Lefkoşa ve Ankara'dan AB'ye "ayrılıkçı" tepkisi

12 Kasım 2022

Güncelleme: 13 Kasım 2022

A
A

KKTC ve Türkiye'den TDT gözlemci üyeliği nedeniyle KKTC'yi "ayrılıkçı" olarak tanımlayan AB'ye yanıt geldi.

ZgotmplZ

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Dış İlişkiler Sorumlu Sözcüsü Peter Stano, imzasıyla , KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye olmasına ilişkin yapılan açıklamalar Lefkoşa ve Ankara'nın büyük tepkisini çekti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ünal Üstel, açıklamaya serte tepki gösterirken, Türkiye Dışişleri Bakanlığı da, yapılan açıklamayı tümüyle reddettiğini bildirdi.

CUMHURBAŞKANLIĞI

Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, kendi temel ilkelerinden uzaklaşan AB’nin Kıbrıs konusundaki yanlı tutumunun bir kere daha gözler önüne serildiği bildirildi.

Açıklamada, "Avrupa Birliği’nin kendi temel ilkelerinden uzaklaştığı, bunlara aykırı hareket etmeye devam ettiği ve Kıbrıs konusunda yanlı tutumunu ısrarla sürdürdüğü anlayışının bir kere daha gözler önüne serildiği bahse konu talihsiz açıklama, haksız bir şekilde AB üyesi yapılan Güney Kıbrıs’ın bundan cesaret ve güç alarak bu üyeliği tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanmasına ve uzlaşmaz tavrını sürdürmesine ne yazık ki hizmet etmektedir." ifadeleri kullanıldı.

AB'den beklentinin Kıbrıs Türkü’nün egemenlik talebini dikkate alması ve buna uygun şekilde hareket etmesi olduğu vurgulanan açıklamada, Annan Planı çerçevesinde yapılan referanduma Türk tarafının çoğunlukla "Evet" dediği halde AB tarafından cezalandırıldığı kaydedildi.

Kıbrıs Türk tarafının 1968'den beri süren müzakerelerde Türkiye ile birlikte yapıcı tutum sergilediği belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

"Kıbrıs Türk halkının iradesine ve bu siyasetin gerekliliği olarak atılan adımlara AB’nin saygı duymasını bekliyoruz. Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar egemen ve eşit olan Kıbrıs Türk halkının en doğal hakkı olan uluslararası ilişkilerini geliştirmeyi bile kabullenemeyen bu çağ dışı anlayışla hedeflenen, Kıbrıs Türkü’nü dünyadan her anlamda tecrit ederek nefes aldırmamak, yıldırmak ve federasyon kisvesiyle Rum tarafına yama ettirmektir. Bu türden çağ dışı ve evrensel insan haklarına aykırı bir zihniyete karşı durmak, gelecek nesillere ve halkımıza karşı en büyük sorumluluğumuzdur. Açıkça vurgulamak istiyoruz ki ana vatan Türkiye’yle birlikte ortaya koyduğumuz, halkımızın büyük destek verdiği ve müktesep egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün tescil edilmesini hedefleyerek Kıbrıs Türk halkının egemenliğini her hal ve koşulda gözeten yeni siyaset, adım adım KKTC’nin statüsünü yükseltmektedir. Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak kabul edilen KKTC, emin adımlarla hız kesmeden onurlu mücadelesine devam edecektir."

ÜNAL ÜSTEL

Başbakanı Ünal Üstel de yazılı açıklama yaparak AB'ye tepki gösterdi.

Üstel, açıklamasında Avrupa Birliği Komisyonu'nun Kıbrıs konusuyla ilgili söz söyleme hakkına sahip en son yer olduğunu ifade ederek, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak kabul edilmesine tepki gösteren Avrupa Birliği Komisyonu‘nu kınadı.

Üstel, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugüne kadar Kıbrıs Türkü’nü yok sayan, onu izolasyonlar ve ambargolarla yıldırmaya çalışan, Kıbrıs konusunda uluslararası anlaşmaları ve hukuku hiçe sayan, bölünmüş sorunlu bir yer olan Kıbrıs’ın, hukuka aykırı bir şekilde AB’ye alınmasına ses çıkarmayan Komisyonun açıklamaları bizim için yok hükmündedir. KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı gözlemci üyeliğine kabul edilmesi, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesini taçlandırma yolunda çok önemli bir adım olmuştur. Bu durumu, Kıbrıs konusunda haktan, adaletten uzak olan AB Komisyonu gölgeleyemez. Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devlet var ve bu gerçek er ya da geç dünya tarafından kabul edilecektir."

TÜRKİYE DIŞİŞLERİ

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olmasına ilişkin Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler Servisi tarafından yapılan açıklamayı tümüyle reddettiğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, KKTC'nin TDT'ye gözlemci üye olması kararının Özbekistan'ın Semerkant kentinde dün gerçekleştirilen TDT Devlet Başkanları Zirvesi'nde oy birliğiyle alındığı hatırlatılarak, "KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olması hakkında bugün AB Dış İlişkiler Servisi tarafından yapılan açıklamayı tümüyle reddediyoruz." ifadelerine yer verildi.

"Zirve bildirisinde de ifade edildiği üzere, Kıbrıs Türkleri, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır, Türk Devletleri ile her alanda ilişki kurup geliştirmesi en doğal hakkıdır." değerlendirmesinin yapıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

"AB'nin, BM Genel Sekreteri’nin çağrısı hilafına Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplumun saygın bir üyesi olmasını engellemeye çalışması iyi niyetle bağdaşmadığı gibi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) ve Yunanistan'ın kısır politikalarının esiri haline gelmiş olan AB'nin ikiyüzlülüğünü bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır. Kıbrıs Adası’nda adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm ancak Kıbrıs Türk halkının 1963’ten beri gasbedilen müktesep egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesiyle başlayacak bir sürecin ardından sağlanabilir. Bunun için uluslararası toplumun artık Kıbrıs Rum tarafını Ada’nın tek sahibi olarak gören tavrından vazgeçmesi ve KKTC’yi tanıması gerekir."

Açıklamada, Türkiye'nin her durumda KKTC’nin yanında durmaya ve tüm uluslararası platformlarda Kıbrıs Türkü'nün sesi olmaya devam edeceği de vurgulandı.

PETER STANO NE DEMİŞTİ?

Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü Peter Stano tarafından yayımlanan ve KKTC'nin "ayrılıkçı" olarak tanımlandığı açıklamada, Rum Yönetimi'nin Ada'daki tek devlet olarak görüldüğü belirtildi. Açıklama şöyle:

"Avrupa Birliği, Türkiye'nin, uluslararası alanda tanınmayan ve 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' olarak adlandırılan Kıbrıs Türk ayrılıkçı varlığının Türk Devletleri Örgütü'nde gözlemci olarak kabul edilmesine ilişkin açıklamalarını reddediyor.

AB, en yüksek siyasi düzey de dahil olmak üzere, BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak yalnızca Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıdığını defalarca belirtmiştir.

Kıbrıs Türk ayrılıkçı tarafının, uluslararası alanda tanınmasını kolaylaştıracak herhangi bir eylem, Birleşmiş Milletler himayesinde barış görüşmelerinin sürdürülmesine elverişli bir ortam yaratma çabalarına ciddi şekilde zarar vermektedir.

AB, Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona dayalı olarak, ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarınca ve AB'nin dayandığı ilkelere uygun olarak kapsamlı bir şekilde çözülmesinden yanadır. Bunun başka bir alternatifi yok."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar