Tatar yeni İngiltere Başbakanı'na seslendi: İki devletli çözüme destek verin

Haber Merkezi

İngiltere'de temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkenin önde gelen gazetelerinden Daily Express için bir makale kaleme aldı.

Kıbrıs konusunda İngiltere'nin tarihi rolüne vurgu yapan ve gelinen noktada çözüm için iki devletli yapının tanınması gerektiğine kaydeden Tatar, yeni İngiliz Başbakanı Rishi Sunak'ın da iki devletli çözüme destek vermesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın makalesi şöyle:

"Şu anda, Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs'ta iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı yeni ileriye dönük bir çözüm vizyonunu ortaya koymak üzere Birleşik Krallık'ı ziyaret ediyorum.

İki devlet arasındaki iş birliğine dayalı, karşılıklı saygıya ve Kıbrıs Türk halkının doğuştan sahip olduğu hakların tanınmasına dayanan bir çözümden bahsediyorum. 

Vizyonumuz, Kıbrıs adasının, sahadaki gerçekleri kabul ederek, değişken bir bölgede sürdürülebilir barış ve istikrarın bir işareti olarak hareket etmesidir.

Bu vizyon, her iki tarafın da kültürel kimliğini ve siyasi haklarını korur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin var olmasının bir nedeni olduğu için, onlarca yıllık bir soruna adil, gerçekçi ve uygulanabilir bir çözümdür. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin vücut bulmuş halidir ve haksız uluslararası izolasyona rağmen vizyonumuz her geçen gün güçlenmeye devam etmektedir. Komşu Kıbrıs Rum varlığından daha az meşru değiliz.

Kıbrıs Türk halkı, bu vizyonu bir gecede bir çözüme temel olarak benimsemedi, ancak, Kıbrıs Rum tarafının sürekli reddetmeleri ve statükoyu sürdürme girişimleri nedeniyle artık tükenmiş olan federal temelli bir çözüm için onlarca yıllık müzakerelerin ardından benimsedi.

Karşılıklı olarak zarar verici bir açmazın olmaması ve eşit muamelenin olmaması, Kıbrıs Rum tarafını değiştirmek istemedikleri bir rahatlık bölgesinde bırakmış ve statükoyu haksız yere devam ettirmiştir. 

Durumu açıklayayım. Ada, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olmak üzere iki egemen halka ev sahipliği yapmaktadır: Hiçbiri diğerini yönetemez veya temsil edemez. Kısacası 'Kıbrıs' ​​ulusu diye bir şey yoktur. Örneğin ikimizin de kendi bayrakları, milli marşları, parlamentoları vs. var.

Kıbrıs'taki sorun 1950'lerde İngiliz sömürgesi döneminde Kıbrıslı Rumların adayı Yunanistan'a (ENOSİS) ilhak etmek için bir kampanya başlatmasıyla başladı.

ENOSIS için savaşan EOKA teröristleri, 1955-1959 yılları arasında Kıbrıs Acil Durumu olarak bilinen olayda 371 İngiliz askerini katletti. Ancak Kıbrıslı Türkler, Birleşik Krallık'a sadık kaldılar.

19 Aralık 1956'da İngiltere'nin Kolonilerden Sorumlu Dışişleri Bakanı Alan Lennox-Boyd, Avam Kamarası'na, daha sonra zamanın İngiltere Başbakanı Harold Macmillan tarafından yinelenen bir taahhütte, “Majestelerinin amacı bu olacaktır. Hükümet, kendi kaderini tayin hakkının herhangi bir şekilde uygulanmasının, Kıbrıs Rum toplumu kadar Kıbrıs Türk toplumuna da, Kıbrıs'ın özel koşullarında, kendi geleceklerine karar verme özgürlüğü tanınacak şekilde gerçekleştirilmesini sağlamalıdır. Başka bir deyişle, Majestelerinin Hükümeti, böyle karışık bir nüfusta kendi kaderini tayin hakkının uygulanmasının, nihai seçenekler arasında bölünmeyi içermesi gerektiğini kabul ediyor.”

Kendi kaderimizi tayin hakkımız bu nedenle tarihe dayanmaktadır. 

Ancak kısa bir süre sonra Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortaklığını gasp ederek 1963'te silah zoruyla tek taraflı bir Kıbrıs Rum yönetimi yarattı. Sonraki 11 yıl boyunca Kıbrıslı Türkler etnik temizliğin dehşetine maruz kaldılar. 

Ancak 1974'teki Türk barış harekâtı sayesinde akan kan sona erdi, barış ve istikrar sağlandı. Bu yeni bulunan barış, nihayetinde bugün gördüğümüz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açtı.

O zamandan beri, Türk tarafının Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için gösterdiği zorlu çabalara rağmen, Kıbrıs Rum tarafı, başta BM'nin 2004 ve 2017'deki önerileri olmak üzere 15 yerleşim planını ve fikrini reddetti. Kıbrıslı Rumlar, aslında kendilerine sunulan her fırsatı reddetmelerine rağmen çözüm için uluslararası topluma sözde hizmet etmeye devam ediyor.

Uygulanamaz olduğu gösterilen çözümlerle daha fazla zaman kaybetmek yerine, şimdi yeni bir yaklaşımın zamanı geldi. İki tarafın egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden tasdikine dayalı bir ilerleme yolu üzerinde çalışmanın zamanı gelmiştir. Sadece bu, iki devlet arasında ileriye dönük bir iş birliği ilişkisine izin verecektir. 

Bu, uluslararası toplum tarafından 2004 yılında merhum BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve İngiltere tarafından verilen ve nihayet kendi ülkemizden doğrudan ticaret yapmamıza ve seyahat etmemize izin verme vaatlerini nihayet yerine getirmek anlamına geliyor.

Aynı şekilde, gençlerimizin olimpiyatlar gibi uluslararası spor turnuvalarına katılma yasağının kaldırılması veya dünyaca ünlü patates ve narenciye gibi ürünleri Kuzey Kıbrıs bayrağı altında satabilmemiz için.  

Kıbrıs adası içinde, aynı zamanda hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı, adanın Türkiye üzerinden Avrupa ile elektrik ara bağlantısının kurulması, BM himayesinde yasa dışı göçle mücadele ve mayınların temizlenmesi gibi somut iş birliği alanlarına yönelik çalışmak anlamına da geliyor. 

Özellikle Birleşik Krallık için, Kıbrıs Türk halkına karşı yeni ve yeni bir yaklaşımı - bize eşit şartlarda davranması için - teşvik edeceğiz. Brexit'in daha fazla esnekliğini kullanarak, ticaret ve polis iş birliği gibi alanlarda ilişkileri normalleştirmeye başlamanın zamanı geldi. Kıbrıs Rum tarafı ile aradaki farklılıkların azaltılmasına yardımcı olacak her şeyin nihayetinde çözüm arayışına yardımcı olacağından eminim.  

Kısacası, atlı karınca sona ermelidir. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar inmeli: Bu bir komedi. Kıbrıs adasının her iki halkı için de barış, güvenlik ve refah için yeni bir gündeme ve yeni fırsatlara ihtiyacımız var."