıktan bahsetmenin mümkün olmadığını savunan Rogers, “Hükümetin 3 maymunu oynamakta ısrarcı olduğunu” söyledi.

Rogers, meclis binasına ihtiyaç olduğunu söyleyen vekillerin kimler olduğunu bilmek istediğini kaydetti.

ZİYA ÖZTÜRKLER

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, Güngör Katı Atık Tesisi'nde atılması gereken adımlar olduğunu belirterek yapılabilecekleri anlattı.

Yerleşkeyle hakkındaki bakan açıklamalarıyla ilgili eleştirilere değinerek “Benim kalemim benimdir.” diyen Öztürkler, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binası haricindeki yerleşke alanlarının yeniden incelenmesini tavsiye etti.

Öztürkler, yabancıların mal alımıyla ilgili yasa tasarısı yapıldığını ancak emlakçıların kayıt altına alındığı yasanın da çok önemli olduğunu ve bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Pasaport konusunun kendisini de üzüp endişelendirdiğini ve bakan olarak göreve başlar başlamaz konuya el attığını kaydeden Öztürkler, elde olmaya aksaklıkların her zaman yaşanabileceğini ifade etti.

Daha çağdaş uygulamalarla ilgili çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Öztürkler, tarımsal arazilere çok önem verdiğini ve korumakla ilgili de çalışma yaptıklarını kaydetti.

AYŞEGÜL BAYBARS

Halkın Partisi (HP) Gazimağusa Milletvekili Ayşegül Baybars, hükümeti eleştirdiği Meclis konuşmasında, “Toplum nabzını tutmayan, yasaları bilmeyen, hukuku hiçe sayan, halkın cebine el uzatan, kamu kaynaklarına pervasızca harcayan bir iktidar var….” ifadelerine yer verdi.

Cumhuriyet Meclisi’nde onaylanan ancak Anayasa'ya aykırı bulunan yasaları sıralayan Baybars, “Bu iş bu şekilde olmaz…Yasalar, topu mahkemelere atarak yapılamaz.” dedi.

Belediyeler reformuna da değinen Ayşegül Baybars, “Belediye seçimine 2,5 ay kaldı. Hala reform görebilmiş değiliz…” şeklinde konuştu.

Baybars, devlete 80 kişilik istihdam yapıldığını, hükümete mensup milletvekillerine işçi istihdamı için kontenjan ayrıldığını bir sohbette öğrendiğini söyleyerek, kamu kaynaklarının bu şekilde harcandığını savundu.

Akaryakıt ihalesine de değinen Baybars, toplumun gözünün içine baka baka soygun yapıldığını iddia etti.

Baybars, Güngör çöplüğüyle ilgili ihalenin Rekabet Kurulu tarafından iptal edildiğini belirterek, “Ya ihaleye doğru çıkılmadı, ya da işler doğru yapılmadı. Rekabet Kurulu’nun iptaline rağmen sözleşme nasıl devam ediyor? Merkezi İhale Komisyonu ve Çevre Bakanlığı ne yapıyor.” diye sordu.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın temizlik ihalesinde de benzer bir süreç yaşandığını ifade eden Baybars, “Okul tuvaleti hijyen olmadığı için bir veli çocuğunu teneffüste eve götürmek zorunda kalıyor. Bir hasta özel bir hastanenin yoğun bakımında rehin kalıyor. Devlet bu durumda. Basit insani ihtiyaçları karşılamaktan dahi uzağız.” dedi.

Baybars, Rekabet Kurulu’na neden gerekli üyenin atanmadığını ve Muhaceret Affı’nı da sordu.

ZİYA ÖZTÜRKLER

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, belediyelerin birleştirilmesi yasasıyla ilgili fazla sayıda değişiklik önerisi sunulduğuna işaret ederek, Anayasa Mahkemesi’nin üreteceği karar doğrultusunda belediyelerle ilgili düzenlemeye devam edileceğini ve uzlaşı kültürü doğrulusunda çalışıldığını söyledi.

Güngör çöplüğünün yeniden dizayn edilmesi gerektiğini ifade eden Öztürkler, “Aynı yerde 10-11 kez yangın çıkmış. Orada bir sorun olduğu, doğru yönetilmediği aşikar." dedi.

Muhaceret affı konusunda konuşan Öztürkler, suça karışıp ülkeden gönderilenlerin muhaceret affından yararlanmasının söz konusu olmadığını belirtti. Öztürkler, düzenlemenin bu hafta komitede görüşüleceğini söyledi.

Vatandaşlıkla ilgili soru üzerine İçişleri Bakanı Öztürkler, “5 mührü olana vatandaşlık vermedik. Öyle bir uygulamamız yok.” dedi.

DEVRİM BARÇIN

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Devrim Barçın, okullar için çıkılan temizlik ihalesinin Rekabet Kurulu’nda iptal edildiğini ancak MİK’in bu karara uymadığını söyleyerek, “Bu ülkenin külliyeye değil, yasaların uygulanmasına ihtiyacı var. Eğitim bakanlığı yatırımı olmaksızın okullarda kaçak işçi çalıştırıyor. Suç işliyor.” dedi.

MİK Başkanı Halis Üresin’in suç işlediğini, cezai müeyyideye çarptırılması gerektiğini savunan Barçın, alınan kararla Rekabet Kurulu’nun MİK hakkında Başsavcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, bunun Bakanlar Kurulu’na da ilettiğini söyledi.

Prim desteği konusunda da konuşan Barçın, prim desteğinin sermayeye, zengin olanlara verildiğini, üreten kesimlerin ve asgari ücretlinin korunmadığını savundu.

TEBERRÜKEN ULUÇAY

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gazimağusa Milletvekili Teberrüken Uluçay, Cumhuriyet Meclisi’ndeki konuşmasında, “Ülke ekonomisinin sürüklendiği belirsiz ortam sürüyor. Bizim en temel sorumluluğumuz ekonomik sorunları çözmek olmalı…” dedi.

Uluçay, Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi yerleşkesinin buradaki yasalara uygun şekilde yapılmasıyla ilgili sorumluluğu olanlara eleştiri geldiğinde, konunun başka noktalara çekildiğini söyledi.

Teberrüken Uluçay, AB ülkelerinin enerji fiyatlarındaki artışa ve enerji krizine yönelik çözümler ürettiğini söyleyerek, “Biz ne yapıyoruz? Neyle uğraşıyoruz?...Dünyanın aldığı tedbirleri okuya okuya Kıb-Tek’in akaryakıt ihalesini konuşuyoruz. KKTC bu mu olmalı…?” dedi.

Güney Kıbrıs’ın daha fazla hellim ihracatı yapmak ve hellimi daha fazla ülkede tanıtmak adına program hazırladığını ifade eden Uluçay, Türkiye’den de örnek vererek, çiftçilerin artık elektrik ücretlerini aylık değil, hasat zamanı ödeyeceğini söyledi.

Kıbrıs konusuna da değinerek, sorun çözülmediğinden Kıbrıs’ta silahlanma yarışına girildiğini belirten Uluçay, “Güven yaratıcı önlemler ayrı ayrı dönemde gündeme getirildiğinde, başlıklar konuşulmaya başlansaydı silahlanma tehlikesi karşısında dünyaya daha etkili söz söyleyecektik. Fırsat pencereleri açıldığında bunları değerlendiremiyoruz… ” dedi.

Uluçay, “Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiler kurumsal bir yapıda olsa bunları olmazdı… TC Cumhurbaşkanı yerleşke yapılacağını Meclis’te açıkladığında kimsenin bundan haberi yoktu. Bunun burada bilinmemesi sorun değil miydi? Böyle mi olmalıydı? Buraya temel atmak için gelecekse, temel atma töreninin KKTC’nin yasaları çerçevesinde olmasını sağlama görevi bizde olmalı... Ben olsam yaparım, yapmak zorunda hissederim.” şeklinde konuştu.

BİRAY HAMZAOĞULLARI

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) İskele Milletvekili Biray Hamzaoğulları, Karpaz’da hastane olmadığını, Güzelyurt’taki hastanenin bitmediğini, Girne Hastanesi’nin tamamlanamadığını ama ülkeye külliye yapılacağını kaydederek “Denktaş’ın anıt mezarını bitirmeye para yok mu?” diye sordu.

Çocuk sütünün Güney Kıbrıs'ta 9 euro, kuzeyde 283 TL olduğunu söyleyen Hamzaoğulları, Avrupa Birliği’nin sadece balıkçılığa 38 milyon euro katkı yaptığına işaret ederek, “Bu toplum Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 'press' oldu... Eziliyoruz.  Ezilmeye de devam edeceğiz.” dedi.

Hükümete mensup milletvekillerinin “arka sokaklarda” sıkıntıları konuştuğunu ama Meclis'te bunları söyleyemediğini savunan Hamzaoğulları, “Hepimiz aynı sorunları yaşıyoruz  ama siz bunları denizin öbür tarafına anlatamıyorsunuz, anlatmaktan korkuyorsunuz.” ifadelerini kullandı.

Yerinden söz alan UBP milletvekili Yasemi Öztürk, “Bir devlet size karşılıksız bir şey yapıyor, edep kuralları gereği, ‘benim salona değil, mutfağa ihtiyacım var, önceliğim bu’ diyemezsiniz. Öyle bir şansımız, lüksümüz var mı?” diye sordu.

Öztürk’ün bu sözü üzerine Hamzaoğulları, “Su borusu patladığında bunun KKTC hanesine yazıldığını bilmeniz gerek. 800 bin dolar KKTC’nin borç hanesine yazıldı. Külliye yapılacağında borç hanenize yazılıp yazılmayacağının garantisi yok. Bizim mimar, mühendislerimizi atladınız, ‘bunu çizebilecek mimar ve mühendis ‘yoktur dediniz.  ‘Bizim bitmemiş 2 tane hastanemiz,  yapılması gereken Karpaz hastanemiz var, muhatabımıza anlatamayacağız, bize zorla külliye yaptıracaklar’ diyorsunuz. Teşekkür eder miyim etmez miyim bilmem ama ben bunları talep ederim….” yanıtını verdi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar