Zihni Cyprus Mail'de yazdı: Kıbrıslı Rumlar kuzeyin hellim üretme girişimlerini engelliyor

30 Mayıs 2023

A
A

Fahri Zihni, Cyprus Mail’de hellim tescili hakkında bir yazı kaleme aldı. Zihni yazısında, “mini-birleşme laboratuvarı” olarak nitelenen hellim konusu ve Yeşil Hat Tüzüğü ile ilgili Kıbrıs Türk tarafının uğradığı haksızlıklara değindi.

ZgotmplZ

İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi (CTCA UK) eski başkanı Fahri Zihni, Güney'de yayımlanan Cyprus Mail için "Kıbrıslı Rumlar kuzeyin hellim üretme girişimlerini engelliyor" başlıklı bir makale kaleme aldı.

Zihni'nin 28 Mayıs tarihinde yayımlanan makalesi şöyle:

"Çok sevilen Hellim/halloumi, belki de en özlü Kıbrıs ürünüdür. Şu anda, Uzak Doğu ve Çin de dahil olmak üzere dünya genelinde popülerliğinde görülen olağanüstü artış, bu peynirin Kıbrıs'ın her iki toplumunun ekonomisine önemli katkı yapabileceği kesin.

Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek dairesi Genel Müdürü Mario Nava, geçtiğimiz günlerde Halloumi/hellim Geleneksel Ürün Adı Korumasının (PDO) adanın bir “'mini yeniden birleşim laboratuvarı' oluşturan ortak bir miras projesi olarak tanımladı. Bu laboratuvar deneyinden elde edilen gözlemler, yeniden birleşmeye doğru ilerleme mi gösteriyor, yoksa onun tersi mi?

Kuzey Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne (AB) mal satma hakkı kararı, 2004’de, Birleşmiş Milletler'in (BM) Annan Planı referandumundan sonra verilmişti.  Kıbrıs Türklerinin adanın birleşmesinin lehinde oy kullandığı ve Rum toplumunun aleyhine vermiş olduğu oydan sonra BM, AB ve Birleşik Krallık'ta baskın olan düşünce, Kıbrıs Türk toplumunun artık cezalandırılmaması gerektiği ve ayrıca AB’den mali ve ticari destek alması olmuştu.

2010'dan sonra, Kıbrıs Rum makamları, potansiyel olarak sağlayacağı avantajlardan dolayı, sadece Rum Kesimi'nin yöneticilerini kapsayan hellim/halloumi'nin PDO tescili için başarılı bir başvuru yapmayı çok arzuluyordu. Ancak Avrupa Komisyonu, Kıbrıs Türk çiftçi ve üreticilerin AB PDO mevzuatı doğrultusunda PDO'dan ve Avrupa'ya hellim satışından yararlanma konusunda eşit fırsatlara sahip olması gerektiğini beyan etmişti.

Yıllar süren anlaşmazlık ve durağanlığın ardından 2015'te bir atılım sağlandı. Temmuz 2015'te Lefkoşa'da Kıbrıslı Türk üreticilerin de dahil olduğu ada çapında bir PDO uygulaması oluşturmak amacıyla AB tarafından yüksek seviye bir toplantı düzenlendi. Ayrıca, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuzeyde etkili bir kontrolünün olmaması sorununu da ele aldı. Kararlaştırılan çözüm basitti: Komisyon tarafından atanan uzman bir şirket olan, bağımsız bir uluslararası akreditasyon kuruluşu, kuzeydeki Kıbrıslı Türk üreticilerle ve güneydeki Kıbrıslı Rum üreticilerle direkt çalışmak üzere yetkiler devredecekti.

Bu, çıkmazı hemen çözdü. Tüm Komisyon başkanları bu başarı için övgü talep etmek istemişti.

Ne yazık ki birkaç hafta içinde Kıbrıs Rum hükümeti, 'Bu, egemenliğimizi tehdit ediyor' diyerek yetkilerin yeni kuruma devredilmemesi gerektiğini savunarak tutumunu tamamen değiştirdi. Rum tarafı, öğle yemeğinde varılan 'ortak anlayış' olarak adlandırılan anlaşmayı yanlış olarak anlamış olabilir. Veya, Kıbrıslı Rum temsilcileri başvuru uygulama prosedürünü ilerletmek için bunu bir araç olarak kullanma kararına varmış olabilirler. Ne olursa olsun, bu u-dönüşü güven kaybıyla sonuçlandı. Bunu karşılıklı suçlamalar takip etti ve Komisyon artık durdurulamaz olan PDO sürecini 6 yıl boyunca uzatarak hoşnutsuzluğunu göstermeye devam edecekti.

PDO statüsünün Nisan 2021'de kesinleşmesinden bu yana, Kıbrıs Rum makamları 'bağımsız' kuruluş şirketi Bureau Veritas (BV) ile sözleşmenin şartlarını dikte etmiş bulunuyor.

Şu anda, Kıbrıs Türk çiftçi topluluğu, gıda ve hayvanlar üzerinde temel sağlık ve hijyen testleri yapmak üzere Kıbrıs Rum yetkililerinin BV hizmetlerini devreye sokmasını beklemektedir.

Bugün, imren ile bakılan PDO'yu alan 50'den fazla Kıbrıslı Rum üretici var. Ancak Kıbrıslı Rum yetkililerin BV'yi Kuzey'deki işlerin yürütmesi için atama gecikmelerinden dolayı, su anda kuzeyde bunu elde eden yalnızca bir üretici var.

Ocak 2023 gibi yakın bir tarihte, Lübnan'daki resmi Kıbrıslı Rum personeli, Kıbrıs Türk hellimini uzun sureli müşterilerine şikayet edip, satışını durdurmak için siyasi eylemde bulunmuştur. Kıbrıslı Türk üreticiler buna şaşkın ve hoşnutsuz  olmuşlardır. Kıbrıs Türk üreticileri, Lübnan gibi AB dışı ülkelerde Rum tarafının hellim satışını engellemek için elinden geleni yaparken, aynı zamanda AB'nin yüksek kazançlı pazarlarına hellim ihracını uygulama niyetinde olduklarına nasıl güvenebilecektir?

Akredite olmuş güney Kıbrıs hellimi 2021'den beri Avrupa süpermarketlerinin raflarından uçuyor, ancak bugüne kadar AB'ye tek bir kuzey Kıbrıs hellimi satılmamıştır. Kıbrıs Rum tarafının oynadığı oyalama oyununu görebiliyoruz. Bu oyun böyle devam ettikçe, satışlar ya yıllardan sonra, kısıtlı olarak yer alacaktır, ya da hiç gerçekleşmeyecektir.

Kıbrıs Rum makamları, 2004 yılında Yeşil Hat Tüzüğü'nün yürürlüğe girmesinden bu yana, Kıbrıs Türk zeytinyağı, sofralık zeytin, reçel, keçiboynuzu pekmezi, tahin, helva ve meyve suyunun satışına yasa dışı bir yasak getiriyordu.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası'nın sabrı ve azmi sayesinde, 19 yıl süren tartışmalardan sonra, Komisyon nihayet Kıbrıs Rum yetkililerini bu yasağı kaldırmalarına ikna etti.

Ancak, ne yazık ki bu ürünlerden neredeyse hiç denilecek bir miktarı satılabilinmiştir. Çünkü bu gıda maddelerinin sağlık ve hijyen açısından uluslararası standartlara uygunluğu zaten denetlenmiş olsa da, yine de güneye girmeden önce tekrar test edilmesi gerekiyor. Bu testler aynı zamanda oyalama oyununun bir parçasıdır ve 19 yıllık hiçbir faaliyetten sonra herhangi bir gerçek gelişme görmemiz pek olası değildir.

Burada ironik bir durum oluyor. Komisyon kuzey için BV sözleşmesinin masraflarını Kıbrıs Türk toplumuna tahsis ettiği fonlardan karşılıyor, ancak ne Komisyon, ne de Kıbrıs Türk üreticilerin bu konuda bir söz sahipliği oluyor. Komisyon, Kuzey Kıbrıs için BV sözleşmesini Kıbrıs Rum makamlarına devretmiştir. Dolayısıyla Rum tarafı istediği zaman, istediği sebepler üzere,  kararlanan çalışmaları erteleyebilir, iptal edilebilir veya yeniden tanımlayabilir.

Yeşil Hat düzenlemeleri 19 yıldır yürürlükte olmasına rağmen, adanın AB'ye ihracatının yüzde 1'den azı Kıbrıs Türk üreticilerden geliyor. Komisyonun bu devasa eşitsizliği ele almak için daha çok çalışması ve Kıbrıs'taki tüm üreticileri PDO'ya dahil etme konusundaki yasal yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor.

Avrupa Komisyonu'nun Tarımdan Sorumlu Üyesi Phil Hogan, Eylül 2015'te bana mektup yazarak, kontrol biriminin kuzeyde etkili ve verimli kontroller gerçekleştirmemesi durumunda, Komisyon'un müdahale edeceğine dair bir taahhütte bulundu. Acaba edecek mi? Bekliyoruz.

Okuyucular, Halloumi/Hellim 'mini-birleşme laboratuvarından' bugüne kadar elde edilen kanıtların iki toplumu birleşmeye doğru götürüp götürmediği konusunda kendi kararlarını verebilirler."

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR


Yorum Yap

Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.Giriş yapmak için tıklayınız.

Tüm Yorumlar