Bahçeli: 81 Düzce'den sonra 82 KKTC olmalıdır

21 Ekim 2025

Güncelleme: 21 Ekim 2025

A
A

Türkiye'deki MHP lideri Bahçeli, Kıbrıs'ta Meclis'in toplanıp Türkiye'ye katılma kararı alması gerektiğini belirterek, "Türkiye'deki 81'inci ilden sonra 82 KKTC olmalıdır." dedi.

ZgotmplZ

Türkiye'deki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor. 

Bahçeli'nin açıklamalarından KKTC ile ilgili satır başları şöyle:

"Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur.

Kıbrıs millî davamızdır; muhterem ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş kat’iyen yoktur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 6'ncı Cumhurbaşkanı’nı seçmek maksadıyla geçtiğimiz pazar günü Kıbrıs Türkleri sandık başına gitmişlerdir. Seçmen sayısının 218 bin 313 kişi olduğu bu seçimde, katılım oranı yaklaşık yüzde 62.83 düzeyinde gerçekleşmiştir.

Bu suretle Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Sayın Tufan Erhürman, kullanılan oyların yüzde 62.80’ini alarak yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne saygı, şükran ve takdirle anılacak hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar ise kullanılan oyların yüzde 35.77’sini alarak bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır.

"KKTC TÜRKİYE'YE KATILMALI"

Seçimlerin geçici sonuçları belli olur olmaz, kamuoyuyla şu görüş ve değerlendirmemi paylaştım:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılmış olan seçimin sonuçları, çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türkü’nün kaderi, bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, Seçim Kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Parlamentosu acilen toplanmalı; seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.

Bununla birlikte, geride kalan haftada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi’nde 'Kıbrıs sorununa iki devletli çözüm' konulu öneri oy çokluğuyla kabul edilmişti. Cumhuriyet Meclisi’nin iradesi, federasyon değil; egemen eşitliğe dayanan iki devletli çözümün sağlanmasıdır.

Anılan yaklaşımla bizim ortaya koyduğumuz görüş arasında esasen hiçbir fark yoktur.

'Cumhur İttifakı’nda çatı uçtu, vazo çatladı, anlaşmazlıklar sertleşti, görüş ayrılıkları ayyuka çıktı' iddiaları ne kadar yaygın ve yoğun olsa da, Türkiye’nin hak ettiği huzurlu, güvenli ve refah dolu günlere ulaşıncaya kadar çatlama, patlama, uçma, kaçma veya niyet okuyuculuğundan mülhem abuk subuk ifadeler hükümsüz, itibarsız ve asılsızdır.

Fakat herkesin aklını başına alarak Kıbrıs’taki seçimleri iyi okumasını; federalizme giden, mayınlarla dolu güzergâhın ülkemize ve bölgemize nasıl yansıyacağını dikkatle tefsir etmesini halisane temenni ediyorum.

"81 DÜZCE'DEN SONRA 82'NİN KKTC OLMASI ARTIK HAYAT MEMAT KONUSU HALİNE GELMİŞTİR"

Meselenin demokratik haklarla ve sandığa saygıyla alakası hiç yoktur. Zira mesele; vatan meselesidir, millet meselesidir, beka meselesidir, güvenlik meselesidir, onur ve şeref meselesidir. KKTC Parlamentosu toplanmalı ve Türkiye'ye katılma kararı almalıdır. 81 Düzce'den sonra 82'nin KKTC olması artık hayat memat konusu haline gelmiştir.

Azgın treni görür. Adeta kalıcı, adil ve sürdürülebilir barış ile huzurun sağlanması için, egemen eşitlik temelinde iki devletli bir çözümün vasat ve varlık bulması kaçınılmazdır. Federasyona dümen kırmak demek, Kıbrıs Türklüğünü asimilasyon çarkında israf etmek, millî ve hukukî kazanımları tırpanlamak demektir. Buna da hiç kimsenin, hiçbir siyaset önerisinin hakkı yoktur.

Hatta bırakınız hakkı olup olmadığını; Kıbrıs Türklüğü’nün Türkiye Cumhuriyeti ile ortak geleceğini darboğaza sokmanın ihanet ve cinayet olacağını bilmek ve görmek mutlak bir gerekliliktir. Güvenlik garantileriyle Kıbrıs’taki Türk askeri varlığını, federasyon gevelemesiyle tartışmaya açmak için müsait zaman ve zemin kollayanların çabaları boşuna, hevesleri beyhudedir.

Tarihî ve millî bir hakikatin hile ve hıyanetle, dış bağlantılı ayak oyunlarıyla, Rumlara şirinlik yapan ucuz numaralarla tahribi diye bir şey söz konusu dahi edilemeyecektir. Bunun önündeki aşılamayacak bariyer; tarihtir, çekilen acılardır, Türk milletinin egemen ve yüce mazisidir.

Kıbrıs, bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs; Doğu Akdeniz’deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklâl ve varoluş ruhunun siyasî, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs’ın güvenliği ve geleceği, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda, Kıbrıs Türk’tür; hep de böyle kalacaktır.

Kıbrıs Türklüğü’nün arasına yuvalanan mandacı ve teslimiyetçi kimi EOKA ve Enosis muhibleri, şahsımı ve partimizi hedef alarak, 'Size ne sonuçlardan, sizi neden ilgilendiriyor' demek suretiyle ağız ve ahlak bakımından seviyesiz ve dibe batan birer evriye hâline geçmişlerdir. Bu gafiller iyi dinlesin: Nasıl olsa Beşparmak Dağları'nda dökülen kanlar sizin değil; nasıl olsa Akdeniz’de yankılanan çığlıklar sizden çıkmadı; nasıl olsa 'gelene ağam, gidene paşam' demeye alışkınsınız. Hamdolsun tarihsel hafızada taşıdığımız vatan topraklarıyla bağımızı ve ilgimizi manen, fikren ve hasretle hiç kesmedik.

Çünkü biz Kıbrıs’a bakınca vatan görüyoruz. Çünkü biz 'Kıbrıs' denildi mi akan suları durduruyoruz. Çünkü biz Kıbrıs gündeme geldi mi 1571’den itibaren Türk milletinin hâkimiyet, haysiyet, asalet ve adaletiyle sivrildiğini anlıyor, anlatıyor ve bununla da övünüyoruz. Kıbrıs’taki seçimlerden 'size ne diyenler'in, kimin kundağına sarıldığı veya kimin beşiğinde sallandığı beni ilgilendirmez. Ama biz, vatanı namus bilen; Kıbrıs’ı da namus bilen soylu bir duruşun, sorumlu bir duyuşun, bıçkın ve ülkücü seslenişiyiz. Bu seslenişin inanmış, müellif-müteahhis neferleri olmayı bir hak olarak nesiller boyunca sürdüreceğiz."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar