AB'nin Türkiye raporunda Kıbrıs vurgusu

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2025 Genişleme Paketi kapsamında yayımladığı Türkiye Raporu, AB-Türkiye ilişkilerinde Kıbrıs meselesine yeniden odaklanıldığını ortaya koydu.

Raporda, Kıbrıs çözüm görüşmelerinin yeniden başlaması ve bu yönde ilerleme kaydedilmesinin AB için öncelikli olduğu vurgulandı. “Türkiye’nin, dışsal yönleri de dahil olmak üzere, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda, BM öncülüğündeki Kıbrıs çözüm görüşmelerine olan bağlılığını yeniden teyit etmesi önemlidir.” ifadelerine yer verildi.

Raporda ayrıca, “Türkiye’nin tek taraflı eylemlerine son vermesi” çağrısı yapıldı. AB, Kıbrıs konusunun çözümünün, bölgesel istikrar ve AB-Türkiye işbirliğinin güçlenmesi açısından belirleyici olduğunu belirtti.

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos, raporun sunumunda yaptığı açıklamada, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Karadeniz’de de aynı stratejik çıkarlara sahip olduğumuz aday ülke ve kilit ortaktır.” dedi.

Ancak Kos, Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokratik standartlar konularında ilerleme eksikliği bulunduğuna dikkat çekti.

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ise, “Türkiye bir aday ülkedir. Ursula von der Leyen, aday ülkelerden bahsederken Türkiye’yi unutuyor.” diyerek Brüksel’e eleştiride bulundu. Amor, “Genişlemeyi gerçekten hedefliyorsak, iç süreçlerimiz aday ülkelerin önünde engel teşkil etmemelidir.” ifadelerini kullandı.

Raporda Türkiye, “birçok ortak çıkar alanında AB’nin aday ülkesi ve kilit ortağı” olarak tanımlandı.

Ekonomi, göç, güvenlik, dış politika ve iklim konularında AB-Türkiye diyaloglarının yeniden başlatıldığı kaydedildi.

Buna karşılık demokratik standartlar, seçim eşitliği, ifade özgürlüğü ve dış politika uyumu alanlarında “sınırlı ilerleme” tespiti yapıldı.

Raporda ayrıca Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda arabuluculuk rolü, Karadeniz tahıl koridoru girişimleri, Gazze’deki ateşkes sürecine katkıları ve bölgesel istikrar politikaları da övgüyle anıldı.

Ekonomik bölümde ise Türkiye’nin “işleyen bir piyasa ekonomisi oluşturma konusunda ileri bir noktada olduğu” ancak yüksek enflasyon, genç işsizlik ve yargı sorunları gibi yapısal zorluklarla karşı karşıya bulunduğu belirtildi.